Pygmalion Etkisi – Argoda kullanılan “Dolduruşa getirme” lafını pek sevmesem de, toplumsal gerçeklere baktığımızda, başarının, “Kendisinden başarı beklenen insanlarda daha fazla gerçekleştiğini” görmekteyiz. Başarılı insanların yüksek motivasyon sahibi insanlardan geldiğini görmek tesadüf olmasa gerek. Bir savaşta askeri cesaretlendirmek, bir sınavda öğrenciyi motive etmek veya bunların tersi; hepsi inanın, insanın beyninde gerçekleşiyor. Bunu somut olarak öğrencilerde görmekteyiz.
Okullarda PDR öğretmenlerini dinlediğimizde anne ve babalara verilen tavsiyelerin başında, çocuktan, kendi çapında, yüksek başarı beklentisi oluşturulması gelmektedir. Çocuğun başarı yolunda yıldırılıp tembelleştirilmesi çocuğa bir cezadır. Tembel çocuğa makul başarı beklentisiyle yaklaşıldığında, çocukta başarı yolunda önemli değişimler olduğu görülmektedir.
Pygmalion Etkisi Nedir?
Belki bu asırlardır biliniyordu; ancak bu davranışa bir isim verilip teori haline getirilmesi ve bilimsel çerçeveye oturtulması işi 1968’de Harvard hocaları Robert Rosenthal ve Lenore Jacobson’un çalışmalarıyla ortaya çıkarıldı.
Yazarlar, bu çalışmaya Pygmalion etkisi adını verdiler.
Bu isim, Romalı şair Ovid tarafından MS 8. yılında tamamlanan ve 15 kitaptan oluşan öyküsel şiir türünde bir edebiyat eseri olan “Metamorfozlar” (Dönüşümler) eserinde, Yunan ve Roma efsanelerine konu olan kahramanların mucizevî dönüşüm hikâyelerini anlatır. Kitaba göre, Pygmalion, fildişinden yaptığı kendi heykeline aşık olan bir heykeltıraştır.
İngiliz yazar ve düşünür George Bernard Shaw, “Öz yeterlilik duygusu” görkemli olan kurgusal bir figür olarak “Profesör Henry Higgins” hakkındaki oyununun başlığı olarak Pygmalion’u benimsemiş, ondan sonra bu isim yaygınlaşmıştı.
Yazarlar bu etkiyi şu şekilde kurallaştırdılar:
“Başkalarının bizden belirli davranışları göstermemizi beklediğinde, beklenen bu davranışın gerçekleşmesi için hareket etmemiz yüksek ihtimaldir.”
Pygmalion Etkisi ve Okul Deneyi
Pygmalion etkisi, öğretmenlerin öğrencilerinden beklentilerinin öğrenci performansı üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bir öğretmen, öğrencilerinin performansına ilişkin beklentilerini artırırsa, bu, öğrencide daha iyi bir performansla sonuçlanacaktır.
Öğrenciler, öğretmenleri tarafından kendilerine konulan beklentileri ve etiketleri içselleştirecek ve karşılığında olumlu ya da olumsuz bu beklentileri kendileri gerçekleştireceklerdir.
Bu nedenle öğretmenlerin ve anne-babaların Pygmalion etkisinin farkına varmaları ve öğrencilerine/çocuklarına yönelik tutum ve beklentilerinin onları derinden etkileyeceğini bilmesi gerekir.
Eğitimciler, öğrencilere yönelik kendi önyargılarının ve kendi beklentilerini ve etiketlerini sınıflarında nasıl empoze ettiklerinin farkında olmalıdır.
Sınıftaki Pygmalion Etkisinin Nasıl Farkında Olabilirsiniz?
Her şeyden önce öğretmenlerin öğrencilerinin her biri için bir beklenti çıtası oluşturması lazım. Bu beklenti, uçuk-kaçık olmamalıdır. Aksi takdirde çocukta hayal kırıklığına yol açar; kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Bu nedenle bu beklentilerin imkansız veya göz korkutucu olmayacak kadar yüksek olmaması gerekir.
Bu ince çizgide yürümek zordur; öğrencilerin mevcut bilgi düzeylerini ölçmek için bir dersinizle ilgili başlangıçta, süreçte ve sonuçta farklı izleme testleri uygulamak önemlidir.
Anında Geri Bildirim ve Değerlendirme
Öğretmen olarak, sınıfınızdaki öğrencilerin başarısız olacaklarını değil, başarılı olacaklarını ummalısınız. Başarısızlığı asla düşünmemelisiniz. Öğrencilere sınavın zor olacağını değil, hazırlandıkları takdirde kolay geleceğini ve başarılı olacaklarına inandığınızı söylemelisiniz.
Öğretmenler odasına öğrencileri çekiştirmeyin. Sınıfınızdaki sinir bozucu anları diğer öğretmenlere anlatıp rahatladığınızı düşünseniz de bu doğru değildir. Çünkü sınıfınıza karşı hem size hem meslektaşlarınızda inançsızlık kültürü oluşturabilir. Öğretmen olarak, öğrencileri ve çalışmalarını teşvik etmek için küçük aktif öğrenme ödevleri verin ve olumlu geri bildirimler ve koordinasyon fırsatları sağlayarak sınıfta küçük başarıları bile öğrencilerle kutlayın.
Peki yöntemin bilimsel desteği Pygmalion etkisi adı verilen uygulamadadır.
Rosenthal ve Jacobsen Ne yaptı?
Uygulamanın sahibi olan Harvard’lı Rosenthal ve Jacobsen ne yaptı; pygmalion etkisi çalışmasını bir ilkokulda tecrübe ettiler.
Öğrencilere okula başlamadan önce IQ ön testi yaptılar.
Öğretmenlere, okuldaki yüksek entelektüel gelişim potansiyeline sahip öğrencilerin %20’sinin isimlerini söylediler. Ama, aslında bu öğrencilerin isimleri rastgele seçilmişti.
Yıl sonunda, öğretmenlere isimleri verilen öğrencilerin başarılarına bakıldığında tek kelimeyle muhteşemdi. Bu öğretmen olumlu önyargısının öğrenci üzerindeki etkisini apaçık göstermesi bakımından önemliydi.
Etki ilk olarak eğitim alanında gerçekleştirilmiş olsa da, sosyoloji, liderlik gelişimi ve tabii ki psikoloji gibi diğer birçok alana kolayca uygulanabilir.
Pygmalion etkisi, öğretmenlere beklentilerinin ve duygularının öğrenciler üzerindeki etkisini hatırlatmanın mükemmel bir yoludur. Bu etkiyi, öğrencilerimiz için yüksek standartlar belirlemek ve daha fazla olumlu pekiştirme kullanmak için kullanabiliriz.
Benzer bir durum iş hayatı için de söylenebilir. Yöneticiniz sizde bir potansiyel olduğunu düşündüğünde size daha çok iş verir, daha olumlu yorumlar yapar veya toplantılarda daha çok söz hakkı tanır. Bu sayede kendinizi daha çok geliştirme fırsatı yakalamış olursunuz.
Yine tam tersi bir durum da geçerli olabilir. İş verilmediğinde ya da söz hakkı verilmediğinde başarınızın düşmesi de muhtemeldir.
Gerek kendimiz gerekse başkalarının kendimiz üzerinde önemli ve aslında basit bir etkiye sahip oldukları açık bir durumdur.
Pygmalion etkisini yani kendini gerçekleştiren kehaneti, kendinize faydalı olacak şekilde kullanmanızı diliyorum.
Sonuç: Her Şey Düşüncede Başlıyor.
Aslında düşüncelerimiz büyük oranda yaşayacaklarımızı etkilemektedir. O halde düşüncelerimizden kaynaklanan beklentilerimizi, korkularımızı hatta bağımlılıklarımızı, tekrar tekrar gözden geçirmekte yarar vardır. Yaşamımızı istediğimiz şekilde, mutluluk ve sağlık içinde yaşamak istiyorsak, düşüncelerimizi buna göre yeniden düzenlemeliyiz. Düzenlemekle de kalmayıp uygulamalıyız, korkularımızı, beklentilerimizi, bağımlılıklarımızı hemen yok edemezsek de hemen yönetmeye başlamalıyız.
Deney okulda yapılmış olsa da, evde çocuklarınıza, işyerinde yönettiklerinize, arkadaş gruplarınızda da aynı yaklaşımla, yani onlara olumlu önyargıyla davranmalısınız.