Misofonya Nedir – Neden Bazı Sesler İnsanları Çılgına Çevirir? Sakızların pahalı olduğu ve sakız çiğnemenin de bir adabı olduğunun bilinmediği zamanlardaydı. Birileri kalabalığın içinde, ağzındaki sakızı evire çevire “vaç vaç” sesleri çıkarıp çiğner, bir de balon yapıp patlatır, açık ağzından 32 dişi birden görünecek şekilde ağzı gözü oynardı. Birileri onlara ters ters bakınca, utanılacak bir davranışta bulunduklarını anlarlardı. Bu tür sakız çiğneyenlere “geviş getiriyor” derlerdi. Geviş getirmek, koyun, keçi, inek vb. hayvanların sanki bir şey yiyormuş gibi ağzında sürekli çiğneme hareketi yapmalarına verilen bir isimdir. Yine, gazozların meşhur olduğu zamanlardı. Yazın sıcağında buz gibi gazozu kafasına diken kişiler içerken “lıkır lıkır, gluk gluk” şeklinde sesler çıkarır, bir de üstüne, midesinde oluşan gazı ses çıkararak “geğirirlerdi.”
Tüm bunları geçenlerde izlediğim bir reklam filmi bana hatırlattı. Patates cipsi çiğneyen biri, cipsi öylesine ısırıyordu ki, “çatııırrrttt” şeklindeki ısırık sesini neredeyse mahalleli duyacaktı. Tamam, adam reklamını yapacak; ama ne yiyorsan ye, edebiyle ye. Hem öyle ses çıkarıyordu ki, bunu alamayan çocukların, bu gıdanın sağlıklı olup olmadığı bir kenara, içi gider. Daha önce de görmüştüm; bu reklamları izleyen gençler de benzerini sokaklarda yapıyorlar. Sonra da büyük amcalar ve teyzeler, “ne olacak bu gençliğin hali?” diye dövünüyorlar.
Her neyse konumuz adab-ı muaşerete geldi, ama esas bunun üzerinde durmayacağım. Üzerinde duracağımız konu hani cips gibi yiyecekler de dahil insanlar arasında onların hoşlanmayacağı sesleri çıkarmak ve sese duyarlı veya tepkili çok sayıda insanın olduğu konusudur.
Ses Nedir?
Fizik tanımıyla ses, titreşen şeylerin ürettikleri enerjidir. Sesler hayatın gerçekleridir. Gözlerimizin aksine, kulaklarımızı kapatamayız, bu nedenle işitmenin en önemli duyularımızdan biri olduğu söylenebilir. Sürekli olarak çok sayıda farklı ses türüne maruz kalıyoruz.
Bazı sesler konuşma ve müzik gibi hoş ve arzu edilirken, bazıları makine ve yol gürültüsü gibi istenmeyen seslerdir ve can sıkıcıdır.
Her ne olursa olsun, herhangi bir ses titreşen bir şeyden kaynaklanır. Sesin kaynağı bir araba motoru, hırsız alarmı veya kuş şarkısı olabilir.
Gözümüz görmek, burnumuz koklamak için yaratılmış; tabi kulağımız da sesleri işitmek için. Kulak seslere özellikle ayarlanmıştır. Her sesi değil, örneğin karıncaların yürürken çıkardığı ayak seslerini duyamayız. Öte yandan dünyanın dönüşünün çıkardığı sesleri de duyamayız. Yaratıcı harika bir sistemle duyulabilir frekans aralığını 20 ila 20.000 hertz olarak belirlemiştir. Bu aralıktaki seslere normal işitilen ve rahatsız edici olmayan sesler anlamında beyaz gürültü deniyor.
Sesle ilgili olarak ayrıca “Sesin Gizli Gücü – Sesin İnsan Üzerindeki Etkileri” başlıklı makaleyi de okumanızı tavsiy ediyorum.
Beyaz Ses, Pembe Ses, Mavi Ses; Duymuş muydunuz?
Beyaz ses, aslında bize hoş gelen, huzur veren seslerdir. 20 – 20.000 hertz aralığındaki seslerdir. Fakat fizikçiler ve ses teknisyenleri çok daha spesifik bir tanım kullanıyorlar.
Beyaz ses, düz bir spektral yoğunluğa sahip rastgele bir gürültüdür. Yani, gürültü duyulabilir frekans aralığı boyunca (20 ila 20.000 hertz) aynı genliğe veya yoğunluğa sahiptir. Beyaz ses olarak adlandırılmış; çünkü ışığın tüm görünür dalga boylarının bir karışımı olan beyaz ışığa benzer.
Tüm duyulabilir frekansları içerdiğinden, diğer sesleri gizlemek için beyaz ses kullanılır. Örneğin, bazı insanlar çevreden gelecek rahatsız edici sesleri kesmek için, özellikle uyku anlarında beyaz ses sağlayan müzikleri kullanırlar.
Aslında, çocukluk dönemine ait bir eski çalışmada bebeklerin beyaz gürültünün etkisiyle daha çabuk uykuya daldıkları bulundu. Bu nedenle bebekleri uyutmak için bu tür müzikler kullanıldı. Ülkemizde olduğu gibi, her toplumda ninni kültürü oluşmuştur.
Çevresel veya arka plan seslerini kesebileceği göz önüne alındığında, acil durum araçlarının sirenlerine beyaz ses uygulanır. Böylece insanların yaklaşan ambulansları, polis arabalarını ve itfaiye araçlarını daha kolay algılamalarına yardımcı olur.
Solomon Shereshevsky
Beyaz ses dışında, pembe ses, kahverengi ses, mavi ses ve daha fazlası dahil olmak üzere bir dizi başka gürültü renginin olduğunu duyduğunuzda şaşırabilirsiniz.
Bu olaya verilecek örneklerden biri Rus gazeteci Solomon Shereshevsky’dir. Shereshevsky duyduğu her sesi bir renk olarak algılıyor ve hafızasına alıyordu. Ona Sinestezi teşhisi konulmuştu.
Not: Shereshevsky’nin hikayesini bir başka yazıya bırakıyorum.
Misofonya Nedir – Misofonya Ne Demek?
Misofonya Nedir – Bilim Genç’te yayınlanan “Hepimizde Az ya da Çok Ama Bazılarında Bir Hastalık: Misofonya” yazısına göre, Misofonya çevremizdeki olağan seslerden, özellikle de diğer insanların çıkardığı seslerden- aşırı düzeyde rahatsızlık hissetme olarak tanımlanan yeni bir psikiyatrik sorundur. “Seslere seçici duyarlılık sendromu” olarak da adlandırılan bu hastalığın ismi aşırı derecede beğenmeme ya da “iğrenme” anlamına gelen Yunanca “miso” kelimesi ile ses anlamındaki “phonia“ kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor. Misofonya, duyma bozukluğu değil, duyma ile ilgili bir algı bozukluğudur. Bazı seslere karşı aşırı hassas olma durumudur. Yüksek sesli ve aritmik seslerin dışında bazı insanlar hafif seslerden de aşırı rahatsız olur.
Misofonya – Seslere Seçici Duyarlılık Sendromu
Yemek yerken, içecek içerken, derin nefes alırken çıkan sesler veya konuşma, hapşırma, esneme, horlama, ıslık, öksürük gibi sıradan sesler… Bu tür seslerden aşırı derecede rahatsız olmak iğrenme, tiksinme, endişelenme gibi duygusal, kaçma ve kaçınma şeklinde davranışsal tepkiler verilmesine neden olabiliyor.
Misophonia, diğer insanların uğultu, çiğneme, yazma ve hatta nefes alma gibi bazı günlük seslerine yanıt olarak, genellikle öfke ve kaygı gibi güçlü olumsuz duyguların deneyimi ile karakterize gizemli bir durumdur. İlk bakışta talihsiz ama önemsiz bir sıkıntı gibi görünse de, şu ana kadar yapılan çalışmalar daha ciddi bir tablo çiziyor.
Amsterdam Üniversitesi’nde psikiyatri profesörü Damiaan Denys, “Bazı insanlar bunun gerçekten bir rahatsızlık olup olmadığından şüphe ediyorlar. Diyorlar ki, ‘Sinemaya gittiğimde ve birisi cips yerken de sinirleniyorum.’ Önemli bir fark var: Bu hastalar gerçekten acı çekiyor. Boşanmalar gördük, insanların işlerini bıraktıklarını gördük.” Denys, Live Science‘a verdiği bilgide, durumla ilgili farkındalık eksikliği, misofoni hastalarının dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu (DEHB) veya otizm gibi çok daha ciddi bozuklukların teşhis edilmesine fayda sağladı, dedi.
Misofonya Nedir – Misophonia çok az araştırılmış ve henüz resmi olarak psikiyatrik ya da nörolojik bir durum olarak tanınmıyor. Ancak hastalarında neden olduğu yoğun sıkıntıyı gören bazı psikologlar, ciddiye alınması gerektiğine ikna olmuş durumda.
Başkalarına sıradan gelen seslerden rahatsız olan kişiler çoğu zaman bu tür seslerin olduğu ortamlara girmiyor; girmek zorunda kaldığında da kaçmanın yollarını arıyor. Hatta bazen bu kişiler hassasiyet yaratan seslerle karşılaştıklarında öfke patlamaları yaşayabiliyor, sözlü ve fiziksel şiddete varan tepkiler verebiliyor.
Misofonyanın neden kaynaklandığı tam olarak bilinmiyor. Ancak bu durumun nedenini açıklamak için ortaya atılan çeşitli hipotezler var. Bazı araştırmacılara göre duygusal beyin olarak da bilinen limbik sistem ile işitme merkezi arasındaki anormal aktivite bu bozukluğa neden oluyor.
Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, beyin aktivitesinin ölçülmesinde kullanılan bir yöntem olan fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemiyle misofonya sorunu olan kişiler ile misofonya sorununa sahip olmayan kontrol grubu karşılaştırıldı. Araştırmada katılımcılara yemek yerken ve nefes alıp verirken çıkan sesler gibi aşırı duyarlı olan kişileri rahatsız eden sesler, bebek ağlaması ve çığlık gibi insanların çoğunluğunu rahatsız eden sesler ve yağmur sesi gibi doğal sesler dinletildi.
Sonuçta misofonya sorunu olan kişilerin beyinlerinde, insanlarda duygusal farkındalık ve bilinçli kontrol gerektiren davranışlarda önemli düzenleme rolü olan ön insular korteks (AIC – Anterior Insular Cortex) bölümünün kontrol grubuna göre daha aktif olduğu belirlendi. Ayrıca AIC’nin beyindeki diğer duygu düzenleme merkezleriyle olan bağlantısının normalden farklı şekilde daha fazla olduğu anlaşıldı. Ayrıca sese karşı hassasiyetin şiddeti arttıkça bu bağlantılarda artış olduğu belirlendi.
Şu an misofonya sorununun kanıtlanmış bir tedavisi yok. Ancak hastalığın nedeni daha iyi anlaşıldığında gelecek tedavi yöntemleri de şekillendirilebilir.
KAYNAKLAR
https://www.livescience.com/65669-what-is-misophonia.html
https://www.explainthatstuff.com/sound.html
https://www.livescience.com/38387-what-is-white-noise.html
https://www.livescience.com/38464-what-is-pink-noise.html
http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/hepimizde-az-ya-da-cok-ama-bazilarinda-bir-hastalik-misofonya