Başarı okulda öğretilmiyor – Başarılı bir hayata giden yol, “okula rağmen başarı”dan geçiyor.
Okula Rağmen Başarı: Bu yazı, başarılı bir hayat yaşamak isteyen gençler için yazıldı. Bir de okul kurbanı olan başarılı insanlar için… Bu başarı, matematik, fen bilimleri, sosyal alanlarda vb. verilen bilgiyi sunan resmi eğitim süreçlerini temsil eden okullarda öğretilmeyen konuları kapsıyor.
OKUL AĞACININ MEYVELERİNE BAKIN!
Söz meclisten dışarı, ülkemizde yetişkinlerin çoğu –açıkça söylemek gerekirse- çekingen, sosyal girişimciliğiz zayıf, ürkek, korkmuş, içe dönük, düşük özgüvenli, davranış bozukluğunun sıkça görüldüğü başarım altı insanlardan oluştuğunu söylemek mübalağa olmaz. Bunu nereden mi biliyorum? Tevazu sanmayın; “Kendimden.”
Siz de benzer sıfatları farklı insanlarda gözlemlemiş olabilirsiniz. Ama önce rahatlayın. Yeni jenerasyona verilmesi gereken rehberlik hizmetlerinin de ana fikrini burada oluşturabiliriz.
İşte burada, okullarda verilmeyen yeni değerleri kısa özetler halinde sizinle paylaşmak istiyorum. Birlikte bakalım; gerekli olanları not alın; gereksiz gördüklerinizi eleyin:
MİSYONUNUZ OLSUN!
Tüm klasik kişisel gelişim kitaplarının ilk emri budur: Misyonunuz olmalı! İlk basamak işte budur. Kendi kendinize sorun: Misyonum nedir? Neden varım? Niçin yaşıyorum? Eğer henüz öğrenme çağındaysanız misyonunuzu bir kağıda yazın; odanızın görünür yerlerine asın. Hayat rehberiniz gibi, sıkı sık üzerinde düşünün! Gelecekte nerede olmak istiyorsunuz?
OLUMLU MENTAL TUTUM SERGİLEYİN!
Henry Ford’un güzel bir sözü vardır: “Yapabileceğini düşünüyorsan yapabilirsin; yapamayacağını düşünüyorsan yapamazsın!” Bu konuda kendimizi tanıyorsak ve yapabileceğinize dair inancınız da tam ise kendinize güvenin, başarırsınız. Kişi kendi sosyal ve doğal çevresini kendi düşünme biçimine göre şekillendirir. Bu nedenle olumlu düşünün. Bardağın dolu tarafına odaklanın.
HEDEF BELİRLEYİN!
Eğer misyonunuzu belirlediyseniz, aslında başarabileceğinize inanmışsınız demektir. Hedefleriniz, gideceğiniz rotadır. Kariyer ve finans hedefleriniz sizin zihinsel hedeflerinizdir. Egzersiz ve spor yaparak kendinize bakmayı düşünüyorsanız bu fiziksel hedeflerinizdir. İlişkileriniz üzerinden hedefler belirliyorsanız, bu sizin duygusal hedeflerinizdir. Ruhunuzu yüceltmek istiyorsanız, bu sizin manevi hedeflerinizdir.
ZAMANINIZI YÖNETİN
Amaçlarınıza ulaşmak için zaman planlaması yapmanız kaçınılmazdır. Hayalleri olanlar uyuyamazlar. Ama planlı yaşarsanız rahat rahat uyuyabilirsiniz. Çünkü uyumaya da zaman ayıracaksınız. Planlı yaşamak şudur; kısa vadeli planlar kaçınılmaz bir şekilde yapılmalıdır. Günlük ve Haftalık planlar böyledir. Kendi içinde esnektir. Aylık planlar ise ülkemiz gibi yerlerde biraz gevşektir. Ama endişe etmeyin, hedefleriniz ve misyonunuz olduktan sonra plandan sapma olmayabilir. Tedbirli olunmalı. Daha doğrusu disiplinli bir zaman planı sizi hedeflerine ulaştıracaktır.
GÖRSELLEŞTİRİN!
Hedeflerinizi görselleştirin ve göz önünde tutun. Mesela gözünüzü kapattığınızda hayalleriniz canlanıyor mu, öyleyse eğer, bu iş tamam demektir. Programlanmış “gündüz rüyası” görün. İlkokul çocukları bunu çok güzel başarırlar. Hayallerinde ben merkezli de olsa sürekli kendi sınıfı ve kendi arkadaşlarıyla oynayacakları oyunları ve eğlenceli dakikaları vardır.
HAYAT BOYU ÖĞRENMEYİ ELDEN BIRAKMAYIN!
Okula endekslenmiş bir öğrenme buharlaşıp kaybolmaya mahkumdur. Okulların zaten öğretemediği şey budur. Size balık veriyorlar. Balık tutmayı öğretmiyorlar. Tatillerde öğrenciler neden okula ve derslere dair her şeyi bir kenara fırlatıp atıyorlar? Çünkü dersler kutsandığı için öğrenci bundan hoşlanmıyor; hayata dair kitaplar okumaya yöneliyor ya da öğrenmeye dair her şeyden nefret ediyorlar. Okulların yapması gereken “öğrenmeyi öğrenme” becerileri kazandırmaktır. Çocukları hayat boyu öğrenen bireyler olarak yetiştirmektir.
EĞLENCE KATIN!
Okullarda öğretilen hep “ciddiyet”tir. “Susun, dinleyin, konuşmayın, oturun, yürüyün, koşmayın…” gibi çocuk mizacına aykırı, adeta “fıtratını değiştir!” türünden emir ve yasaklarla çocuklara baskı kurulmaktadır. Lütfen bırakın bu saçmalıkları. Bunların yerine, başta öğretmenlerimiz derslerini eğlenceli yapmalılar. Açıklamalarına eğlence katmalılar. Mizah öğrencinin içe kapanmasını engeller. Katılımı arttırır. Amacınız üzüm yemekse bırakın çocuklar okulda eğlensinler. Eğlenceli öğrenme yöntemini benimseyin. Çocuğu “okula rağmen başarı”ya zorlamayın!