Yabancı Dil Öğrenmek – Yabancı bir dili, yabancı olmaktan çıkarıp, yerli yapmanın, kısa bir sürede öğrenmenin kısa ve kolay yolları vardır. Bu yolları açıklayan yazılardan biri de bu yazıdır. Diğerleri ise daha önce yazdığımız çok sayıdaki yazılardır. Önceki yazılarımızdan biri de poligot adı verilen ve çok sayıda yabancı dili kısa sürede heybesine koyabilen, konuşabilen insanlardır. “Polyglotlar Nasıl Kısa Sürede Birçok Yabancı Dil Öğrenebiliyorlar?” başlıklı yazımızı da ayrıca okumanızı tavsiye ediyorum.
Yabancı bir dili öğrenirken genellikle şu sorulara yanıt bulmak isteriz:
-
Yabancı biri dili nasıl konuşurum?
-
Akıcılığa nasıl ulaşır ve birkaç ay içinde nasıl öğrenirim?
-
Ana dili İngilizce olan biri gibi kendimi nasıl geliştirebilirim?
-
Ve son olarak, “çok dilli” olmak için birden fazla dili birkaç yıl içinde hatta 1-2 yıl içinde nasıl öğrenirim?
Ne dersiniz; siz de kısa bir sürede istediğiniz yabancı bir dili kolayca öğrenmeyi düşünüyor musunuz?
Yabancı Dil Öğrenenlerin Dil Öğrenme Genleri mi Var?
Muhtemelen siz de şu tip söylemler duymuşsunuzdur:
“O dil öğrenenlerin dil öğrenme genleri var; ondan dolayı kolayca öğreniyorlar!”
“Dil öğrenmek bir şans işi!”
“Dil öğrenemiyorum; ne yapalım, ailemde de böyle yetenek yok!”
Siz de bu hurafelere inanıyor musunuz? Yani, “Ya bir dil öğrenme geniyle doğdunuz; ya da böyle bir geniniz yok!” Bunun gibi, çoğu insan dil öğrenme becerisinin doğuştan, gene bağlı olduğunu bile düşünüyor!
Ülkelerin birinde bir başbakan ABD’ye gitmiş. Washington D.C. de, sokakta bir çocuğun İngilizce konuştuğunu duyunca, “Adamların çocukları bile İngilizce konuşuyor!” diyerek kendi kendine hayıflanmış!
Sanırım desteyi kendi lehinize istifleyebilirsiniz. Çoğumuzun öğrenim hayatında veya kariyerinde bu dillerle ilgili biraz çabası olmuştur. Ama sizin öğrenmek istediğiniz ve öğrenmek için mücadele ettiğiniz, ama bir çocuk tarafından kolayca konuşulan dil. Bu çocukları görmek sizi de psikoza sokmuş olabilir. El kadar çocukların konuştuğu dili (ana dili) siz kocaman adam olmuşsunuz konuşamıyorsunuz. Tam bir komik ironi değil mi?
Oysa genleri kendi ülkesinden olup, dünyanın pek çok dilini öğrenen poligotlardan ne haber? Demek ki, genlere inanmak bir epifandır; yani yanılsamadır.
Şuna inanın: Dil öğrenme geni yok; ancak daha hızlı öğrenebilmek için öğrenme ve eğitim araçları var; bir de püf noktaları…
Siz de aynı anda birçok dil öğrenip konuşabilen poligotların taktiğini kullanabilir, onlara benzer bir pozisyonlardan başlayabilirsiniz.
Hadi başlayalım!
# 1 – Doğru Kelimeleri, Doğru Yolla Öğrenin.
Yabancı Dil Öğrenmek – Yeni bir dil öğrenmeye başlamak demek, çoğunlukla, yeni kelimeler öğrenmek demektir.
Tabii ki, birçok insanın dil öğrenmede kötü deneyimleri olmuştur. Bu kişiler, yeni kelimeler öğrenme konusunda hemen olumsuz anılarından söz ederler. Hatta bunların hikayesi “dil öğrenmekten vazgeçmek” şeklinde başlar.
Oysa burada anahtar sensin! Elbette senden hemen o dilin tüm kelimelerini bilmeyi kimsenin isteme lüksü yoktur; sen de dahil. Böyle düşünenlere sorayım; siz, Türkçede tüm kelimeleri biliyor musunuz? Oysa Türkçe anadiliniz! Onun için bir dilin tüm kelimelerini bilmek gerekmiyor.
Birçok dil uzmanı dil öğrenme konusunda Pareto prensibinden faydalanılmasını öneriyorlar. Yeni kelime edinme için harcadığınız çabanın % 20’sinin nihayetinde bir dilde % 80 anlama sağlayabileceğini ifade eder.
Tam da burada Mega İngilizce sisteminin İngilizce’yi “Pareto Prensibi” ile öğrettiğinden söz etmeliyim. Bu konuyla ilgilenenler ayrıca ilgili linklerden kaynaklara ulaşabilirler.
19000 Kelimeye Karşı 1000 Kelime
Eski ve modası geçmiş kelimeleri saymazsanız, İngilizcede toplamda 170 bin civarında kelime var. Ancak ana dili İngilizce olan İnsanlar da toplamda bu kelimelerin 20 bin adedini biliyor ve kullanıyorlar. Yapılan içerik analizi çalışmaları İngilizcede en çok kullanılan ilk 1000 kelimeyi (20 bin kelimenin % 5’i) ve bunların kombinasyonları ile kurulabilecek cümleleri bilmenin günlük konuşmaların % 84,3’ünü anlamayı sağladığını göstermektedir. 20 bin adet kelimeyi baz alırsak, geriye kalan 19 bin kelimeyi (20 bin kelimenin % 95’i) öğrenmek için ilk 1000 kelimeyi öğrenmek için harcayacağınız zamanın 19 katı çalışmanız gerekiyor, ama elde edeceğiniz ilave anlama yüzdesi sadece % 15,4’tür. Daha Fazlası İçin Tıklayınız!
Bir başka örnek: İngilizcedeki 300 kelime tüm yazılı materyallerin % 65’ini oluşturmaktadır. Bu kelimeleri çok kullanıyoruz ve bu durum diğer tüm dillerde de geçerli.
O halde yapılması gereken ilk iş bu kelimeleri hafızaya almanın ve unutmamanın yollarını bulmaktır. Ki, bunu flascardlardan bahseden bir diğer yazımızda açıklamıştık. Bakınız!
# 2 – Akraba Kelimeleri Öğrenin
Yabancı Dil Öğrenmek – İster inanın ister inanmayın, hedef dilinizi öğrenmek için 1-0 önde başlıyorsunuz; hem de şu anda. Dil öğrenmeye en azından bazı kelimeleri bilerek başlarsınız. Bir dile “sıfırdan” başlamak imkânsızdır; çünkü akraba kelimeler nedeniyle çok sayıda kelimeyi zaten biliyorsunuz.
Akraba kelimeler, ana dilinizden tanıdığınız, başka bir dilde aynı anlama gelen kelimelerin “gerçek arkadaşları”dır.
Dil ailesi, birbiriyle aynı kökten gelen akraba dil topluluğuna verilen ad. Yani aynı dil ailesine mensup dillerin, aynı kökenden, belki de aynı ilkel dilden türediği kabul edilir. Çoğu dilin yazılı tarihi çok kısa olduğu için, çok az dilin kesin kökeni bilinmektedir. Dil ailelerinin belirlenmesi, uzun bilimsel çalışmalar sonucunda mümkün olmuştur.
Dünyadaki diller şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
1- Tek heceli: Kelimeler tek hecelidir. Yapım ve çekim ekleri yoktur. Kelimeler cümledeki kullanım yerlerine göre anlam kazanırlar. Çince bu grupta yer almaktadır.
2- Eklemeli (bitişken): Kelimelerin kökleri değişmez. Kullanımda kelimeye getirilen ekler, kelimelerin anlamlarını ve görevlerini belirler. Türkçe, Moğol, Macarca bu grupta yer alırlar.
3- Çekimli (bükümlü): Kelimeler kullanımda değişiklere uğrar.
4- Ön-ek, iç-ek, son-ek kavramları vardır. Bazılarında ünsüzler değişmez, ünlüler değiştirilerek yeni kelimeler yapılır. Yani kökler ünsüzlerden ibarettir. Arapça, Farsça, İngilizce, Hintçe bu grupta yer almaktadır. Daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız okuyunuz!
Örneğin, Romen dilleri olan Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve diğerlerinin İngilizce ile ortak birçok kelimeleri vardır. İngilizce başlangıçta, Fransızların birkaç yüz yıl süren İngiltere savaşında Normanlardan “ödünç aldığı” bir dildir. Action, Nation, Precipitation, Solution, Frustration, Tradition, Communication, Extinction gibi diğer binlerce kelime Fransızca’da tamamen aynı şekilde yazılır ve farklı telaffuzlara çabucak alışabilirsiniz.
Mesela İngilizce bir kelime sonu “–tion” ile bitiyorsa, bu Fransızca da “-ción” olarak tamamlanır. İspanyolcada aynı kelimeler Fransızca ek gibidir. Ayrıca İtalyanca; “-zione” ve Portekizce “–ção” eklerseniz bir kelimeyi tüm akrabalarıyla çözmüş olursunuz.
Normanlar (kuzeyli adamlar), MS 912 yılından itibaren Normandiyaya yerleşen Frenk ve İskandinav karışımı halk. Normanların soyundan gelen modern halk hâlen Fransa’nın Normandiya bölgesinde yaşamaktadır.
Normanlar 11. yüzyılda Batı Avrupa’da ve Akdeniz’de hakim askerî güç oldular. 1066 yılında Norman dükü William komutasında İngiltere’yi fethettiler.
Normanlar Viking soyundan gelen İskandinav kökenli bir halktır, ancak komşuları olan Cermen kökenli Frenk halkalarıyla karışarak yeni bir kültür oluşturmuşlardır. Zamanla Hristiyanlık dinine geçmişlerdir. Günümüzde konuşulan Normanca, Fransızcaya oldukça benzer bir dildir.
Birçok dilin (Yunan / Latin veya başka dillerde) kökü paylaşılan ortak kelimelere sahiptir. Hecelemeleri zordur. Mesela “hélicoptère” (Fransızca), Porto, “Capitano” (İtalyanca) “Astronomia” ve “Saturno” (İspanyolca). Almanca bir adım daha ileri gidiyor ve İngilizcenin geçmişinden paylaştığı birçok kelime var. Bu kelimeler için Avrupa Dil Çerçevesi adresini ziyaret edebilirsiniz.
Ortak Kelimeler İçin Yapılması Gerekenler
Öğrenmekte olduğunuz dil ile kendi diliniz arasındaki ortak kelimeleri bulmak için, yapmanız gereken Google aramada şunları yapın:
Dil “(English, French vb.) + cognates” yazmaktır. Ya da “Turkish English loanwords” yazarsanız Türkçe ve İngilizcede ortak kullanılan akraba kelimeleri görebilirsiniz. Son olarak İngilizcede aynı ailedeki kelimeleri görmek isterseniz “English words in English” şeklinde arayın, eş anlamlı İngilizce kelimeleri görebilirsiniz.
Tüm bunlar Avrupa dilleri için iyi de ya Avrupa dışı diller için ne yapılacak?
Japonca gibi farklı diller bile diğer dillerle aralarında ortak kelimelere sahip olabilir. Ne demek istediğimi göstermek için, tamamen Japonca söylenen aşağıdaki “Dünyanın Ulusları” melodisini dinleyin: (Kaynak: https://youtu.be/h5c06I8rHO8)
Bunun nedeni, birçok dilin İngilizce kelimeleri ödünç alması ve bunları değiştirilmiş telaffuz veya vurgu ile yeni dile entegre etmesidir.
Dolayısıyla, bir dil öğrenmeye başladığınızda öğrenmeyi kolaylaştırmak için, yapmanız gereken kendi dilinizdeki kelimelerle öğrenmeye çalıştığınız dildeki akraba kelimeleri hazırlamak olmalıdır.
# 3 – Bir Yere Gitmeden de Dilinizde Etkileşim Kurabilirsiniz
Yabancı Dil Öğrenmek – İnsanların dil öğrenememelerine ilişkin mazeretleri veya gerçek nedenleri (bakışa bağlı olarak) o dilin konuşulduğu ülkeye ziyarette bulunmamalarıdır. Zaman yok, para yok vs.
Bazıları dilin ilgili ülkeyi ziyaretle hemen mümkün olduğunu düşünmektedir. Öncelikle şuna inanın; bu şehir efsanesi yanlıştır. Şimdi siz öğrenmeye çalıştığınız dilin konuşulduğu ülkeye girince şıp diye İngilizce konuşabileceğinizi mi sanıyorsunuz. Hatta ikinci bir ülkedeyken üçüncü bir ülkenin dilini öğrenenler bile var. Mesela Brezilya’ya gittiniz. Portekizce konuşuluyor. Orada Arapçayı da rahatlıkla öğrenebiliyorsunuz.
ABD’de yaşayanlar bilir. Orada Türklerin yoğun olduğu bazı eyaletler ve şehirler var. 30-40 yıldır orada olduğu halde İngilizce bilmeyen, öğrenemeyen veya öğrenmeyen göçmenler var. Hatta İspanyolca, New Jersey ve Florida gibi eyaletlerde ikinci resmi dil. Çünkü bu bölgelerde İspanyolca konuşulan ülkelerden gelmiş ve yerleşmiş çok sayıda Amerikalı var.
Artık bu yollar çok pahalı. Ucuz ve daha kolay yollar varken neden masraf edeceksiniz. Sanal ortam neyinize yetmiyor. Siz gitmeyin, ayağınıza o ülkeler gelsin. Ucuz uçak bileti aramayın, gerek yok.
Bakın internet dünyasında neler var! Konuşulan bir dili sürekli duymak istiyor musunuz? Size önerimiz öğrendiğiniz dilin konuşulduğu ülkedeki radyolara bağlanın. İnternetten cebinize indirirsiniz ve bir kulaklıkla 24 saat o dili dinlersiniz. Telaffuzları, konuşmaları, hecelemeleri ve kelimeleri dinleye dinleye dolarsınız. Nasıl? Masrafınız yok, hepsi ücretsiz. Google’e şöyle yazın tüm listeler gelir: TuneIn Radio. Listelerle ilgili yorumlara ve incelemize göre karar verebilirsiniz.
Peki izlemeye ne dersiniz?
Tıpkı ülkemizdeki TV’lerin yayını gibi her ülkede TV’ler kendi dillerinde yayın yapıyorlar. Hoş, televizyon kanallarında da yayınlar var. Hem izleyerek, hem dinleyerek amacınıza ulaşabilirsiniz. Bizdeki NTV, CNN gibi kanallar gibi, o ülkelerin de haber kanalları ve podcastlari var. Canlı veya arşivden alıp dinleyebilirsiniz ve izleyebilirsiniz.
Daha başka web siteleri de var. Dil öğretirken, konuşma, dinleme gibi araçlar bolca var.
Gördüğünüz gibi, mazeret yok!
# 4 – Günlük Konuşma Uygulamaları Yapmak İçin Skype Kullanın.
Yabancı Dil Öğrenmek – Yabancı TV’ler veya internet araçları yetmez mi diyorsunuz; o halde “Skype” var. Bir yabancı dost edinin ve Skype’den her gün bolca konuşun. Hem de canlı canlı. Hatta bu interaktif olacağı için daha etkileyici gelebilir ve konuşmanız için size bir alan açmış olur.
Bazı temel kelimeleri öğrenmek ve zaten bildiğiniz bazı kelimelerin farkında olmak için yukarıda verilen araçları kullanın.
Bunu birkaç saatliğine yapın ve daha sonra ana dili İngilizce olan bir konuşmacı bulun. İlk görüşmenizde az kelimeyle başlayın. İlk birkaç saat içinde, “Merhaba”, “Teşekkür ederim” gibi bazı kelimeleri öğrenmenizi tavsiye ederim. “Bunu tekrar edebilir misiniz?” veya “Anlamıyorum” gibi karşı kalıpları (phrases) sıklıkla kullanıp tekrar ettirin. Dilbilimiyle ilgilenenler için Omniglot çok faydalı bir web sitesi. Bu web sitesinde İngilizcedeki en çok kullanılan İfadeleri (English Phrases) bulacağınız bir bölüm var.
Sorun değil! Binlerce yerli konuşmacı var. Bu işi ticaret olarak yapanlar var. Bunlara https://www.italki.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz. Skype tabanlı konuşmaları burada rahatlıkla yapabilirsiniz. Bu siteden edindiğiniz hocalarınıza ödeme yapmanız gerekir ama pahalı değil.
Konuşurken, dinlerken veya yazarken bilmediğiniz kelimeleri hemen öğrenmek için Google Translate veya Tureng.com gibi siteleri hazır bulundurmalısınız.
Yine TEDx gibi konuşma siteleri de farklı alanlardaki konuşmaları anlamanızı sağlayacaktır.
# 5 – Destek Olarak Ücretsiz Kaynaklar Vardır!
Yabancı Dil Öğrenmek – Bazı İngilizce öğreten siteler var. Size tavsiyemiz ne mi olacak? Yabancı sitelerden önerimiz: DuoLingo’dur.
Diğer bazı destek kaynaklar şunlardır:
- The Foreign Service Institutes online kurs listelerini,
- The Omniglot Intro to languages tüm dünya dillerini,
- BBC languages’ in yaklaşık 40 farklı dildeki yayınlarını dinleyebilirsiniz.
Ücretsiz kaynaklar söz konusu olduğunda gerçekten çok seçeneğiniz var. Bu yüzden birkaçını denemenizi ve hangilerinin sizin için iyi çalıştığını görmenizi öneririm.
Ama bekleyin, dahası var. Tamamen ücretsiz dil sitelerini aşağıdaki adreslerden temin edebilirsiniz:
- Forvo‘daki büyük veritabanı, birçok dilde herhangi bir kelimeyi veya küçük ifadeyi duymak için bir dilin ana dili tarafından yüksek sesle okunur.
- Anadili İngilizce olan bir kişi tarafından telaffuz edilmesini istediğiniz belirli kelime öbekleri talep etmek için Rhinospike ideal bir web sitesidir.
- Bu sitelerin hiçbirinde bir şey bulamazsanız, Google Translate‘in birçok dilde metin okuma seçeneğine sahiptir.
- Lang8 ücretsiz yazılı düzeltmeler için çok güzel bir web sitesi.
# 6 – Yetişkinlerin –Aslında- Çocuklardan Daha İyi Dil Öğrenenler Olduğunu Bilin.
Yabancı Dil Öğrenmek – Şimdi başlamak için bir ton kaynakla donanmış olduğunuza göre, en büyük sorunu çözelim. Sorun; dilbilgisi değil, kelime bilgisi değil, kaynak eksikliği hiç değil, sorun, kendi öğrenme potansiyelinizle ilgili yanılgılarınızdır.
En yaygın “pes ediyorum” yanılgısı: “Akıcı konuşabilmem için yeterince yaşlıyım…” cümlesidir.
İyi haberlerin taşıyıcısı olduğum için mutluyum ve size araştırmaların yetişkinlerin çocuklardan daha iyi dil öğrenenler olabileceğini doğruladığını söylemekten memnuniyet duyuyorum.
Hayfa Üniversitesi’nde yapılan bu çalışma, doğru koşullar altında, yetişkinlerin dilbilgisi kurallarını öğrenmede genç meslektaşlarından daha iyi bir sezgi gösterdiklerini bulmuştur.
Ayrıca, artan yaş ile bir dili öğrenememe arasında doğrudan bir korelasyon yoktur. Sadece yetişkinlerin dil edinmesinde genel olarak aşağı yönlü bir eğilim vardır, ama bu durum yetişkinin sosyal faktörlerine, iş yaşamına ve disiplinli olmamasına bağlıdır.
# 7 – Anımsatıcılarla Kelime Dağarcığınızı Genişletin: Mnemonics Tekniği
Yabancı Dil Öğrenmek – Çok tekrarla ezberleme ile öğrenmeye çalışmak yeterli değildir. Tekrarlanan kelimeler bazen zihnimizde kalsa da çoğunu unutuyor olmamız sinir bozucu olabilir.
Bunun için, hedef kelimenizle ilgili anımsatıcılar bulmanızı öneriyorum. Temel olarak, kendinize belirli bir kelimeyle ilişkilendirmek için kelimenin anlamını ve telaffuzunu size hatırlatacak komik, aptalca ya da unutulmaz bir hikaye oluşturmalısınız.
Diyelim ki İngilizce “subtract” kelimesini öğreniyorsunuz ama kaç kez görürseniz görün, hatırlayamıyorsunuz.
subtract (okunuşu: sıbtrakt) : (v) eksiltmek, çıkartmak; çıkartma işlemi yapmak.
Peki şöyle bir uygulama yapsanız veya hayali bir olay düşünseniz?
Elindeki saplı tarağın dişlerinin çok sık olduğunu arkadaşına gösteren genç adam “Bu SAP TARAKT(SUBTRACT)an birkaç diş EKSİLTMEK lazım!” demektedir. Arkadaşı da cevaben “Tamam, o zaman 20 dişten 3’ünü ÇIKAR!” diye cevap vermektedir.
Böyle bir hayali olay ve zihinsel ilişki düşünmek İngilizce “SUBTRACT” ifadesinin anlamının “EKSİLTMEK”, “ÇIKARMAK” veya “ÇIKARMA İŞLEMİ YAPMAK” olduğunu hatırlamayı kolaylaştıracaktır.
Uzun bir süreç gibi gelebilir, ancak birkaç kez deneyin ve neden bu kadar etkili olduğunu hemen anlayacaksınız. Ve bu zihinsel kancayı sadece birkaç kez hatırlamanız gerekir ve daha sonra kelimeler, dili hızlı bir şekilde kullanma yeteneğinizin doğal bir parçası haline geldiğini görürsünüz.
Mega İngilizce
Şüphesiz sadece İngilizce kelimenin anlamını ve yazılışını hatırlamak İngilizce öğrenmek ve konuşmak için yeterli değildir. Kişinin hızlı bir şekilde o kelimenin diğer kelime kombinasyonları ile cümleler kurularak kullanılabilmesidir. Diğer bir önemli konu da kaç kelime bildiğiniz değil, hangi kelimeleri bildiğinizin önemli olmasıdır. Yukarıdaki örnek kelime Mega Hafıza’nın Mega İngilizce aplikasyonundan alıntı olarak yayınlanmış olup, bu kelime İngilizce’de en çok kullanılan ilk 1000 kelime listesi içindedir. İngilizce’de en çok kullanılan ilk 1000 kelimeyi bilmek ve bu 1000 kelime kombinasyonlarıyla oluşturulabilecek cümleleri öğrenmek günlük konuşmanın % 84,3’ünü anlamanızı sağlamaktadır. 1000 kelimenin ve oluşturulabilecek alternatif cümlelerin sayısını küçümsemeyin. Sadece 30 kelime bilseniz, bunların kendi aralarında oluşturulabilecek kombinasyonlarıyla 1000 farklı cümle oluşturabiliyorsunuz. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için ayrıca Mega İngilizce setini incelemenizi tavsiye ediyorum.
ABD’de bir üniversitede okumak, master veya doktora yapmak için TOEFL kelimelerini öğrenmek istiyorsanız, ayrıca Mega Hafıza’nın “Accelerated Word Memory Power” adlı setini de inceleyebilirsiniz.
# 8 – Konuşmakta Hata Yapmaktan Çekinmeyin
Yabancı Dil Öğrenmek – Dünya nüfusunun yarısından fazlası birden fazla dil konuşuyor.
Bu, tek dilliliğin biyolojik değil, kültürel bir sonuç olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla yetişkinler (en azından İngilizce konuşulan dünyada) dil öğrenmede başarısız olduğunda, bunun nedeni doğru genlere veya diğer saçmalıklara sahip olmamaları değildir. Dil öğrenememedeki temel neden insanların dil öğrenmek için kullandıkları sistemlerin yanlış olmasıdır. Bu konu için ayrıca “Neden İngilizce Öğrenmiyoruz? Neden İngilizce Konuşamıyoruz?” başlıklı yazıyı da okumanızı tavsiye ediyorum.
Geleneksel öğretim yöntemleri, dil öğrenimini diğer tüm akademik konular gibi, Charles Dickens’ın Latince öğrendiği günlerden beri, neredeyse hiç değişmeyen bir yaklaşımla açıklıyorlar:
Ana diliniz (L1) ve öğrenmek istediğiniz hedef diliniz (L2) arasındaki iki fark; kelimeleri ve gramer kurallarını ezberlemektir. Geleneksel düşünce; kelimeleri ve grameri biliyorsanız o dili biliyorsunuz, demektir. Yeterince mantıklı görünüyor değil mi?
Sorun şu ki, bir dili gerçekten “öğrenmiyorsunuz”, sadece o dile alışmış oluyorsunuz. Bir dil, onu öğrenip öğrenmediğiniz açısından önemli değildir; önemi olan dilin insanlar arasında bir iletişim aracı olduğunu bilmektir. Diller sadece ezberlemeyle edinilmemelidir; onların iletişimde kullanılmaları gerekir.
Dil bilmenin amacı iletişimdir.
Bir dili yeni öğrenen olmak demek, o dili mükemmel bilmek değil, o dili iletişimde kullanmakta mükemmel olmaktır. Elbette, “Affedersiniz efendim, bana en yakın tuvaletin yerini tarif edebilir misiniz?” demekle “Tuvalet nerede?” demek arasında ne kadar büyük bir iletişim farkı var değil mi? Bu şekilde dili kullanırken centilmen olmak o dili daha kurallı öğrenmenizi sağlar.
Bir dili bir native (dili ana dili olarak konuşan) kadar konuşan olmasanız da onlardan daha çok konuşmaya cesaret etmek takdir edilecek bir davranıştır.
İlk aşamalarda yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri, her şeyi mükemmel hale getirmeye çalışmak değil, hata yapmaya açık olmaktır. Hatta dili kullanmada günde en az 200 defa hata yapıyorsanız doğru yoldasınız demektir. Bu sizin pratik yaptığınızın göstergesidir.
# 9 – SMART Hedefler Oluşturun.
Yabancı Dil Öğrenmek – Çoğu öğrenme yaklaşımının bir başka başarısızlığı, hedefler konusundadır. Hayatımızda her davranışın ulaşılabilir, özelleştirilmiş, ilgili, zamanlanmış ve ölçülebilir olması gerekir.
Bunun için kısaca, İngilizce Specific, Measurable, Attainable, Relevant, Time-bound sözcüklerinin baş harflerinden oluşturulan SMART kelimesi kullanılmaktadır.
İngilizce öğrenme hedefi koydunuz; peki bu hedefinize ulaştığınız nasıl anlayacaksınız. Öğretim amaçları bir hedefe doğru ilerlemeli ve ona ulaşılıp ulaşılmadığı ölçülmelidir. Aksi takdirde çok sayıda çukura düşme ihtimaliniz olur. Belirsiz nihai hedefler önünüze tekrarlanan çukurlar açar.
SMART hedefinizi bir dilde geliştirmeye başlamak için, dil düzeylerini tanımlayan Avrupa Ortak Dil Çerçevesi‘ ne biraz aşina olmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu çerçeve size dil hedefleri belirleme ve kendi ilerlemenizi ölçme yöntemi sunmaktadır.
Kısacası, A başlangıç seviyesi, B orta seviye, C ileri seviye anlamına gelir. Her seviye kendi altında alt (1) ve üst (2) kategorilerine ayrılır. Örneğin yeni başlayan ama acemi konuşan A2 iken, bundan biraz daha gelişmiş konuşan B1’dir; gibi…
Bunları neden söylüyorum; Avrupa Ortak Dil Çerçevesi programında dil seviyeleri detaylı bir şekilde hedeflenmiştir. Spesifik olmanın yanı sıra, bu seviyeler kesinlikle ölçülebilir; çünkü resmi olarak tanınan kurumlar sizi test edebilir, dil bilme düzeyinizi gösteren bir belge verirler. Türkiye’de geçerli olan ÖSYM’nin yaptığı Yabancı Dil sınavları (YDS) gibi, veya standart Amerikan İngilizcesini üniversite düzeyinde kullanabilme ve anlayabilme yeteneğini ölçen TOEFL sınavı gibi.
# 10 – Çok Dilli Olun Ama Bir Dil İle Başlayın.
Yabancı Dil Öğrenmek – Bu yazı, yabancı bir dili yerli haline getirebilmenizi sağlayacak ipuçlarıyla son derece ayrıntılı bir bakış açısı sunmaktadır.
Nihai hedefiniz bir dili konuşmaksa, bu işlemi birden çok kez tekrarlayabilirsiniz, ancak en azından orta seviyeye ulaşıncaya kadar bir seferde bir dile odaklanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Her dili, güvenle kullanabileceğinizi bildiğiniz bir aşamaya ulaşıncaya kadar tek tek öğrenin. Ve sonra sadece bir sonrakine hazır olabilirsiniz!
Birkaç ay içinde çok şey yapabilirsiniz, ancak hayatınızın geri kalanı için bir dil konuşmak istiyorsanız, sürekli pratik, iyileştirme ve öğrenme hayatınızı olabildiğince sıkı yaşamanız gerekir.
Ayrıca, bu makaledeki ipuçlarının başlamak için mükemmel bir yer olmasına rağmen, çevirimiçi olarak size kendi cesaretlerini sunmaya istekli büyük bir “poliglotlar” topluluğu olduğunu unutmayın.