Yaratıcı düşünme, insan türünün, gelişim ve mükemmellik yolculuğundaki en önemli bineğidir. Hepimiz doğuştan yaratıcıyız. Çünkü hayatı, düşünme aracı üzerinden öğreniyoruz. İnsanlık tarihi boyunca her yönden bir ilerleme olmuşsa, bunu yaratıcı düşünen beyinlere borçluyuz.
Bu yazıda, yaratıcı düşünme konusunda kişiyi bloke eden sekiz engele dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunlar, doğuştan getirdiğimiz yaratıcı düşünme becerilerimizi kullanmaktan alıkoyan temel engellerdir. Söz konusu 8 engel, aslında insan karakterine uymayan davranışlar veya inançlardır.
Bu sekiz engel yanında, bir de zaman faktörü var ki o da modern yaşamın temposu ve karmaşıklığı sonucunda ortam ve çevre koşullarının olumsuzluğu yeni ve yaratıcı düşünmeye ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu engeller, hem sorunları çözebilmek ve hem alternatif bir geleceği görselleştirebilmek için ihtiyacımız olan iklimi yok etmektedir.
Bazı şeylerin kökten yanlış olduğunu biliyoruz, ama her şeyin çok daha iyi olabileceğini de kuvvetle hissediyoruz. Olumsuz durumları değerlendirmek, onları yeniden tanımlamak ve uygulanabilir hale getirmek hiç de kolay değildir. Çoğu kez buna zaman ve mekân elvermeyebilir. Değişim hızlı ilerliyor; hem de ona uyum sağlayacak yeteneğimizin önünde ilerliyor ve değişimle uyum arasındaki mesafe ise gittikçe açılıyor. Bu mesafeyi nasıl kapatacaksınız?
Bu olumsuz ortamlar yaratıcı düşünmenin önündeki en büyük psikolojik engellerdir. Bu engellerin varlığını fark etmekle başlayıp sonunda yaratıcı fikirlerimizle yeniden değerlendirmek, yeniden tanımlamak ve yeniden uygulanabilir hale getirmek için atacağımız adımlar daha tutarlı olacaktır.
Yaratıcı düşünmeyi bloke eden engellere geçmeden önce, başkalarına, “Wow! bunu ben neden düşünemedim?” dedirtecek çözümler mi arıyorsunuz? Yaratıcı düşünmenin en doğru şeklini sunan, size adım adım yeni buluşların yollarını açacak formüller sunan “Mega İnovasyon-ASİT Yaratıcı Düşünme Teknikleri”ni izleyin!
İşte yaratıcı düşünmeyi engelleyen 8 engeliniz!
1- Yaratıcı olmadığınıza inanmanız!
Eğer, kendinize ve çevrenizdekilere yaratıcı olmadığınızı söylemeye devam ederseniz, onlar da, siz de buna inanmaya başlarsınız. Çünkü kendinize yapmış olduğunuz empoze en kötüsüdür. Yaratıcı bir kişi olmadığınıza zihninizde oluşturduğunuz bu otomatik blok yüzünden inanırsınız ve yaratıcı olamazsınız. Bu konuda kendinizi durdurun!
Bu, yaratıcılığın çok yaygın bloklarından biridir. Nedeninin ne olduğu hiç önemli değildir. Aslında yaratılıştan iyi birer yaratıcı olduğumuzu unutmayın. Tek sorun, doğuştan gelen yaratıcılığımızı neyin engellediğini bulmaktır. Bazı insanlar örneğin çiçek düzenleme konusunda çok yaratıcı, diğerleri çizim konusunda, bir kısmı yemek pişirmede vb. Uğraşınız ne olursa olsun zihninizde yaratıcılığın kapısını kapatmak yerine, yaratıcı olduğunuza dair kanıtları görmeye çalışın.
2- Varsayımlarda boğulmanız
Varsayımlarla yaşayan biri olmayın; ya da şöyle söyleyelim evhamlı olmayın! Çok fazla varsayım yapmak, yenilikçi seçenekleri keşfetmede kısıtlayıcıdır. Katı ve kesin gerçeklere dayanmayan varsayımları atmak için hızlı olun ya da bu varsayımları destekleyecek yeterli kanıt yoksa gündeminizden çıkarın. Buna evham diyoruz; olmayan bir şeye varmış gibi inanmak veya davranmaktır.
3- Sıkıcı kuralcı olmanız!
Beyin fırtınası oturumlarında sıkıcı kurallarınız olmasın. Mümkün olduğu kadar esnek bir ortam oluşturun. Çünkü fazla kuralcılık yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasını engeller. Ya da ortaya çıkan fikirlerin çeşidini ve kalitesini sınırlandırabilir. Bu konuda kurallarınızı esnetin. Yaratıcılık, açıklık, düşünce özgürlüğü için normal olarak kabul edilen sınırların ötesine geçmek gerekir. Kurallara çok fazla yapışmak veya kitabi kalmak anlamlı olmaz.
4- Çok fazla ciddi olmanız!
Yaratıcı düşünme oturumları her zaman eğlenceli, kahkaha dolu ve doğallık üzerine bina edilir. Oturumlarda, bazı insanlar, şeytanın nereden geldiğini merak eden en çılgın fikirlerle ortaya çıkabilir. Bu fikirlerin kahkaha atılmasına ve hatta alışılmadık fikirlerin daha eğlenceli bir atmosfer yarattığını öne süren yorumlara sıkça rastlanır. Sorunları çok ciddiye almak yaratıcı düşünmeye uygun düşmez. Orada beyninizi aktive edin ve yaratıcı sağ beyin lobunuzu sıkça yağlayın. Bu yağ eğlenceden başka ne olabilir ki?
5- Riskler almanın ve yanlış yapmanın kötü bir davranış olduğuna inanmanız!
Yeni bir iş yapmak veya yeni bir düşünce üretmek tabi ki beraberinde hata yapma riskini taşır. Risk almak sorumluluk duygusunun bir belirtisidir. Elbette hiç kimse hata yapmaktan; yanlış yapmaktan ya da kötü görünmekten hoşlanmaz. Bu korkuyla yeni ve yaratıcı fikir üretmek imkânsızdır. Yaratıcı düşünme ise benzersiz bir şey bulmak amacıyla kişiyi disipline edip bizi bir çizgiye sokar. Bunun temel sebebi fikirlerimizin başkaları tarafından incelenip değerlendirildiğinde, işe yaramaması durumunda kendimizi kötü hissetmek korkusudur.
Oysa şuna inanmanız gerekir: Yanlış düşünmenin kötü olmadığını, hepimizin insan olduğumuzu ve insanlar için hata yapmanın normal olduğunu hatırlatmalıyız. Önemli olan hataları tekrarlamamak ve onlardan yeni dersler çıkarmak ve doğru olanı öğrenmektir.
6- Konforunuzu bozmamanız veya alışkanlıklarınızın çemberinde kalmanız!
Normal rutininizi güvende kalmak nedeniyle terk etmemek, değişimden korkmak, konfor bölgenizde kalmak yaratıcılığın en büyük düşmanıdır. Günlük yaşamımızda yürümek zorunda olduğumuz yol gibi, tekrar tekrar aynı rutini yapmaktan dolayı rahatlığın tehlikelerle dolu tuzağına düşüyoruz. Rutininizi değiştirin, işinize bile farklı ve yeni bir yol izleyerek gidin. Beyninizin “aha!” noktalarını harekete geçirin. Farklılıkları görmek için benzerliklerin dışına bakın.
7- Çözümün yalnızca bir tane olduğuna inanmanız!
Bazen bir problemle karşı karşıya kalınca, o problemin “bildiğimiz” yalnızca bir çözümü olduğuna inanmamız, bizi yeni bir şey düşünmeye karşı bloke eder. Başka seçenekleri göremeyiz. Göremeyince bu alternatifleri düzgün bir şekilde değerlendiremeyiz. Diğer seçenekleri de göz ardı ederiz. Çözüm, esneklik ve yaratıcılıktadır. Sadece bir fikre aşık olmayın. Bu dünyanın sayısız çözümlerle dolu olduğunu asla unutmayın!
8- Hemen yargılamanız!
Önyargının tanımı zaten budur: Hemen yargılamak! Ne ile yargılıyorsunuz? Ölçütünüz nedir? Yukarıda belirttiğimiz gibi, başkalarının veya kendimizin fikirlerini ölçüp tartmadan, alternatifler bulmadan, mihenge vurmadan yargılarsak, yargılama sürecini de kötü yönetirsek bu durum alışkanlıkların en kötüsü olur. Oysa sorunlara ve yaratıcı fikirlere çok sayıda potansiyel yaratıcı çözümler üretmek için analiz etmek, sentez oluşturmak ve ölçütler ışığında değerlendirmekle yeni sonuçlara ulaşabiliriz.
Yaratıcı düşünmenin önündeki engelleri yok etmek için aşağıda linki verilen bültene üye olmanızı ve ayrıca “MEGA İNOVASYON – ASİT Yaratıcı Düşünme Teknikleri” eğitimini incelemenizi tavsiye ediyorum.