Mega Aktif Okuma – Akıcı Okumanın Bileşenleri Nelerdir: İyi bir okuma eğitimi sürecinden geçen öğrenciler başarılı bir öğrenme sürecinin de temelini atmış olurlar. Temel dil becerilerinden biri olan okuma, kendi içerisinde ses farkındalığı, kelime tanıma ve ayırt etme, akıcı okuma ve anlama gibi çeşitli düşük ve yüksek düzeyde zihinsel becerilerin kullanımını içermektedir. Akıcı okuma becerisinin de alt bileşenleri vardır.
Akıcı Okumanın Bileşenleri Nelerdir?
Metin veya pasaj okuma akıcılığı genellikle üç bileşeninin bir araya gelmesiyle tanımlanır. Bu bileşenler “doğru okuma“, “dakikada okunan doğru kelime adedi (otomatiklik)” ve “prozodik okuma“dır. Bir pasajın birçok kelimesini yanlış okuyorsa, metni otomatik değil de yavaş ve bariz bir çabayla okuyorsa, robotik bir şekilde okuyorsa, böyle bir çocuğun metin okuma akıcılığı zayıf olarak tanımlanır.
Bu makalede akıcı okumanın üç bileşeni ve aralarındaki etkileşimler ayrıntılı olarak incelenmiştir. Çocuklar akıcı okuma bileşenlerinden bir veya daha fazlasından etkileniyor olabilirler. Bu kavramları ve aralarındaki fonksiyonel ilişkileri anlamak, özellikle akıcılığı ve anlamayı sağlamaya yönelik eğitimlerde nelere dikkat edilmesinin gerektiğinin bilinmesi için önemlidir.
1) Doğru Okuma:
Akıcı Okumanın Bileşenleri – Doğru okuma, öğrencilerin yazılı kelimeleri doğru telaffuz edebilmelerini gerektirir. Bir kelimenin doğru telaffuzu, küçük okuyucunun sahip olduğu mevcut sözlü kelime dağarcığından okuduğu kelimenin anlamına hızla erişmesini sağlar.
Doğru kelime okuma, kelimeleri verimli bir şekilde deşifre etme yeteneğine ve ‘ortografik haritalama’ sürecine bağlıdır. Kısaca, bir kelimenin şifresini çözdüğümüzde, harfler (grafemler) ve konuşma sesleri (fonemler) arasındaki ilişkilerin bilgisini kullanır ve bir kelime oluşturmak için bunları doğru sırayla harmanlarız.
Başlangıçta, öğrenciler bunu bilinçli bir şekilde, sesli olarak – ‘kelimenin sesini duyurarak’ yaparlar. Bir kelimenin şifresini defalarca çözdükten ve hafızalarına kaydettikten sonra, Ehri’nin tanımına göre bu kelime bir ‘görsel kelime (sight word)’ haline gelir. Bu görsel kelimeler hafıza tarafından hızla erişilebilen tanıdık kelimelerdir.
—– Sponsor Bağlantı —–
5-12 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIN KONSANTRASYONLARI İÇİN
ANZAN MEGA ARİTMETİK BEYİN EGZERSİZLERİ EĞİTİMİ
—– Yazının Devamı —–
2) Akıcı Anlama Hızı:
Akıcı Okumanın Bileşenleri – Öğrencilerin okuma hızı önemlidir. Çünkü yavaş okumak anlamayı engeller. Otomatiklik, bir kelimenin zahmetsiz ve özerk olarak tanınması ve üretilmesidir. Uzun süreler boyunca yorulmadan, kolay ve doğal bir şekilde okuyan bir öğrenci gördüğümüzde çabasız ve otomatik okumadan bahsedebiliriz. Otomatik kelime okuma önemlidir. Çünkü çabasız okuma okuyucunun kelimeleri çözmekten daha çok metnin anlamına dikkat etmesini sağlar.
Konuya hakim olmayan çoğu eğitimci, yetişkinler için kullanılan “okuma hızı” kavramıyla çocuklar için kullanılan “okuma hızı” kavramını karıştırmaktadır. Bunu karıştırdıkları için yetişkinler üzerinde göz açılarını genişleterek okuma hızını artırma çalışmalarının aynısını tek fark olarak daha basit parçalar üzerinde uygulamaktadırlar. Çocukları hep daha, hep daha hızlı okutmaya zorlayarak onların akıcı bir şekilde anlayarak okumalarını sağlayacaklarını düşünürler. Halbuki çocuklar okumada yetişkinlere göre başka zihinsel zorluklarla başa çıkmak zorundadırlar.
Örneğin çocuklar henüz yeterli kelime haznesine sahip değillerdir. Beyinlerinin okumayla ilgili dört bölgesi (hatta beş bölgesi) arasında henüz yeterli sağlam nöral ağlar oluşmamıştır. Bu dört bölge arasında koordinasyon problemleri vardır. İlkokul seviyesinde çoğu çocuğun “çalışan hafızası” henüz okudukları kelimeleri ve cümleleri verimli bir şekilde işleme ve hafızada tutabilme kapasitesine sahip değildir. Ayrıca göz kasları da ortalama 6. veya 7. sınıfa kadar ancak doğal gelişme sürecini tamamlayabilecektir. Özet olarak daha basit okuma parçaları üzerinde olsa da, 6. sınıfa kadar yetişkinler için uygulanan anlamda hızlı okuma teknikleri eğitimi çocuklara uygulanamaz.
“Kelime tanıma süreçleri beyinde verimli olmadığında, çalışan bellekte anlama süreçlerinin işleyişini kısıtlayan bir darboğaza neden olurlar.” – Hudson, Torgesen, Lane & Turner (2012)
Beynin gelişimsel nöroplastisitesinin % 90’ı ergenlik çağına kadar tamamlanmaktadır. Yani ergenlik öncesi ve sonrası beyin yapılarında ciddi farklılıklar vardır. Temel olarak ciddi farklılıkları olan ergenlik çağı öncesi ve sonrası beyin yapısına aynı okuma stratejileri uygulamak çocukların beyinlerini allak bullak etmektedir. İlkokul öğrencileri için açılan ve “HIZLI OKUMA EĞİTİMİ” adı verilen bu eğitimlerde çocuklar üzerinde hızlı okumanın çok önemli olduğu algısı yaratılmakta, birbirleriyle yarışan çocuklar kelimeleri atlama ve yanlış okuma gibi telafisi zor yanlış beceriler geliştirmektedirler.
Altıncı sınıfa kadar olan öğrenciler için organize edilen eğitimlerin temel hedefi “Akıcı Okumak ve Akıcı Okuma Hızında Anlamayı Sağlamak” olmalıdır. Yani hedef temel olarak “Akıcı Anlama Hızı“nın geliştirilmesi olmalıdır. İşte bu sebepten dolayı bu bileşeni ben “Akıcı Anlama Hızı” olarak tanımlıyorum.
Çocuğun anlayarak akıcı okuma hızı aniden yavaştan hızlıya geçmez. Okumayı öğrenen çocuklar için, ortograafik hafızalarını ve okuma dayanıklılıklarını geliştirdikçe, beyinlerindeki okuma ve anlamayla ilgili bölgelerini geliştiren uygulamalarla akıcı okuma ve buna paralel olarak anlama hızları artar.
Metin okuma hızı, tekil kelime okuma hızından daha fazlasına bağlıdır. Öğrenciler, metni sözdizimsel ve anlamsal ifadelere ve ‘anında’ cümleciklere ayırabildiklerinde daha hızlı okurlar. Öğrenciler daha karmaşık metinleri okurken akıcılık ve anlama arasındaki karşılıklı ilişki açık bir şekilde fark edilir. Bu nedenle, öğrencilere akıcılık öğretirken, okuma hızından ziyade anlama hızına odaklanmak daha iyidir. ‘Hız’, daha hızlının her zaman daha iyi olduğunu öne sürer, ancak bu çocuklar için böyle değildir. Öğrenciler, asıl amacın olabildiğince hızlı okumak olduğunu düşünürlerse, anlamla ilgilenmezler.
Akıcı Anlama Hızı Nedir?
İlkokul öğrencilerinin okumalarını geliştirmek için düzenlenen eğitimlerde amaç, uygun ifadelere izin veren ve noktalama işaretlerini ve tonlamadaki değişiklikleri kabul eden, ancak anlamayı sağlayacak kadar hızlı bir hıza ulaşmak olmalıdır. Bu hız “Akıcı Anlama Hızı”dır.
3) Prozodik Okuma:
Akıcı Okumanın Bileşenleri – Prozodik okuma, metin okuma akıcılığının üçüncü öğesidir. Prozodi, metne uygun ritim, ton, perde, duraklamalar ve vurgularla okuma anlamına gelir. Bu özelliklerin okuma işine yansıtılması da “prozodik okuma” olarak adlandırılır ve her dilin kendine özgü melodisi sesli okumada hissedilir. Okuma ahengi hem doğruluk hem anlama hem de bunlara uyumlu bir hıza bağlıdır. Anlatımla konuşuyormuş gibi okuyabilmek için öğrencinin kelimeleri verimli okuyabilmesi ve metni anlamlı sözdizimsel ve anlamsal birimlere ayırabilmesi gerekmektedir.
Prozodi ile anlama arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Bir öğrencinin prozodi ile okuması için, eğer uygun tonlamaları ve kullanılacak perdeyi biliyorsa, okurken metni biraz anlıyor olmalıdır. Aynı şekilde, prozodi ile okuyarak, bilgiyi okudukça beyinde işlemeleri daha olasıdır. Bu da daha iyi akılda tutma ve kavramaya yol açmaktadır.
Yapılan bilimsel araştırmalar, sesli okumada iyi bir prozodi sergileyen öğrencilerin, sessiz okumada da daha yüksek anlama puanlarına sahip olma eğiliminde olduklarına işaret etmektedir.
“Akıcılık, noktalama işaretlerinin hızlı bir şekilde kullanılmasını ve bir metni anlamlandırmak için nereye vurgu yapılacağının veya nerede duraklatılacağının belirlenmesini gerektirir. Okuyucular, yorumlamanın bu yönlerini hızlı bir şekilde – ve genellikle bilinçli bir dikkat olmaksızın – gerçekleştirmelidir. Böylece akıcılık, bilişsel kaynakları yorumlama için serbest bırakarak okuduğunu anlamanın sağlanmasına yardımcı olur. Akıcılık ön yorumlama adımlarını içerdiğinden dolayı anlama sürecinde de yer almaktadır.” – ABD Ulusal Okuma Paneli (2000)