Sosyal Medya ve Selfi – Sosyal medya alışkanlıkları hatıralarımızı karmakarış bir hale getiriyor. Araştırmalar, özellikle akıllı telefonların, insanların son dönemde hatırladıkları şeylerin çoğunu hatırlayamaz duruma getirebileceğini gösteriyor.
ABD’de yüksek lisans yıllarımda, internet henüz Türkiye’de yokken, bazı dersleri farklı ülkelerden bağlanan öğrenciler eşliğinde yapıyorduk. Hocamız Dan Wheeler “Kidlink” adını verdikleri dünya çocuklarını buluşturmayı amaçlayan bir proje üzerinde çalışıyordu.
Akşamları bizim gibi, farklı üniversite bilgisayarlarından bağlananlarla “chat room” üzerinden sohbet ediyorduk.
Şimdi baktığımda o günlere ait internet ve net üzerinden yapılan sohbetlerden çok azını hatırlıyorum.
Bunu şu amaçla anlatıyorum:
Cep Telefonları: All in One!
Sosyal Medya ve Selfi – 1990’lardan sonraki on yıllar içinde internet tüm dünyada hızla yayıldı. Buna paralele teknoloji pek çok şeyi birleştirmeyi; “All in One” oldu ve adını sosyal medyaya dönüştürdü.
Anlık mesajlaşma geceleri, Y kuşağının, Z Kuşağının ve ondan daha genç olanların hepsinin esasen çevrimiçi ortamda veya telefonlarında kayıt altına alınan anılarının gelecekte tekrar hatırlanabileceğini ortaya koyuyor.
Kısacası cebimizde taşıdığımız akıllı telefonlarla yaptığımız her konuşmanın, sohbetin, çekilen fotoğrafın veya paylaşımların kaybolmadığını; yeniden hatırlanabileceğinin bir ipucu olabilir.
Araştırmacılar, birkaç nedenden ötürü, teknoloji ve sosyal medya ile etkileşimde geçirdiğimiz zamanın neyi ve nasıl hatırladığımızı etkileyebileceğini varsayıyorlar.
Teknolojinin/Akıllı Telefonların Etkisi
Sosyal Medya ve Selfi – Teknolojinin uzun vadede insanların hafızalarını ne kadar etkileyeceğini kesin bir şekilde söylemek zor; ne de olsa internet henüz genç yaşta. Akıllı telefonlar ve sosyal medya biçiminde yaygın bir şekilde benimsenmesi daha da genç ve tarihsel olarak konuşursak, toplum üzerinde yarattığı değişim benzersiz.
Ancak teknolojinin ve özellikle akıllı telefonların hafızalarımıza hangi anıların kodlanacağını etkileyebileceğini ve yıllar sonra bir fotoğrafın veya bir sosyal medya gönderisinin bile yeniden ortaya çıkamayacağını gösteren araştırmalar var.
Austin, Texas Üniversitesi’nde, teknolojinin dikkati ve hafızayı nasıl etkilediğini araştıran bir pazarlama profesörü olan Adrian Ward,“Dikkat etmediğiniz şeyi hatırlayamazsınız. Deneyimlemediğiniz şeyi hafızanızda kodlayamazsınız” diyor.
Hafıza ve Fotoğraf Deneyi
Sosyal Medya ve Selfi – Bir de 2013 yılına ait bir çalışmada, araştırmacılar bir müzeye gitmek için hazırlanmış öğrencileri iki gruba ayırdılar.
Bir grup öğrenciye kameralar verildi ve baktıkları resimleri ve sanat eserlerini fotoğraflamaları, diğer gruba ise sadece çekim yapmaksızın sanat eserlerini çıplak gözle gözlemlemeleri talimatı verildi.
Sanat eserlerini fotoğraflayan grup, fotoğrafını çektikleri nesneleri ve nesnelerin müzedeki yerleri hakkındaki bilgileri, diğer gruba yani sanat eserlerini sadece izlemeleri istenen gruba göre daha az hatırladılar. (Çalışmaya katılanlar dijital kameralar kullansa da, akıllı telefon kameralarının da aynı etkiye sahip olması muhtemeldir.)
Ancak, kameralı katılımcılar sanat eserine yakınlaştırdıklarında (örneğin, resmin tamamı yerine bir tablodaki küçük köpeğin fotoğrafını çekmişlerse), tüm sanat eserlerinin fotoğrafını çektiklerine kıyasla bu anılarını daha iyi korudular.
Çalışmanın yazarı Linda Henkel, öğrencilerin yakınlaştırılmış fotoğraflar çektikleri sanat eserine artan ilginin, sanat eserinin geri kalanına ilişkin hafızalarını güçlendirmeye yardımcı olduğunu teorileştirdi.
Ancak öğrenciler tüm nesnenin fotoğrafını çektiklerinde, çektikleri nesneyi yeniden “hatırlamaları” için bilinçaltında kameraya bağımlı oldular.
Connecticut’taki Fairfield Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Henkel, bunu “fotoğraf çekmede bozulma etkisi” olarak adlandırdı. Çünkü fotoğraf çekme eylemi, fotoğrafçının dikkatini dağıttığı gibi, makinesi de harici bir hafıza bankası gibi davranıyor.
Kamera sizi çevrenizden uzaklaştırır ve bir tür hafıza desteği gibi davranır; sizi kendi başınıza hatırlamamanız için eğitir. Çünkü kameranız sizin için hatırlamayı kolaylaştırıyor sanıyorsunuz.
Fotoğraflar ve Hafıza
Sosyal Medya ve Selfi – 2018’deki bir başka çalışma daha da ileri gitti. Araştırmacılar, fotoğrafların kaydedilememesinin katılımcıların anılarında bir fark yaratıp yaratmadığını bilmek istedi.
Başlangıçta, araştırmacılar, ya katılımcıların silmelerini isteyerek ya da fotoğrafları Snapchat’a göndermelerini sağlayarak (Snapchat fotoğrafları 24 saat sonra otomatik olarak siler.) fotoğrafların erişilemez hale getirilmesinin, katılımcılarda “fotoğraf bozulma etkisini” ortadan kaldıracağını tahmin ettiler. Çünkü geride gördüklerini kendilerine hatırlatacak güvenecekleri fotoğraflar olmayacaktı.
Ancak araştırmacılar, daha sonra erişip erişemeyeceklerine bakılmaksızın, katılımcıların fotoğraf çektikleri herhangi bir koşulun, gördüklerini hatırlama yeteneklerini etkilediğini gördüler.
Araştırmacıların teorisine göre bu, katılımcıların neye baktıklarına dikkat etmemelerine neden olan şeyin fotoğrafçılık eylemi olduğu anlamına geliyordu.
Fotoğraf çekmek aynı zamanda anıların doğruluğunu da etkileyebilir ve hatta insanların yaşamadıkları şeyleri deneyimlediklerini düşünmelerine neden olabilir.
Harvard hafıza araştırmacısı Daniel Schacter, PBS programı Scientific American Frontiers’ın sunucusu Alan Alda’ya bir piknik deneyinden bahsetti.
İlk olarak, Alda ve Schacter iki kişinin piknik yapmasını izlerler. İki gün sonra Schacter, Alda’ya izledikleri pikniğin bir dizi fotoğrafını gösterir (bunlardan bazıları Alda’nın gerçekte izledikleri piknik sahnelerinden farklı resimlerdi). Ardından onu belirli öğelerin varlığı konusunda fotoğraflar üzerinden var/yok şeklinde test eder.
Deney sonunda, Alda piknikte gördüklerini yanlış hatırladı. Piknikçinin birini bir fotoğrafta, tırnaklarını törpülerken gördüğünü söyledi, oysa bunu gerçekten görmemişti. Bu, kendisine piknikle ilgili olmadığı halde varmış gibi gösterilen resimlerdendi.
Henkel, “Fotoğraflara bakmak anılarımızı aktif bir şekilde canlandırıyor” diyor. “ [Fotoğraflar] gerçek değildir; onlar gerçekliğin sadece revizyonlarıdır. Hatta fotoğraflar gerçekliğin yalnızca bir yorumudur.”
Instagram tatilcileri
Sosyal Medya ve Selfi – Kronik olarak Instagram tatilcilerini veya gececilerini bu etkiye özellikle yatkın bulabilirsiniz.
Her şeyin fotoğrafını hemen çekme ve paylaşma heveslileri vardır. Mesela, siz otel odanızda dinlenirken dışarıdaki arkadaşlarınızın havuz başında çektikleri bir fotoğrafı paylaşmaları durumunda, bu sizi şoke edebilir ve aslında size orada olmadığınızı düşünmenize neden olabilir.
Bir yakın arkadaşınızın, grup fotoğrafı çekildiği sırada tuvalette olduğu bir akşam yemeğinde, bu fotoğrafın birkaç yıl sonra yeniden paylaşılması durumunda, o arkadaşınızın o yemeğe katıldığını unutmanıza yol açabilir.
İnternette yayınlamak amacıyla bir fotoğraf çektiğinizde bu fotoğraflar daha kıllı olur. Journal of Consumer Research‘te yayınlanan 2018 araştırması şunu buldu:
Sosyal medya için fotoğraf çekmek deneyimden aldığınız keyfi ortadan kaldırır; çünkü çevrenizdekinden çok, birilerinin sizin fotoğrafınıza nasıl tepki vereceğine odaklanırsınız.
Henkel, gerçek dünyadan ziyade dijital dünyaya odaklanmanın hafıza üzerinde de bir etkisi olabileceğini söylüyor. Çünkü dikkatiniz fiziksel dünyadan, elle tutulur, hafızayı harekete geçiren kokuları, sesleri ve manzaraları ile daha uzaklara doğru, hatırlamanıza yardımcı olan bu “bağlam ipuçlarından” yoksun bir şekilde yönetiliyor.
Henkel, “Ayrıntılı, uzun vadeli anılara yol açma eğiliminde olan şeyler, duyusal algısal ipuçları, bağlamsal ipuçları, duygusal tepkiler, düşüncelerinizin neler olduğu, nasıl tepki verdiğiniz ve hissettiğiniz duygular açısından zengindir,” diyor.
“Bunun dijital versiyonu genellikle [gerçek dünyanın] zenginliğinden yoksundur. Bu genç nesil 50 yaşına geldiğinde onlara ‘gençlik yıllarınızdan gerçekten önemli veya unutulmaz şeyleri anlatın’ diye sorduğunuzda, muhtemelen “Ya! O zamanlar bir arkadaşım sosyal medyada bir resim yayınlamıştı ve ona çok gülmüştüm.” şeklinde cevap verecektir.
Sonuç: Fotoğraflarınızı Albüme Alın!
Sosyal Medya ve Selfi – Sonuç olarak “hafızamız yoksullaşabilir”, diyor Henkel. Bu durum hafıza süreçlerimiz zayıfladığından değil, daha çok ilk etapta hatırlayacak daha az şeyimiz olduğu içindir.
Kentucky’deki Louisville Üniversitesi’nde psikoloji ve beyin bilimleri doçenti olan Judith Danovitch’e göre her şey kötü değil.
Yoğun internet kullanımı, insanları bu bilgiyi kendi beyinlerinde tutmak yerine, bilgi için internete bağımlı olmaya teşvik edebilirken, “uzun süreli hafıza için bu bilişsel alanı ‘serbest bırakarak’, bilgiyi sentezlemede veya yaratıcı düşünmede daha iyi hale gelebiliriz ki bu da fayda sağlayabilir.” diyor.
Ve hafızanızı korumaya yardımcı olmak için yapabileceğiniz şeyler var, bunlar arasında akıllı telefonunuzdan sakın küfür etmeyin; silinmiyor!
Henkel, “Eğer fotoğrafları bir albümde toplarsanız, bu fotoğraflar hafızanızı çok daha iyi ateşleyecektir.” diyor.
Bu daha yönetilebilir fotoğraf koleksiyonu, onlarla daha sonra anlamlı bir temelde etkileşim kurma şansınızı artıracaktır. İyi seçilmiş fotoğraflar, o fotoğraf olmadan unutmuş olabileceğiniz bir olayın başka anılarını harekete geçirecektir.
Tavsiye Edilen Makaleler:
Sosyal Medya ve Beyin – Sosyal Medya Beyni Nasıl Değiştiriyor?
İnsan Kaynakları Yönetimi – İşe Alımlarda Sosyal Medya Kullanımı