Yaratıcı Düşünme ve Yaratıcı Kişilik Özellikleri – İnsanlar, pek çok açıdan akranlarına göre farklıdırlar. Bu yazıda yaratıcı kişileri ortalama başarıya sahip insanlardan ayıran üç karakteristiği ele alacağız. Bu insanlar neden farklıdırlar? Ne gibi özelliklere sahipler? Herkes yaratıcı kişiliğe sahip olabilir mi? Ya da yaratıcı kişilik geliştirilebilir mi?
BİRİNCİ ÖZELLİK: YÜKSEK FİKİRLERE ULAŞMAYA ÇABA GÖSTERİRLER
Yaratıcı Kişilik Özellikleri – Yaratıcı kişi aklının bitmez tükenmez bir hazine veya bir depo olduğunun farkındadır. Kişisel hayatında her şeyi ciddiyetle ele alır ve usulüne göre ister. Sahip olduğu bilgi stoklarını sürekli arttırır. Düşüncelerini sürekli geliştirir. Bilgeliğin ince sırlarına sahip olma arzusu her zaman vardır. O, farklı farklı fikirlere uzanıp, kimseyi, hiçbir fikri küçümsemeden başkalarının aklından da istifade ederek, kendi zihinsel yetenekleri için bir iklim oluşturur. Önce fikirleri dinler, sonra bunları düşünür. Hiç bir fikri yargılamaz veya kendi ön yargılardan kaçınır.
Fikirler kaygan balık gibidir. Çok yakına geldikleri halde, tuhaf bir şekilde insanlardan hızla uzaklaşma becerisine sahiptirler. Onları elle yakalamanız zordur. Kayar geçer. Onları yakalamak için her an tetikte olmak gerekiyor; tıpkı sabahlara kadar oltasını tutan, uykusuzluktan gözleri kızarmış balık avcıları gibi. Bu nedenle, yaratıcı kişinin elinde daima (olta değil!) bir bloknot ve kalem mutlaka bulunur. Aklına bir fikir geldiğinde hemen notunu alır. Başkalarından bir şey duyduğunda yine hemen notunu alır. (Tüyo-1: Fikirleri kolayca kaydetmenin harika bir yolu, almak istediğiniz notu cep telefonunuza hemen yazıp, kendinize e-mail ile göndermenizdir. Çünkü cep telefonunuz bu fikrinizi daha sonra gözden geçirmek ve aksiyona geçirmek için pratiklik sağlar.]
—– Sponsor Bağlantı – Sponsor Bağlantı —–
ÜCRETSİZ – YARATICI DÜŞÜNME BÜLTENİ
—– Yazının Devamı – Yazının Devamı —–
Yaratıcı kişilik, diğerleri konuşurken onları dikkatli ve gözlerine bakarak dinler. O yoğun bir gözlemcidir; gördüğü ve duyduğu her şeyi adeta emer. Tanıştığı herkese okuduğu bir tabelaya bakıyormuş gibi bakar. İnsanların ilgilerini anlar, onların dilinden konuşur ve gelecek buluşmada kişilere ilişkin daha fazla bilgi sahibi olur.
Arkadaş çevresini ve insanlara dair bilgi tabanını genişletmek, yaratıcı kişinin etkili iki tekniğidir.
İKİNCİ ÖZELLİK: HER ZAMAN BAŞARI BEKLENTİLERİ YÜKSEKTİR
Yaratıcı Kişilik Özellikleri – Yaratıcı kişi başarıyı bekler, ona göre beklemek kazanmaktır. O beklentiler umut taşır ve çevresindeki insanlara motivasyon verir, etrafındakileri olumlu yönde etkiler. Onu tanıyan herkes için bir artı faktör oluşturur. Onu liderliğe bile taşıyabilir.
Sorunlar yaratıcı beyinler için ilham kaynağıdır. Sorunsuz bir hayat onlar için zaman kaybıdır. Üzerinde düşünülecek ve çözüm aranılacak problemler endişe nedeni değil, problem çözmede zamana ve enerjiye yatırım yapma zamanıdır. Yaratıcı kişi bir fikir edindiğinde, bunu ortaya koyar. Tasarlanmış bir dizi adım atar. Yeni düşünceler ve talimatlar geliştirir. Küçük ve yeni fikirlerden büyük fikirler çıkarır. Kombinasyon yapar, Uyarlar, İkame eder, Büyültür, Küçültür ve Yeniden düzenler. Bir de fikirleri tersine çevirir. (Tüyo-2: Daha fazla bilgi için bakınız: Mucitlerin Altı Farklı Yaratıcı Düşünme Tekniği – www.kisiselgelisim.com).
ÜÇÜNCÜ ÖZELLİK: KENDİLERİ İÇİN ÜRETİRLER
Yaratıcı Kişilik Özellikleri – Yaratıcı ve üretken insanlar başkaları için yaratıcı ve üretken değildir. Başkaları için de bunu yapmazlar. Ha, ürettikleri bir yenilik diğer insanlara fayda veriyorsa bu ikincil bir amaç veya yan etki olur. İnsanlar, harekete geçirilirse yaratıcı ve üretken olma isteği zorunluluktan doğacaktır. Demek ki, zor durumda kalındığında üretken olunabilir. Nitekim böyle bir insanı ıssız bir adada yaşamaya mecbur hale getirirseniz mutlaka yeni bir şeyler üretecektir. Demek ki, yaratıcı olanların varlığı, kitleyi tembelliğe sürükleyebilir.
Ressamların eski bir hikâyesidir. Renoir isimli bir ressam adayı (Sonradan meşhur olmuş Pierre-Auguste Renoir’dir.) yaptığı resim nedeniyle halk tarafından eğlenceli bulundu ve alay edildi. Aynı zamanda meslektaşları da onunla alay ettiler. Hatta Manet (Édouard Manet ) bile Monet’e (Claude-Oscar Monet) şöyle dedi: “Renoir’in yeteneği hiç yok. Sen onun arkadaşısın, bunu kibarca ona söylemelisin; resim yapmaktan vazgeçsin.”
Kendi zamanlarının kuruluşu tarafından reddedilen bir grup ressam işlerini savunmak için kendi derneklerini kurdular. Bu grupta kimin olduğunu biliyor musunuz? Degas (Edgar Degas), Pissaro (Camille Pissarro), Monet, Cezanne (Paul Cezanne) ve Renoir. Tüm zamanların en iyi beş ressamı, sanatçıları… Onlar inandıklarını savundular. Renoir de bunlardan biri görüyorsunuz!
Renoir, daha sonraki yaşamında, korkunç derecede ellerinden romatizmaya bağlı çok acı çekti. Sürekli acı içinde yaşadı. Ve Ressam Matisse yaşlanan ressamı ziyaret ettiğinde felç ağrıya neden olmuştu. Kendisine, “Neden hala çalışıyorsun, çalışmak zorunda mısın, Neden kendine işkence yapmaya devam ediyorsun?” denildiğinde, Renoir, “Acı geçicidir. Ama zevk, güzelliğin yaratılışı ölümsüzdür. Ben hala ilerleme kaydediyorum.” dedikten sonraki ertesi gün 78 yaşında öldü.İşte bu, ilerlemeci insan tipidir. O yaşa ve o hastalığa rağmen hâlâ öğrenme peşinde, hâlâ ürettiği sürece kendini kaptırmış ve her türlü acıya veya her türlü probleme rağmen yaşamaya, üretmeye devam ediyor. Bunu başkalarının neşesi veya memnuniyeti için değil, ama sanat ruhu onu rahat bırakmadığı için, mecburen ve zevkle yapıyor.