Kısa Süreli Bellek – Öğretmenlerin büyük bir kısmı sınav henüz başlamadan önce, defter ve kitap karıştırıp kafasındaki bilgilere son rötuşlarını yapan öğrencilere “kafanızı daha çok karıştırırsınız, bırakın deftere kitaba bakmayı, sınav başlayacak, ona odaklanın!” diyorlar.
Bu öğretmenlerin zengin deneyimleri yanında bilemedikleri bir hafıza gerçeği daha var. O da uzun ve kısa süreli hafıza hakkındaki unuttukları. Hafızanın tek parçadan oluştuğunu sanmaları.
Hepimiz öğrenci olduk. Tam da sınav başlamadan, son dakikalarda öğrendiğimiz bir kelimenin, sınavda çıktığına şahit olurduk. Oysa öğretmenlerimizin aksine, depolanmış ve sınav zamanında hemen boşaltılacak, sonra da muhtemelen unutulacak olan kısa süreli bellekteki bilgiler, bazı öğrenciler için çok kullanışlı bir can simidi, uzun vadeli hafızanın kalıcılığının başlangıcıdır.
Ben de öyleydim; son anda gördüğüm bilgiler, sınavda da çıktığından kolayca cevaplıyordum. Bununla da kalmayıp çıkmış soruyu uzun dönem hafızama kaydediyordum. Oysa sorulmayan bilgileri sınavdan sonra hemen unuturken, sınavda sorulan bu soruları uzun dönemde bile hatırlıyordum.
İşte, bir öğretmen olarak, kısa süreli belleği iyi kullanan öğrencilere “boş ver, kafan karışır!” derseniz, bu, bellek türleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığınızı gösterir; öğrenciye de haksızlık etmiş olursunuz.
Peki nedir kısa süreli bellek? Önemi ve kullanımı konusunda neler okuyacağım?
Kısa Süreli Bellek Nedir?
En yaygın tanımlara göre kısa süreli bellek (“birincil” veya “aktif hafıza” olarak da kullanılır), kısa bir süre için hazır ve aktif bir durumda olan az bir miktar bilgiyi “akılda tutma”, onu “manipüle etme” kapasitesidir. (Kaynak-1)
Örneğin, yeni bir telefon numarasını, hemen kullanmak için hafızaya alıp depolamak ve arkasından hemen hatırlamak kısa süreli belleğin işidir.
Kısa süreli bellek; öğrenme, akıl yürütme ve kavrama gibi karmaşık bilişsel görevleri yerine getirmek için gereken bilgileri geçici olarak depolayan ve yöneten bir sistemdir.
Kısa süreli bellek, verilerin kodlanması, depolanması ve hatırlanması gibi bilgi işleme işlevlerinin seçimi, başlatılması ve sonlandırılmasında etkili rol oynar.
Kısa Süreli Bellek Ne Kadar “Kısa”?
Kısa süreli belleğin kısalığı konusu görecelidir. Bir kişinin bellekte tutabileceği ve hatırlayabileceği, genellikle sözcükler veya sayıların miktarı yani öğe sayısı bellek aralığıdır.
Tipik bir bellek aralığı testinde, bir denetçi rastgele sayıların bir listesini bir saniyede bir sayı söyleyerek, yüksek sesle okur. Bir dizinin sonunda, test edilen kişiden öğeleri sırayla geri hatırlaması istenir. Normal yetişkinler için ortalama hafıza kapasitesi 7 birimdir. Kısa süreli bellek az farklılıkları olmakla birlikte, işleyen bellekle de ilişkilidir. (Kaynak-2)
Atkinson-Shiffrin Araştırması
Kısa süreli bellek (STM- Short Term Memory), Atkinson-Shiffrin tarafından önerilen çok depolamalı bellek modelinin ikinci aşamasıdır. STM süresi 15 ile 30 saniye arasında ve kapasitesi yaklaşık 7 birimdir. (Kaynak-3)
Kısa süreli belleğin üç temel yönü vardır:
1- Sınırlı kapasite (bir seferde yalnızca yaklaşık 7 öğe saklanabilir.)
2- Sınırlı süre (depolama çok kırılgandır ve dikkat dağılması veya zaman geçmesi ile bilgi kaybolabilir.)
3- Kodlama (öncelikle akustik, hatta görsel bilgileri seslere çevirme).
Kapasitenin test edilmesinin iki yolu vardır; biri aralıklı, diğeri yenilik etkisidir.
Büyü sayısı olan 7 (artı-eksi 2; 5-9 birim), kısa süreli hafıza kapasitesi için kanıt sağlar. Çoğu yetişkin, kısa süreli hafızasında 5 ila 9 öğe saklayabilir. Bu fikir Miller (1956) tarafından ortaya atıldı ve ona sihirli sayı 7 adını verdi.
Ancak Miller, her hafızada tutulabilecek bilgi miktarını belirtmedi. Gerçekten de, eğer bilgiyi bir araya toplayabilirsek, kısa süreli hafızamızda çok daha fazla bilgi depolayabiliriz.
Miller’in teorisi, Jacobs (1887) gibi çeşitli çalışmalardan elde edilen kanıtlarla desteklenmektedir.
Jacobs, alfabedeki her harf – “w” ve “7” dışında- sayılar için iki heceli oldukları için rakam aralığı testini kullandı. İnsanların harfleri değil sayıları hatırlamayı daha kolay bulduğunu keşfetti. Harfleri hatırlama ortalama birim 7,3; sayıları hatırlamada ortalama birim 9,3’tür.
Kısa süreli belleğin süresi 15 ila 30 saniye arasında görünmektedir. Öğeler sözlü olarak tekrarlanarak (akustik kodlama) kısa süreli bellekte tutulabilir, bu süreç prova olarak bilinir.
Katılımcıların 3 saniye içinde geriye doğru saymasını sağlayarak hatırlama olasılığını önleyen bir teknik olarak Brown-Peterson tekniği kullanılmaktadır.
Peterson ve Peterson (1959) gecikme ne kadar uzun olursa o kadar az bilginin hatırlandığını gösterdi. Prova engellendiğinde bellekten hızlı bilgi kaybı, sınırlı bir süreye sahip kısa süreli belleğin bir göstergesi olarak alınmaktadır. (Kaynak-4)
Baddeley ve Hitch (1974), işleyen bellek adını verdikleri alternatif bir kısa süreli bellek modeli geliştirdiler. (Kaynak-5)
Belleğin kısa vadeli ve uzun vadeli olarak bölünmesi fikri 19. yüzyıla kadar uzanıyor.
1960’larda geliştirilen klasik bir bellek modeli, tüm anıların kısa bir süre sonra uzun süreli bir depoya geçtiğini varsayıyordu. Bu model, “modal model” olarak adlandırılır ve en ünlü olarak Shiffrin tarafından detaylandırılmıştır. (Kaynak-6)
Kısa Süreli Belleğin İşleyen Hafıza İle İlişkisi
Kısa süreli bellek ile işleyen bellek arasındaki ilişki, çeşitli teoriler tarafından farklı şekilde tanımlanmıştır; ancak genellikle iki kavramın farklı olduğu kabul edilir.
İkisi de bilgiyi çok uzun süre tutmaz, ancak kısa süreli bellek bilgiyi kısa bir süre saklarken, çalışma belleği bilgiyi işlemek için saklar.
Kısa süreli bellek, çalışan belleğin bir parçasıdır, ancak bu onu aynı şey yapmaz.
Çalışma belleği, bilgiyi geçici olarak depolamak ve işlemek için kullanılan yapılara ve süreçlere atıfta bulunan teorik bir çerçevedir. Bu nedenle, çalışma belleği aynı zamanda çalışma dikkati olarak da adlandırılabilir.
Çalışma belleği ve dikkat birlikte düşünme süreçlerinde önemli bir rol oynar.
Kısa süreli bellek, genel olarak, teoriden bağımsız bir şekilde, bilginin kısa süreli depolanmasına atıfta bulunur ve bellekte tutulan materyalin manipülasyonunu veya düzenlenmesini gerektirmez.
Özetle, kısa süreli bellek, hafıza yolculuğumuzun giriş kapısıdır. Bu kapıdan önce çalışan belleğe, oradan uzun dönem belleğe doğru yolculuk devam eder.