Matematik kaygısı, sosyal ve caydırıcı öğrenme yoluyla elde edilen, hem uzak hem de yakın öğrenme deneyimlerinden ortaya çıkan kombinasyonun bir ürünüdür.
İlerleyen yaşlarda matematik hesaplama becerisindeki düşüş, matematiğe karşı olumsuz tutumları içeren bilişsel önyargılar veya odaklanma, dikkat ve çalışma hafızası eksiklikleri matematikte ciddi sorunlar doğurmaktadır.
Ayrıca matematik kaygısı ile matematik performansı arasındaki ilişki çok yönlüdür. Birkaç açıdan bakarsak:
Birincisi, matematik performansının düşük olmasının en etkili psikolojik nedeni, büyük ölçüde, endişeli bir tepkinin ürünü olabilir. Olumsuz bilişler mevcut işleme kaynaklarını tükettiği sürece düşük performans, doğrudan kaygıdan ve girişimden etkilenir.
İkincisi, yetersiz beceri, kaygılı olma olasılığını artırarak matematik performans eksikliğine ve öğrenme eyleminden kaçınma davranışlarına yol açabilir. Beceri eksiklikleri, kaygı düzeyinden bağımsız olarak, performansı olumsuz etkiler. Beceriler, bilişsel önyargılardan ve azaltılmış kaygı ve yetersiz motivasyondan da etkilenir.
Matematik Kaygısı Ne Zaman Başlar?
Matematik kaygısı, altıncı sınıf seviyesinde ortaya çıkmaya başlar. Matematik aşamalı öğrenilen bir alandır. İlkokul birinci sınıftan itibaren lisenin son sınıfına doğru öğrenme içerikleri kademelendirilmiştir. Bu nedenle, özgül fobiler ancak ilkokul yıllarının sonuna doğru, matematik müfredatının zorluk düzeyinin artmasıyla oluşmaktadır. Artan bu zorluk seviyesi muhtemelen doğrudan matematiği öğrenmeye karşı bir caydırıcı rol oynayabilir.
Matematikten Hangi Çocuklar Daha Çok Korkar?
Matematik kaygısı özellikle matematikte akademik zorluklar yaşayan çocuklarda belirgindir. Bilişsel çalışmaya dayanarak, bu olumsuzluk daha düşük çalışma belleğine sahip olan öğrencilerde görülmektedir. Bu beceri eksiklikleri, çocuğun gözünü korkutur ve “Ya yapamazsam!” kaygısı başlar. Matematikteki bu kaygı genel bir sosyal fobiye dönüşebilir. Ebeveynler bu durumları kollamalı ve gerekli önlemleri almalıdır. Önlem Paketi İçin Bakınız
Öğretmenler de Süreçte Olmalı!
Araştırmalar, öğrencisinden yüksek beklentisi olan öğretmenlerin ders sırasında, öğrencilere bilişsel veya motivasyonel destek sağlaması gereklidir. Özellikle performans kaygısı ve öz benlik saygısı düşük öğrencilerde, biyolojik güvenlik açıkları veya ailede performansa dayalı kaygı öyküsünün yüksek olması, bu öğrencileri matematik öğrenme riski altına atmaktadır.
Daha çok kötümser ve demotive edici öğretmen kaynaklı bu ürkme ve kaçınma davranışı, öğrencide matematik kaygısını da daha da abartır. Bu tür olumsuz öğretmenlerle karşılaşan öğrencilerin ileriki yıllarda matematikten kaçınma olasılıklarının daha yüksek olduğu açıktır. Daha destekleyici öğretmenler deneyimleyenlere göre öğrenci öğrenmesine daha yüksek düzeyde katkı vermektedir.
Toplum Etkisi de Matematik Öğrenmesini Güçleştiriyor
Toplum, matematik konusunda her zaman duyarlıdır. Okul yıllarında karneler matematik kırıklarıyla süslüdür. Çünkü küçük yaşlarda matematik konuları hafifken, sınıflar ilerledikçe konular daha karmaşık hale geliyor ve işin içinden çıkılmaz oluyor. Bu durum öğrencinin bizzat yaşadığı bir konudur.
Matematik kaygısı olan bireyler arasında görülen genel matematikten kaçınma, matematik kaygısı geliştirenlerin bu tepki modelini sürdürmesine izin vermektedir.
Matematik Kaygısı Bir Matematik Öğrenme Engeli midir?
Matematik kaygısı, matematikten kasıtlı olarak kaçınma ile ilgilidir. Lise ve üniversite müfredatları ile buna dayanan kariyer yolları matematik başarı ve beceri gerektiren uygulama alanlarıdır. Ancak kaygı, insanların matematikteki ustalaşmasını tehlikeye atıyor.
Kaygı biraz da matematiğe karşı önyargılı tutumlarla da ilişkilidir. Matematik becerilerine ilişkin düşük öz saygı öğrenmenin ruhu olan özgüveni düşürüyor.
Bu kaygının aynı türden bir öğrenme bozukluğu olduğunu iddia edemeyiz. Ancak bazı önemli işlevsel yollardan matematik kaygısı dışsal olduğu sürece gerçek bir matematik öğrenme engeli gibi işleme, belirli koşullar altında zayıf matematik başarısını içerir. Farklı olabilecek olan, çok temel düzeydeki temel performans yetenekleridir.
Matematiksel Tavsiyeler
Matematik kaygısını bir engel olarak değil, sadece bir zorluk olarak göz önünde bulundurun. İstatistiksel olarak, nüfusun kabaca %17’si ortalamanın bir standart sapma üzerinde olan yüksek matematiksel kaygıya sahiptir. Yani genellikle yaşanan matematik kaygısı toplumun %17’sinde görülmektedir.
Nereden bakarsanız bakın, bu oranın nüfusun yaklaşık beşte biri olduğunu düşündüğümüzde, matematik alanındaki kaygıları ortadan kaldıran bir seferberlik yapılması taraftarıyım.
Haydi bakalım; kolay gelsin!