Sanat ve Beyin – Sanatın beyin işlevlerini geliştirdiğini kanıtlayan çok sayıda bilimsel kanıt bulunuyor. Beyin dalgalarını ve duyguları harekete geçirerek, sinir sistemi üzerinden serotonin seviyesini yükseltmede büyük bir etkiye sahiptir. Sanat, aynı zamanda, kişinin bakış açısını ve dünyayı deneyimleme biçimini de değiştirebilir.
Onlarca yıllık araştırmalar, sanat eğitiminin genel akademik başarıdan sosyal ve duygusal gelişime kadar, beynin pek çok mekanizmalarını olumlu yönde etkilediğini kanıtlamak için yeterli miktarda veri sağladı.
Araştırmalar, sanatın ince motor becerilerinden yaratıcılığa, duygusal dengelerin gelişimine kadar, geniş bir fayda yelpazesi üreten sinir sistemleri geliştirdiğini kanıtladı.
Basitçe söylemek gerekirse, sanat, bireysel ve toplum olarak düzgün işleyişimiz için paha biçilmez aktivitelerdir.
Sanat, sağlık hizmetlerinin kritik bir bileşenidir. Dışavurumcu sanat, sağlıklı yaşamın bir aracı olarak yaratıcılığı keşfetmek, geliştirmek ve uygulamak için bir araçtır.
Beyindeki Sanat
Sanat ve Beyin – Beyin araştırmalarından elde edilen kanıtlar gösteriyor ki, güzel sanatlarla meşguliyet, eğitim sürecinde yararlı olmanın birçok nedeninden yalnızca biridir.
Sinirbilim dünyasının eğitimde önde gelen çevirmenlerinden Eric Jensen’in Arts with the Brain in Mind adlı kitabında belirttiği gibi ,
“Sanatın beslediği bütünleşik duyusal, dikkatsel, bilişsel, duygusal ve motorsal kapasitelerimiz gibi sistemler, aslında, diğer tüm öğrenmenin arkasındaki itici güçlerdir.”
Sanat ve beynin birlikte nasıl çalıştığına dair nosyon, Columbia Üniversitesi, Teachers College, Art Education and Research profesörü Judith Burton tarafından yürütülen başka bir çalışma tarafından da desteklenmektedir. Bu çalışmaya göre matematik, fen bilimleri ve dil gibi karmaşık bilişsel kapasiteler gerektiren konular sanat öğrenme sürecinin de özgün konularıdır.
Sanat Bilinci Değiştirir.
Sanat ve Beyin – Natural Blaze web sitesindeki makalesinde Jacob Devaney, “Derin bir sanat eserini gözlemlediğinizde, potansiyel olarak sanatçının bizzat kendisinin yarattığı nöronlarla, bir izleyen olarak siz de aynı nöronları ateşlemiş olursunuz, böylece yeni sinir yolları oluşturur ve bir ilham durumu uyarırsınız. Bir resmin içine çekilme duygusuna ‘somutlaşmış biliş‘ denir.”
Sanat ile Eğitim Ayrılmaz
Houston, Teksas’taki Katy, ISD (Katy, Independent School District www.katyisd.org Güzel Sanatlar İcra Direktörü Bob Bryant’a göre,
“Sanatta eğitim, her insanın gelişiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Güzel sanatlarda eğitim ve katılım, okul müfredatının ve her öğrencinin eğitim programının önemli bir bileşenidir.” demektedir.
Beyne Kan Akışını Artırır.
Sanat ve Beyin – Mayıs 2011’de The Telegraph muhabiri Robert Mendick, University College London’da nöroestetik bölüm başkanı Profesör Semir Zeki tarafından yapılan bir deney hakkında bir makale yazdı.
Zeki, “Güzel resimlere baktığınızda beyinde neler olduğunu görmek istedik” dedi.
Deney, sanata baktığınızda “Manzara, cansız nesneler, soyut veya portre olsun; beynin zevkle ilgili bölümünde güçlü bir aktivite oluşuyor” sonucuna varmıştır.
Katılımcılara, belli başlı sanatçıların 30 resimlik bir serisi gösterilirken beyin taraması yapıldı. Sanat eserlerine bakarken, en güzel olduğunu düşündükleri resimde, kan akışının beynin belirli bir bölümünde %10’a kadar arttı ki, bu, sevdiklerine bakmakla eşdeğerdir. Constable, Ingres ve Monet gibi sanatçılar tarafından yapılan resimler, en güçlü ‘zevk’ tepkisini üretmişti.
Huşu, Merak ve Güzellik İyileşmeyi Teşvik Ediyor
Sanat ve Beyin – Berkeley’deki California Üniversitesi’nden psikolog Dr Dacher Keltner şunları söyledi:
“Huşu, merak ve güzelliğin daha sağlıklı sitokin seviyelerini teşvik etmesi, bu duyguları deneyimlemek için yaptığımız şeyleri önermektedir. Doğada yürüyüş, müzikte kendini kaybetme, sanatı görme gibi sağlık ve yaşam beklentisi üzerinde doğrudan etkisi oluştu.“
Hayranlık uyandıran sanatı izleme deneyimi, fiziksel beden ve zihinsel durum üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Wisconsin Sağlık Üniversitesi web sitesinde yer alan bir makalede, psikolog Dr. Shilagh Mirgain (PhD ), “Huşu bizim refahımız için pek çok önemli etkiye sahiptir. Huşu yaşamak bize bir umut duygusu verebilir ve bir tatmin duygusu sağlayabilir.” diye yazmıştır.
Tıpla ilgili birçok makale ayrıca, rutin olarak hayranlık uyandıran anlar yaşamaktan elde edilen fiziksel faydalara işaret eden kanıtlar sağlar.
California-Berkeley Üniversitesi’nde yakın zamanda yapılan bir araştırma, “daha fazla hayranlık uyandıran anlar yaşayan katılımcıların, iltihabın bir göstergesi olan en düşük interlökin-6 seviyelerine sahip olduklarını” buldu.
Sanatçılar Daha Sağlıklı
Ulusal Yaratıcı Yaşlanma Merkezi’ndeki (NCCA) Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (ANAMED), sanatçıların genel nüfusa göre, daha az yalnızlık ve daha az depresyon yaşadığını tespit etti.
Araştırmaya göre, olgun sanatçılar toplumun oldukça işlevsel üyeleridir ve gönüllü çalışma yapma olasılıkları diğerlerinden iki kat daha fazladır. Araştırma ayrıca, sanat yapımının ve yaratıcı işbirliğinin yaşlanan nüfus için genel faydalarını da kanıtladı.
Sanatçıların Kendi Hikâyelerini Okuyun
Sanatçıların hayat hikayelerini okumak özellikle genç kuşaklar için derslerle doludur. Sanatın, sanatçının hayatını trajediden zafere nasıl çevirdiği, hayatın zorluklarıyla başa çıkmada iyileştirici bir yöntem olarak hizmet ettiği ve sanat yaratmaya başladıklarında ya da onlara döndüklerinde hayatlarının nasıl dönüştüğü hakkında yazılan birçok yazı bulacaksınız.
Bir karikatür sanatçısının itirafları
“Bunları kısmen eğlenceli olduğu için yapıyorum. Ama daha derinlerde bir şeyler olduğundan şüpheleniyorum. Çünkü yarattığımda, kafamı temizlediğini hissediyorum. Duygularımı anlamama yardımcı oluyor. Ve bir şekilde kendimi daha sakin ve daha rahat hissetmemi sağlıyor.”
“Bu beni meraklandırdı: Çizdiğimde beynimde neler oluyor? Neden bu kadar güzel hissettiriyor? Ve diğer insanları – kendilerini sanatçı olarak görmeseler bile – yaratıcılık trenine nasıl getirebilirim?”
Bu ifadeler karikatür sanatçısı Malaka Gharip’e ait ve “Sanat yaptığımızda zihnimizde ve bedenimizde çok şey olduğu ortaya çıkıyor.” diyor.
Alabama Birmingham Üniversitesi’nde nörobilim profesörü ve Amerikan Sanat Terapisi Derneği’nin eski başkanı Christianne Strang , “Yaratıcılık sağlıklı kalmak, kendinize bağlı kalmak ve dünyaya bağlı kalmak için önemlidir,” diyor.
Bu fikir, her türlü görsel yaratıcı ifadeyi kapsar; çizim, boyama, kolajlama, kil şekillendirme, şiir yazma, pasta süsleme, örgü, koleksiyon defteri; sınır ise gökyüzüdür.
Sanat yazarı Girija Kaimal , “Yaratıcı zihninizi meşgul eden her şey; ilgisiz şeyler arasında bağlantı kurma ve iletişim kurmanın yeni yollarını hayal etme yeteneği, aslında sizin için iyidir” diyor.
Girija Kaimal, sanatın herkes için olduğuna inanıyor. Öyle ki, beceri seviyeniz ne olursa olsun, düzenli olarak yapmaya çalışmanız gereken bir şey bu.
Sanat daha umutlu bir gelecek hayal etmenize yardımcı olur.
Kaimal, mağara hayatımızdan beri sanat yapmamızın nedenlerinden birinin sanatın hayal gücümüzü esnetme yeteneği olabileceğini söylüyor. Bu, evrimsel bir amaca hizmet edebilir. Sanat yapmanın gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları çözmemize yardımcı olduğuna dair bir teorisi var.
Teorisi, son birkaç yılda geliştirilen, beynimizin bir öngörü makinesi olduğu fikrine dayanıyor.
Kaimal, “beyin, bir sonraki adımda yapabileceğimiz ve daha da önemlisi hayatta kalmak ve gelişmek için yapmamız gereken şey hakkında tahminlerde bulunmak için bilgiyi kullanıyor” diyor.
Sanat yaparken, bir dizi kararlar veriyorsunuz; ne tür bir çizim malzemesi kullanacağınız, hangi renk, gördüklerinizi kağıda nasıl çevireceğiniz.
“Yani beynimizin her gün, her an bilinçli ve bilinçsiz olarak yaptığı şey, geleceğini hayal etmeye çalışmak ve kendini bununla yüzleşmeye hazırlamak” diyor.
Kaimal, bunu klinik pratiğinde ciddi şekilde depresif bir öğrenciyle bir sanat terapisti olarak gördü. “Umutsuzdu. Notları gerçekten zayıftı ve bir umutsuzluk duygusu vardı” diye hatırlıyor.
Öğrenci bir parça kağıt çıkardı ve tüm sayfayı kalın siyah keçeli kalemle boyadı. Kaimal hiçbir şey söylemedi.
Kaimal, “O siyah kağıda baktı ve bir süre ona baktı” diyor. Sonra, “Vay canına; bu gerçekten karanlık ve kasvetli görünüyor.” dedi.
Kaimal, sonra inanılmaz bir şey olduğunu söylüyor. Öğrenci etrafına baktı ve biraz pembe heykel kili aldı ve renkli çiçekler yapmaya başladı: “Biliyor musun?” dedi, “bu, sanırım bana baharı hatırlatıyor.”
Bu seansta yarattığı sanatla, öğrenci, tüm olasılıkları hayal edebildi; umutsuzluğa kapıldığı ve depresyona girdiği o anın ötesinde bir gelecek olacağını sanat aracılığı ile görebildi.
“Bu hayal gücü eylemi, aslında bir hayatta kalma eylemidir” diyor. “Bizi olasılıkları hayal etmeye ve bu olasılıkları atlatmaya hazırlıyor.”
Beynimizin ödül merkezini harekete geçirir
Pek çok insan için sanat yapmak sinir bozucu olabilir. Panikleşme yanında sinirleri ayağa kalkar. “Ne yapacaksın? Ne tür malzemeler kullanmalısınız? Ya onu uygulayamazsan? Ya bu berbatsa?”
Araştırmalar, bu korkulara rağmen, “Herhangi bir görsel ifade ile meşgul olmanın beyindeki ödül yolunun aktive edilmesiyle sonuçlandığını” söylüyor; “Bu, kendinizi iyi hissettiğiniz anlamına gelir ve bu zevkli bir deneyim olarak algılanır.”
Kaimal ve ekibi bunu, the journal The Arts in Psychotherapy’de yayınlanan 2017 tarihli bir makalede keşfetti.
26 katılımcıda beynin ödül merkezine, medial prefrontal kortekse kan akışını ölçtüler ve üç sanat aktivitesini tamamladılar: Mandalada boyama, karalama ve boş bir kağıda serbestçe çizim. Gerçekten de araştırmacılar, katılımcılar sanat yaparken beynin bu kısmına kan akışında bir artış buldular.
Araştırmacılar, bu araştırma, sanat yapmanın beyindeki ödül yollarını harekete geçiren, bağımlılık yapıcı davranışlar, yeme bozuklukları veya duygudurum bozuklukları gibi sağlık durumlarıyla uğraşan insanlar için yararlı olabileceğini öne sürüyor.
Sanat Stresi Azaltır
Sanat ve Beyin – ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün (NIH- National Institute of Health) ) web sitesinde, Heather L. Stuckey, DEd ve Jeremy Nobel, MD tarafından yazılan “Sanat, Şifa ve Halk Sağlığı Arasındaki Bağlantı: Güncel Literatürün İncelenmesi” adlı kapsamlı araştırma yayınına göre;
“Yaratıcı faaliyetlerle uğraşmak, stres ve depresyonun azaltılmasına katkıda bulunma potansiyeline sahiptir ve kronik hastalık yükünü hafifletmek için bir araç görevi görebilir.”
Da Vinci’nin Beyni
Sanat ve Beyin – Minneapolis Sanat Enstitüsü’nün Galerileri’ nde düzenlenen “Leonardo da Vinci, Codex Leicester ve Yaratıcı Zihin”, tarihin en büyük Rönesans düşünürlerinden biri hakkında nadir bilgiler sunan bir sergiydi.
Ayrıca, yenilikçi zihinsel süreçlerinin günümüzün en ileri görüşlü sanatçıları, mühendisleri ve tasarımcılarından bazıları tarafından nasıl paylaşıldığını da ortaya çıkardı. Sergi, da Vinci’nin gözlemlerini sanatçıların ve tasarımcıların çağdaş çalışmalarıyla bir araya getirerek, yaratıcı sürecin nasıl geliştiğini araştırdı.
Sanat terapisi alanındaki araştırmalar sanat yapmanın, stresi ve endişeyi azaltabileceğine dair kanıtlar sunuyor. 2016 çalışmasında Kaimal ve 39 sağlıklı yetişkinin vücudunun strese yanıt vermesine yardımcı olan hormon olan kortizol düzeyleri ölçüldükten sonra, bir sanat terapisti ile bir stüdyo ortamında 45 dakikalık sanat yaratma çalışması yaptılar. Çalışma sonrası kortizol seviyeleri yeniden ölçüldüğünde, sanat çalışmasının kortizol seviyesini önemli ölçüde düşürdüğünü buldular.
Makale ayrıca, deneyimli sanatçılar olarak tanımlansa da tanımlanmasa da sanatçıdan bağımsız olarak sağlık sonuçlarında hiçbir fark olmadığını da gösterdi.
Bu, beceri seviyeniz ne olursa olsun, sanat yapmanın getirdiği tüm güzel şeyleri hissedebileceğiniz anlamına geliyor.
Peki ne tür bir sanat denemelisiniz?
Bazı sanat türlerinin diğerlerinden daha fazla sağlık yararları sağladığı görülmektedir.
Kaimal, örneğin kil kullanarak sanat yapmanın harika olduğunu söylüyor. “Hem ellerinizi hem de beyninizin birçok bölümünü duyusal deneyimlere dahil ediyor,” diyor. “Dokunma duyunuz, üç boyutlu uzay hissiniz, görme, belki biraz ses – bunların hepsi kendinizi ifade etmek için birkaç parçanızı kullanmakla meşgul ve muhtemelen daha faydalı olacaktır.”
Bir dizi çalışma, bir şeklin içini renklendirmenin, özellikle önceden çizilmiş bir geometrik mandala tasarımının ruh halini artırmada boş bir kağıt üzerinde renklendirmekten veya hatta kare bir şeklin içini renklendirmekten daha etkili olduğunu göstermiştir. Amerikan Sanat Terapisi Derneği Dergisinde yayınlanan bir makalede bir mandala içindeki boyama kareli tasarım veya bir kağıt düz levha halinde boyamaya kıyasla kaygıyı büyük ölçüde azalttığını göstermiştir. Bakınız.
Strang, diğerinden “daha iyi” bir sanat etkinliği olmadığını söylüyor. “Bazı günler eve gidip resim yapabilir. Diğer günler eskiz yapmak isteyebilirsiniz” diyor. “Herhangi bir zamanda sizin için en yararlı olanı yapın.”
Duygularınızı işleyin
Sanat ve Beyin – Strang’a göre, ciddi bir zihinsel sağlık sorunu yaşıyorsanız, profesyonel bir sanat terapistinin rehberliğini aramalısınız, diyor Strang.
Bununla birlikte, kendi yaratıcılığınızla bağlantı kurmak, endişenizi azaltmak ve başa çıkma becerilerinizi geliştirmek için sanat yapıyorsanız, “elbette, bunu yapmak için kendinizle barışık olmalısınız.” diyor.
Bırakın “o çizgiler, şekiller ve renkler duygusal deneyiminizi görsel bir şölene çevirsin” diyor. “Kendi bedeninde hissettiğin duyguları, anılarını kullan. Çünkü kelimeler çoğu zaman sizi anlatamazlar.”
Kaynak: Bu makale, https://www.tandfonline.com https://www.sciencemag.org/news/2020/02/do-you-weird-art-blame-your-brain vehttps://www.healing-power-of-art.org/art-and-the-brain/ makalelerinden derlenerek yeniden kompoze edilmiştir.
Tavsiye Edilen Makaleler:
Yaratıcı Düşünme ve Yaratıcılığı Kısıtlayan Faktörlerin Gücü