Yenilikçi Fikirler – İnsanda dört temel zihinsel alan vardır. Bunlardan biri duyumdur. Diğerleri duygu, biliş ve harekettir. Duyum içimizden gelen sezgilerle açıklanabilir. Nedenini bilmeden zihnimize ilk gelen şeylerdir. Duyum, zihnimizde aniden oluşan bir fikir, bir görüş, bir düşünce veya bir olaydır. Yeni olmasının sebebi, herkesten önce ve ilk defa farkına varmamızdan kaynaklanmaktadır. Hatta dış dünyada, zihnimizde var olan bir ilişki üzerinden gelen zihinsel çağrışımlar vardır ki buna ilham diyoruz. Bazen “İçimden geldi” deriz ya, işte bu duyumun ta kendisidir.
Sezgimizle ilk defa bulduğumuzu sandığımız çoğu şey, belki de, bilişle daha önce edindiğimiz bir bilgiden de kaynaklanıyor olabilir. Buna duyum-biliş ilişkisi diyoruz.
Sizde de oluyor mu bilmiyorum; içime doğan o kadar yeni fikir oluyor ki, bunların daha sonra önceden edindiğim bilgilerden kaynaklandığını anlıyorum. Aslında “yeni” dediğimiz pek çok düşünce, beynimizin bir hücresinde daha önceleri yer etmiş, güneş yüzü görmemiş fikirlerdir. Zamanını ve zeminini bulduğunda veya iki ayrı beyin hücresi üçüncü bir beyin hücresiyle bağlanarak kısa yol oluşturduğunda ikisinin birleşimi yeni bir fikirmiş gibi filizlenebiliyor. Bu tip kısa yolların oluşması için fikirlerle oynamayı öğrenmek gerekiyor.
Yani çoğu kez yeni fikirler daha önceki başka fikirlerin üzerine kuruluyor. Hatta çok geniş anlamda başlangıçta “TRIZ Yaratıcı Düşünme Teknikleri“ olarak ortaya çıkan ve pareto prensibi ile daha etkin hale getirilen “MEGA İNOVASYON – ASİT Yaratıcı Düşünme Teknikleri“ne dönüşen sistem de temel olarak bunu öğretiyor.
Buna iyi örneklerden biri Thomas Thwaites’dir. 2010 yılında en baştan başlayarak bir ekmek kızartma makinesi yapmak istediğinde bir dükkana girdi ve bulabileceği en ucuz ekmek kızartma makinesini satın aldı. Sonra eve gitti ve onu parça parça etti.
Thwaites ekmek kızartma makinesinin nispeten basit bir makine olacağını varsaymıştı. Bununla birlikte, onu yeniden yaptığında, 400’den fazla parça ortaya çıkmıştı. Ekmek kızartma makinesi 100’den fazla farklı malzeme içeriyordu ve bunlardan üçü ana madde plastik, nikel ve çelikti.
Önce, çelik parçaları yapmaya karar verdi. Ancak çelik elde etmek için önce demir madenine ihtiyacı olduğunu anladı. Demir cevherinden çelik üretmesi gerektiğini keşfettikten sonra, Thwaites bölgesindeki bir demir madenini aradı ve projesi için demir madeninden biraz kullanmasına izin verip vermeyeceklerini sordu.
Şaşırtıcı bir şekilde, kabul ettiler.
Yenilikçi Fikirler – Tost Makinesi Projesi
Zafer kısa sürdü.
Ekmek kızartma makinesi için plastik kasa yaratmanın zamanı geldiğinde, Thwaites plastiği yapmak için ham petrole ihtiyaç duyacağını fark etti. Bu kez BP’yi aradı ve proje için onların bir petrol kuyusuna gitmek istediğini ve oradan biraz ham petrol alıp alamayacağını sordu. Hemen reddettiler. Petrol şirketleri demir madencileri kadar cömert değillerdi.
Thwaites, plastik hurdaları toplamak ve ekmek kızartma makinesi kasasını yapmak için, topladığı plastik malzemeleri eritip şekillendirmek için bir kalıp veya model yapması gerektiğini anladı. Bu göründüğü kadar kolay değildi.
Bu zorluklar “Tost Makinesi Projesi‘ süreci boyunca devam etti. Daha önceki bulguların ve süreçlerin yardımı olmadan ilerlemek neredeyse imkansızdı. Örneğin, nikel bileşenlerini oluşturmak için eski paraları eritmesi gerekiyordu. Nikel paralar ise başkalarının başka süreçleriyle elde edilmişti. Thwaites daha sonra, “Ta en baştan başlarsanız, tüm bilgilere sahip olsanız da, hayatınızı kolayca sadece bir ekmek kızartma makinesi yaparak geçirebileceğinizi fark ettim.” demiştir.
Özlem Yalım’ın sayfasından öğrendiğimize göre, Thomas’ın Tost Makinesi, 2012 yılında İstanbul’da sergilenmiş ve izleyici ile buluşturulmuştu.
Thomas Thwaites’e ülkemiz de yabancı değil. Özlem Yalım’ın sayfasından okuduğumuza göre, pek çok orijinal projeler denemiş, düşünen beyinleri daha derin düşünmeleri için örnekler sunmuştu. Bu örneklerden biri de “Keçiye dönüşen Thomas ve kritik tasarım” adıyla yaptığı ilginç projeydi.
Thomas kendisini spekülatif tasarımcı olarak tanıtan Londralı bir tasarım araştırmacısı. Hollanda’dan ünü ve başarıları dünyaya yayılan Eindhoven Üniversitesinde ders veren bir akademisyen. İngiltere Fiziki Bilimler Araştırma Komisyonunun bir üyesi. Princeton Üniversitesi yayınlarından basılan kitabı “The Toaster Project” sonrasında The Guardian’dan New Yorker’a kadar pek çok mecranın eleştirmenlerince alkışlanmış bir yaratıcı insan. Bu yorumlardan birinde onun için”Mühendis ruhu taşıyan özgür ruhlu sanatçı” deniyor.
Yenilikçi Fikirler – İlginç tasarımcı Thomas’ın, keçiye Dönüşen Ekmek Kızartma Makinesi Projesi videosunu aşağıdan izleyebilirsiniz:
Yenilikçi Fikirler – Sakın Sıfırdan Başlama!
Thomas veya bir başkası, yeni bir şey aslında yok; yeni değil, farklı yenileri birleştirmek, daha önceki bir yeni üzerinde ilave ve değişiklikler yaparak “yeni bir yeni” ortaya çıkarmak ve farklı söylemler vardır. Şair demiş ya, “Şu gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur!” Daha önceki söylenmişleri birleştirerek harika yeni söylemler oluşturabilirsiniz. Ancak yeni söylemin yapı taşları da aynı malzemelerdir.
Bu nedenle sıfırdan başlamak genellikle kötü bir fikirdir. Ancak örnekleme yaparken de kopyacı olmamak esastır.
Çoğu zaman, yenilikçi fikirlerin ve anlamlı değişikliklerin olabilmesi için her şeyi terk etmemiz, boş bir sayfa açmamız gerektirdiğini varsayıyoruz.
İş projeleri başarısız olduğunda, “düşünce tahtasına geri dönelim” gibi şeyler söylüyoruz. Değiştirmek istediğimiz alışkanlıkları göz önüne aldığımızda, “Sadece yeni bir başlangıca ihtiyacım var” diyoruz.
Ancak, yaratıcı ilerleme, nadiren önceki tüm fikir ve yenilikleri ortaya çıkarmanın ve dünyayı tamamen yeniden hayal etmenin sonucudur. Yaratıcı ilerleme mevcutların üzerine değişiklikler yaparak ilerleyerek yenilikler kurmaktır.
—– Sponsor Bağlantı – Sponsor Bağlantı —–
ÜCRETSİZ – YARATICI DÜŞÜNME BÜLTENİ
—– Yazının Devamı – Yazının Devamı —–
Doğadan bir örnek düşünün:
Bazı uzmanlar, kuş tüylerinin sürüngenlerin tüylerinden evrimleştiğine inanıyorlar. Farz edelim ki bu doğru olsun. Evrim zorlamasına göre, sürüngenlerde önce, yavaş bir şekilde, sıcaktan korunmak ve yalıtım için küçük tüyler oluşmaya başladı. Sonra bu tüyler büyük tüylere dönüştü diyelim. Eh, tüy oluşunca uçmak mukadderdir. Sonunda, bu küçük tüyler uçabilen büyük tüylere dönüştü denilebilir.
Bu yargı yerine sürüngenler şöyle düşünebilir mi: “Hayvanlar aleminde uçan bir hayvan olarak sınıf değiştirelim ve bunun için sıfırdan başlayalım.” Bunun yerine tüylenme üzerinden bir yeni hayvan oluşma fikri sıfırdan değil, bir gelişim olarak pekala açıklanabilir.
İnsan uçuşu süreci de benzer bir yol izledi.
Modern uçuşun mucitleri olarak genellikle Orville ve Wilbur Wright kardeşleri tanıyoruz. Bununla birlikte, onlardan önce Otto Lilienthal, Samuel Langley ve Octave Chanute gibi havacılık öncüllerini nadiren tartışıyoruz. Wright kardeşler, dünyanın ilk uçan makinesini icat etme arayışları sırasında bu insanların çalışmalarını öğrendiler ve fikirlerini bunun üzerine inşa ettiler.
Aslında hiçbir büyük icat sıfırdan meydana gelmedi. Küçük küçük icatların birbirinin üzerine birleşmesiyle oluştular. Asırların, insanlık tarihinin birikimli tecrübesinin bu işlerle uğraşan bilimcilerin aklına, fikrine, düşüncesine yani keşfine damlayan bir ilhamdan başka bir şey değildir. Bir duyumdur. Bir sensitivitedir.
Yenilikçi Fikirler – En yaratıcı yenilikler genellikle eski fikirlerin yeni kombinasyonlarıdır
Yenilikçi düşünürler yaratamazlar, bağlantı kurar ve farklı şeyleri birleştirirler.
Ayrıca, ilerleme kaydetmenin en etkili yolu, genellikle tüm sistemi bozmak ve baştan başlamak değil, zaten çalışır durumda olan şeyde en az yüzde 1 iyileştirmeler yapmaktır.
Tekrarlardan Yararlan, Sıfırdan Başlama
Yenilikçi Fikirler – Tost Makinesi Projesi, modern dünyamızın karmaşıklığını hayatımızın kolay görünen yönlerini aslında fark edemediğimize iyi bir örnektir.
Bir ekmek kızartma makinesi satın aldığınızda, o makinenin öncesini veya olması gereken süreçleri düşünmezsiniz. Dağdan oyulmuş demirin veya yerin altından çekilen petrolün farkında değiliz.
Çoğunlukla, şeylerin birbirine olağanüstü bir şekilde bağlı olduğunu göremiyoruz; körüz. Bunu anlamak önemlidir, çünkü karmaşık bir dünyada hangi kuvvetlerin sizin için çalıştığını ve hangi kuvvetlerin size karşı çalıştığını görmek zordur.
Bir ekmek kızartma makinesi satın almaya benzer şekilde, nihai ürüne odaklanma eğilimindeyiz ve ona giden birçok süreci atlıyoruz.
Karmaşık bir sorunla uğraşırken, yaşadığınız tecrübeler veya başkalarının tecrübeleri daha yeniyi inşa etmede neyin işe yaradığını kolaylıkla anlatır. Şu anda çalışan fikirler birçok denemeden geçerek bugüne geldi ve işlevini sürdürüyor.
Eski fikirler gizli birer silahtır!
Çünkü eski fikirler de karmaşık bir dünyada varlıklarını hala sürdürüyorlar. Eh, insanlar da zaten sürekli olarak onları ara sıra ekledikleri yeni bir katkı ile yeni versiyon haline getirip, v.3, v.5 gibi versiyon numaraları veriyorlar.
Gelişen teknoloji her defasında geldiği noktadan ileri doğru gidiyor. Küçük bir özellik ekleyerek ve bunlara seri numaraları vererek yoluna devam ediyor.
O halde tavsiyemiz; tekrarla, bir öncekinde kalma, orijinalde kalma, yeni bir şeyler yap ya da yeni bir şeyler ekle.
Yeni fikirler üretmek ve inovatif düşünme tekniklerini öğrenmek için ayrıca aşağıda verilen eğitim programını da inceleyebilirsiniz.
MEGA İNOVASYON – ASİT Yaratıcı Düşünme Teknikleri
Not: Bu makalede anlatılan olay Thomas Thwaites’in kişisel web sitesi ve “Toaster Project (Ekmek Kızartma Makinesi Projesi)”nden ve “Thomas Thwaites: How I built a toaster — from scratch (Sıfırdan nasıl ekmek kızartma makinesi hazırladım)” başlıklı TED Konuşması’ndan faydalanılarak hazırlanmıştır.
Kaynaklar:
- http://www.thomasthwaites.com/the-toaster-project/
- https://t24.com.tr/yazarlar/ozlem-yalim-tasarim/keciye-donusen-thomas-ve-kritik-tasarim,24191