Liderlik Sırları: Çalışanlar bitki gibidir; tohumlarını patlatıp açılırlar ve büyürler. Açılması, büyümesi ve kök salması için iş çevresinde besleyici zengin bir toprağa ihtiyaç vardır. Başka? Dikkatli ve uygun bir sulamaya, uygun sıcaklığa ve güneş ışığına ihtiyaç vardır. Ancak, “insan bahçeciliği” sanatında vasıfsız olan çok fazla yönetici, insanlarına bir çiçekten çok, bir kaktüs gibi davranıyorlar. Kurak ve çorak bir toprakta ve ortamda gelişmelerini bekliyorlar. Bu liderlerin işletmelerinde bir kültür şoku yaşamaları sizce de muhtemel değil mi?
Liderlik Sırları – Kurumsal Kültürünüz Nasıl?
Her işletmenin tasarlanmış veya varsaydığı bir kültürü vardır. Fakat çoğu çalışan, çalıştıkları şirkete dair bir kültür varlığı yokluğu tartışmasına girse işin içinden çıkamaz. “Kültür” veya “iklim” aslında şu aşağıdaki özellikleri kapsıyorsa vardır. Çünkü bu kavramlar bir şemsiye terimdir ve içini dolduran başlıklar şunlardır:
- Çalışanların iş standartları ve çalışma koşulları
- Çalışanların takım dinamiklerini anlama anlayışı ve nasıl uydukları
- “Kuruluşun” kabul edilebilir davranışları, kıyafetleri, görünüşleri ve ritüelleri
- Ekibin ortak kişiliği ve kimliği
Bir çalışan üzerinden çalışılan kuruluşta bir kültür veya iklim olup olmadığını anlamak mümkündür. Siz de rahatlıkla işin içinde olanlardan biri olarak tahmin ediyorsunuz. Sağlıklı bir işletme ortamında ve oluşturulan pozitif kültür çevresinde çalışan insanlar:
- İşe gelmek için sabırsızlanırlar.
- Takımın bir parçası olmaktan gurur duyarlar.
- Çalışma arkadaşlarını düşünürler.
- Kuruluşun vizyonundan heyecan duyarlar.
- İstenildiğinde memnuniyetle verilen görevin ötesine geçerler.
- Takım iyi yaptığında kişisel olarak tatmin olurlar.
- Kuruluşun değerlerinden sinerji alırlar.
- Çalışmalarının doğrudan ekibin çalışmalarına ve ekibin başarısına katkı sağladığına inanırlar.
Liderlik sırları denince ilk akla gelen şirket kültürüdür. Kültür oluşturulmaksızın, kuruluşunu büyütmeyi düşünen liderler tehlikeli bir adım atmış olurlar. Evet, var olan bir kültürü değiştirmek zordur ama elbette başarmanın çok sayıda yolları da vardır. Özellikle çalışanların memnuniyetine odaklanmak, çalışanlara değer vermek veya değer sunmak, kendilerini değerli hissetmelerini sağlamak gibi başlangıç maliyeti sıfır olan adımlar güzel sonuçlar verecektir.
Üretken, yaratıcı ve özverili çalışanlar düşük profilli ve düşük enerjili ortamlara razı gelmezler. İlk fırsatta ortamı çalışılamaz bulurlar.
Başarılı bulduğunuz çalışanlarınız eğer sizin misyonunuzdan sıkıldıysalar biraz gayret ve farklı yöntemler kullanarak onları vizyonunuzla yeniden heyecanlandırabilirsiniz. Burada özellikle kurum kültürünü öne çıkarıp çalışma ortamını daha eğlenceli ve zevkle çalışılan bir ortam haline sokabilirsiniz.Aşağıda sizin için liderlik sırları ile ilgili seçtiğimiz 10 adım, iş ortamını cennetten bir köşe yapabilir:
BİRİNCİ ADIM: DOĞAL OLUN
Ne yazık ki, çoğu kere – çalışanlar, patronlarını hep arızaları gören bir bozuk lens gibi veya hislerini kaybetmiş insanlık dışı varlıklar gibi görüyorlar. Çalışanlar patron tarafından küçümsendiklerini hissetseler de patronlarının iyi tarafını da kabul ederler. Sonra, çalışanlarda hayal kırıklığı olduğu zaman, duygusal olarak kendilerini kontrol etme durumunda haksızlıklar yapabilirler. Çalışanları kendi sınırları içinde serbest bırakmak, duygu ya da yanılabilirlik ihtimali de dahil özgür bırakmak fikri profesyonelce ve sağlıklı kararlardır. Hataları kabul etmeye başladığınızda kendinizle barışık ve doğal olursunuz. Samimiyet havası tüm problemlerin çözümünde ilk adımdır. Bir işverenden çalışanların beklediği de budur: Doğal olmak.
İKİNCİ ADIM: ÇALIŞANLARINIZLA ARANIZDAKİ TÜM ERİŞİM KANALLARINI AÇIK TUTUN
Bir patron olarak, bunu tanımak zorundasınız: Siz tüm çalışanların sadece patronu değil, aynı zamanda onların bir vekili, ebeveyni gibi bir konumdasınız. Çalışanların size ihtiyacı olduğu zaman, uygun durumda olun ve onların ihtiyaçlarına cevap verin.
Onlara tüm dikkatinizi verin, takdir edilecek davranışlarını ve çalışmalarını geciktirmeden takdir ederken, verimliliklerini herkese gösterin. Sorunları çözerken, birlikte akıl yürütmek çalışanlarınızın yeteneklerine katkı olarak değerlendirilecektir. Çalışanlara gelen özgüven onlarda şu psikolojiyi yükseltecektir; bu işletmede başarı herkesin, sorunlar kendi içinde çözüme kavuşturulur ve biz bunları yaparken öğrenerek gelişmiş oluyoruz.
ÜÇÜNCÜ ADIM: BİR DEDEKTİF GİBİ HER ŞEYDEN HABERDAR OLUN
Gizemli bir olayı aydınlatan bir dedektif gibi olun. Detayları bilin. Olayın anahtar parçalarını inceleyin. Çalışanlar size her şeyin yolunda gittiğini söyleyebilir. Daha kötü sonuçlar almaktansa süreci kontrolünüzde tutarak olası riskli durumları kontrol altında yürütün. Bazen çalışanların niyeti bozulabilir. İşletme çarkını bozabilirler. Kusurları ve hataları gizleyip bu olumsuzlukların şirketin varlığını tehdit eder duruma gelmesine sebep olabilirler. Bu durumda doğrudan müdahale edin ve gerekiyorsa iş akdini feshedin. Kurum kültürü oluşturmakta, çalışanlar bilsinler ki, olumlu davranışlar ve özveri ödüllenir, tersi durumda ise birlikte çalışma şansı kalmaz.
DÖRDÜNCÜ ADIM: AKORDEON TEKNİĞİNİ UYGULAYIN
En iyi kararlar bir süreçten doğar. Bu süreç ne tamamen yukarıdan aşağıya doğru (Lider merkezli), ne de aşağıdan yukarıya (hiyerarşi merkezli) işler. Bu ikisi yerine akordeon tekniğini kullanın. Bu, müzakere ve istişare yoluyla alınan kararlardır. Akordeon üstündeki düğmelere veya tuşlara basarak metal dilcikleri titretme yolu ile çalınan körüklü bir enstrümandır. Körüklerin ritmi aynı yöne birlikte yatma-kalkma şeklindedir. İşletme kararları da bu harmoniyi sağlıyorsa verimli olabilir. Karar alma süreçlerinde bulunması gerekenler orada olmazsa sonuçlar sahipsiz kalabilir. Sen dedin, ben demedim, kısır çatışmalarına sebep olabilir. Ayrıca, çalışanların sözlü iletişimlerinde abartma ve yerme davranışlarından uzak durmaları, küçültme-büyültme davranışlarına girmemeleri de oluşması gereken bir kültürdür.
BEŞİNCİ ADIM: ENGELLERİ ELEYİN
İyi iş yapma ve işi iyi yapma arzusu hiç yitirilmemelidir. Bürokrasi, yorucu ama içi boş meşguliyetler, sistemde düzeltilmesi gereken arızalar gibi performansı olumsuz etkileyen engelleri saf dışı bırakın. İnsanlar çamura batarlarsa elbette uçamazlar. Uçmaları için kalkış noktasının batak olmaması, rahat ve güvenli uçuş şartlarının hazırlaması gibi, işletme kültüründe de güvenilir ortam oluşturulmalıdır. Bu nedenle engelleri ortadan kaldırın.
ALTINCI ADIM: İNSANLARI DÖNGÜDE TUTUN
Her seviyede liderin işletmesiyle ilgili olarak farklı verilere ihtiyacı vardır. Çünkü akıllı kararlar vermek için gerçek sayılara sahip olunması lazım. Bu veri ile alınan kararlar gerçekçi olacağından insanlara hedeflerine ulaşmaları için ilham verir. İşletmenin performansı ve planları ile ilgili olarak tüm çalışanlara bilgi verilmelidir.
İşletmedeki tüm birimler –en az yönetici düzeyinde- gelir ve gider akışını bilmeli. Şeffaflık sadakat ve ilham verir. Girişimci Sam Walton bir defasında dikkat çekmişti: “Muhtemel her şeyi iletin [çalışanlarınıza]. Onlar ne kadar çok bilirlerse o kadar fazla anlarlar; ne kadar çok anlarlarsa daha fazla umursayacaklardır. Bir kere bu değeri anlarlarsa, onları durduracak hiçbir şey olamaz. ”
YEDİNCİ ADIM: DOĞRUDAN KONUŞUN
Bir defasında işletme lideri çalışanlarından şikayetle, “Onlara ne yapacaklarını söylüyorum, hatta takip edebilecekleri basit talimatlar veriyorum; ne yazık ki anlamıyorlar; yetenekli değiller.” diye şikayet etmişti. Burada sistem sorunu oluşmuş olabilir. Ya da insan kaynağında bir yanlışlık vardır; ya da motivasyon eksikliği de olabilir. Sonuçta düzgün eşleşmeyen ve düzeltilmesi gereken bir iletişim zafiyeti oluşmuş olabilir. Burada yapmanız gereken, eğer her şey tam uyumlu dağıtılmışsa, çalışana gerekirse koçluk yaparak o işi doğrudan kendisi üzerinden yaptırmaktır.
SEKİZİNCİ ADIM: HATALARI GELİŞİM FIRSATI OLARAK GÖRÜN
Hatalar bazen en iyi anlatılardan daha etkili olabilir. Çalışanları yaptıkları hatalar nedeniyle hırpalama yerine o hatalardan ders almalarını sağlayıp gelişimlerine katkı vermeleri gerektiği bilinci vermelisiniz. Hatayı kabul etmek gelişim için önemli bir başlangıçtır. Ne dövünmek ne de başkalarını suçlamak; bunlar işe yaramaz insanların, mazeret sığınmacılarının işleridir. Hatalardan öğrenmek daha kalıcıdır. Burada yapılması gereken “soru temelli” koçluktur. Soru cevap tarzındaki eğitim, çalışanın daha fazla düşünmesine ve düşünce üretmesini sonuç vermektedir:
Soru temelli tekniğe birkaç örnek:
Sen: İşi kaybetmemize sebep olan yanlış doldurduğunuz şu iş emri formu hakkında ne düşünüyorsun? Kendini nasıl hissettin?
Çalışan: Oldukça berbat!
Sen: Evet, berbat! Bu daha önce de oldu, değil mi?
Çalışan: Evet, birkaç hafta önce de olmuştu.
Sen: Sonra ne oldu?
Çalışan: Bilmiyorum. Sanırım ben biraz aceleciyim ve biraz dikkatsizdim.
Sen: Bu sefer de yine dikkatsizlik ve acelecilik mi?
Çalışan: Sanırım öyle.
Sen: Pekala bunu biraz düşünelim; eğer kendini aceleci buluyorsan farklı çözüm olarak ne yapmalısın?
Çalışan: Sanırım kendime yavaş olmamı ve her detayı dikkatli bir şekilde incelemem gerektiğini söylemem gerekir. Çünkü bir yanlış rakam her şeyi gerçekten mahvetti.
Sen: Evet, işiniz noktalama işaretleri de dahil her detayı dikkatli izlemenizi gerektiriyor. Bana bir iyilik yap ve kendine bir not ver?
Çalışan: Muhtemelen “–C” vermeliyim.
Sen: Tamam, bu dürüstçe bir not oldu. Peki, kendini iyileştirmek için ortaya koyacağın irade hangisi düzey içinde görmeliyiz? “Düşük-Orta-Yüksek”?
Çalışan: “Yüksek”, kesinlikle yüksek!
Sen: Beklediğim de buydu. Şimdi, çaba göstermek için istekli misin? Becerilerinizi yükseltmek ve gayretinizi artırmak için organize olacak mısınız?
Çalışan: Kesinlikle.
Sen: Mükemmel. O halde daha iyisini yapmak için bir eylem planı üzerinde çalışalım; bunun için ikimiz de sorumluluk alalım.
DOKUZUNCU ADIM: GEREKİYORSA DÜZELTME YAP
Bazı sebeplerden dolayı, “üzgünüm” kelimeleri liderler için bir Süpermen gıdası gibidir. Liderler sıklıkla bu kelimelerin arkasına saklanırlar. Çalışanların gönlünü almanın en maliyetsiz tarafıdır. Bu sözcüğün altında tabi ilişkiyi tamir etme sözü vardır. Hatta bazı liderler daha güçlü bir şekilde özür dilediklerinde özür dilenen çalışan kendini suç işlemiş gibi mahcup hissedebilir.
ONUNCU ADIM: TEŞEKKÜR EDİN
Şükran duygularınızı da ifade edin. Bazı şeyleri takdir bazı şeyler için teşekkür etmek çalışana ilham verebileceği gibi, çalışanda bir merhem gibi daha derin bir sadakat yaratacaktır. Bunların yanında; “Aferin”, “Harika iş çıkardın!” gibi cümleler tam bir doping etkisi oluşturabilir.
SONUÇ: HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN…
Yöneticiler çalışanların bireysel davranmalarından hoşlanmazlar ve şikayet edip, ekip çalışması hakkında hep endişe duyarlar. İyi bir takım ve iyi bir öğrenen organizasyon olsun isterler. Ekip oluşturmaya yönelik bu yaklaşım için en önemli şart birey egosunu bir yana bırakıp, dengeli bir takım egosu oluşturmaktır. Böylece kurum kültürünü oluşturup, işlerin daha büyümesini sağlamış olurlar. Aşağıdaki özetteki başlıklarla konuyu toparlayalım:
- Az laf, çok iş üretin.
- Takımınızı memnun edin.
- Takımınıza uygun kişileri işe alın.
- Çabaları fark edin ve ödüllendirin.
- Bir orman görüntüsü verin.
- Başarıyı kutlayın.