Sağlıklı Beslenme – Alman filozof Ludwig Feuerbach, 1850’de, “İnsan, yediği şeydir” demişti. Gerçekten de yediklerimizin vücudumuzun yapıtaşları olduğu, beyin gibi öğrenme organlarımızın düşünme biçimlerine etki ettiği bilinmektedir. Onun için Anadolu kültüründe yeme alışkanlıkları ile ilgili iki konu öne çıkar:
Biri; ruhsal açıdan helal yemek, yani hak edilmiş, başkasına zarar vermeden, emekle kazanılmış rızkın yenilmesidir.
Diğeri ise; fiziksel açıdan sağlıklı beslenmektir, yani vücudumuzun ihtiyacı olanı, ihtiyacı kadar yemektir.
İbn-i Sina yeme-içme konusunda şu öğüdü verir: “Yediğin zaman az ye, yedikten sonra 4-5 saat süre içinde yeme! Şifa hazımdadır.”
Bu yazıda yediklerimizin vücudumuz ve özellikle beynimiz üzerindeki etkilerine bakacağız. Ancak bunları size özet olarak sunacağım. Detayları yine www.KisiselGelisim.com sitenizde Beyin ve Kalori üzerine yayınlanmış farklı yazılarda bulabilirsiniz. “Beslenme” anahtar kelimesi ile bu makalelere ulaşabilirsiniz.
Bu makale hem anneler hem öğretmenler için oldukça kullanılışlıdır.
Beyin ve Kalori
Sağlıklı Beslenme – Baştan şunu bilelim; beynimiz bir kalori oburudur. Bir arabanın benzini-mazotu neyse, beynin de gıdası onun kalorisidir.
Günümüzde çok sayıda gıda yapay tatlandırıcılarla beynimizi kandırmaya çalışıyor. Oysa yapay tatlandırıcılar damak tadınızı yanıltsa da beyninizi yanıltamaz. Bu sonuç ifadesi, Duke Üniversitesi Tıp Merkezi ve Portekiz’deki Porto Üniversitesi tarafından yapılan yakın tarihli bir araştırmaya dayanıyor.
Araştırma, tat alma özelliği yok edilmiş ve genetiği değiştirilmiş fareler üzerinde yapıldı. Nörobiyolog Ivan de Araujo, bu farelerin yapay olarak tatlandırılmış suya ilgi göstermediğini ileri sürüyordu.
Araştırmacılar, araştırma için, tadı veya aroması olmasa bile, şeker içeren bir içecek geliştirdiler. Şekerli su beynin ödül merkezlerini harekete geçiren tatlı bir aroma gibiydi.
Beynimiz, saf kalori içeriğine yanıt veriyorsa, bu durum diyet ürünlerini kullanan insanların neden daha fazla yemek yediğini açıklıyor.
Herhangi bir süpermarkete girin ve bir alışveriş arabanızı diyet ve gazlı içeceklerden düşük karbonhidratlı ekmeğe kadar, düşük kalorili yiyeceklerle kolayca doldurabilirsiniz. Ancak bu defa, bu ürünlerden daha fazla satın almak demek, daha da ağırlaşan vücut demektir; yani bu durum obeziteye kolayca yol açabilir.
Kilo almanın, kuşkusuz, pek çok nedeni vardır; yalnız bazen kilo almakla diyet yiyecekler arasında hiçbir ilgi de olmayabilir. Çünkü egzersiz eksikliği ve yediklerimizin porsiyon boyutlarındaki artışlar da dahil olmak üzere kilo almaya etki eden başka faktörler de var. Bununla birlikte, bazı bilim adamları, düşük kalorili yiyecekler tüketmenin faydalarından daha çok, gizli dezavantajları olup olmadığını da merak ediyorlar.
Tatlı Yiyecekler Neden Caziptir?
Sağlıklı Beslenme – Bu çalışmayı gözden geçirirken, ilk etapta tatlı yiyeceklerin neden cazip olduğunu hatırlayalım:
Şeker kalori içerir ve yaşamak için kaloriye ihtiyacımız vardır.
Bugün insanlık tarihinde görmediğimizden daha fazla şeker ürünü yiyecekleri görüyoruz. Yani, çok fazla yediğimizde sağlığımıza zarar verebilecek kekler ve şekerlemeleri, hemen her ülke marketlerinin raflarında dolu dolu görüyoruz.
Doğal şekerler, meyvelerden ve diğer besleyici gıdalardan alınabilir. Evrimsel geçmişimizde, doğal şekerli yiyeceklerin elde edilmesi her zaman kolay olmadığından vücudun onu depolama eğilimi vardır. Vücut da onu çekinmeden almamızı söyler. Bu kural, hayvanların çoğu için de geçerlidir.
“Tat Alma Özürlü” Fareler Deneyi
Bir deneyde, araştırmacılar fareleri “tatma özürlü” olacak şekilde genetiklerini değiştirdiler. Başka bir deyişle, tat alamaz duruma getirdiler.
Normal fareler, ister doğal şekerli, ister yapay tatlandırıcı ile tatlandırılmış olsun, şekerli suyu sade suya her zaman tercih ettiler.
Ama tatma özürlü olan fareler, ilk başta, şekerli veya şekersiz su ayrımı yapamadılar. Bu, yiyeceklerin kalori içerip içermediğine bakmaksızın, alındığına dair en bariz ipucu olduğunu gösteriyor.
Gerçek şekerli su ile sade su arasında seçim yapabilen normal fareler, tadı normal suyla tamamen aynı olmasına rağmen, kalorili şekerli suyu kademeli olarak tercih ettiler.
Buna karşılık, yapay olarak tatlandırılmış su ve sade su sunulan tatma özürlü fareler ise hiçbir zaman tatlı-normal su arasında bir tercih geliştiremediler.
Dopamin Gücü
Ayrıca, tatma özürlü farelerin beynindeki aktiviteyi sağlayan şekerli su dopamin artışını tetikledi. Dopamin, zevk ve ödül ile ilişkili bir beyin kimyasalıdır ve normal farelerin dopamin yolları da şekerli suya tepki verir.
Öte yandan, yapay tatlandırıcılar yalnızca normal farelerde dopamin yollarını tetikledi. Bu, normal farelerin suyun tadı ve kalori içeriğine tepki verirken, tat körü farelerin sadece normal kaloriye tepki verdiğini gösteriyor.
Birine diğeri olmadan sahip olabileceğiniz gerçeği, hem tadın hem de kalorinin, kendine göre bağımsız ödüller olduğunu gösteriyor.
Aynı şey insanlarda da doğruysa, yapay tatlandırıcılar içeren yiyecekler yediğimizde, tam doğal kalorili bir versiyondan alacağımızla aynı bilinçaltı tadı alamayabileceğimiz anlamına gelebilir. Bu da daha sonra yüksek kalorili yiyecekleri arama olasılığımızı artırabilir.
Aslında, Purdue Üniversitesi’nde yakın zamanda yapılan bir araştırma, farelerin yapay olarak tatlandırılmış yiyecekler yiyerek uzun vadede kilo aldığını buldu.
Sonuç olarak araştırma, diyet yapanların yapay tatlandırıcılara geçtiklerinde vücutlarında kalori oluşturmadıklarından emin olmaları gerektiğini öne sürüyor.