Kasıtlı Uygulama ve Başarı – Dikkat! Bu yazı kendi muhteşem potansiyeli üzerinde tembel tembel oturanlara, kendi dünyasının zengin kaynaklarının “fakir bekçisi” olanlara gelsin!
Başarı hikâyelerine çoğumuz bayılırız. Çünkü başarının ne kadar önemli bir çaba ve azim ürünü olduğunun önemini biliriz. Hatta başarı hikayelerinin başrol oyuncusuyla kendimizi bilinç altında özdeşleştirme çabasına bile gireriz. Çocukça bir duygu olsa da içimizde asla büyümeyen bir çocuğa sahip olduğumuzu itiraf etmeliyiz.
Son yıllarda, “sıkı çalışma” hakkında da çok sayıda bilimsel araştırmalar yapılıyor. Uzmanlar, üzerine odaklanılmış ve çaba gerektiren bir öğrenmeyi “kasıtlı uygulama” olarak adlandırmaya başladılar. Yaygın olarak, kasıtlı uygulamayı başarının bir ön şartı olarak benimsenmektedirler.
Bu konuda yazdığımız bir diğer yazıda, gelmiş geçmiş en iyi golfçülerden biri olan Amerikalı oyuncu William Ben Hogan’ın Golf kuramına yaptığı katkılar ve üstün vuruş becerisi üzerinde durmuş, bunu “Kasıtlı Uygulama” veya diğer ifadeyle “Bilinçli Uygulama“ kavramlarıyla açıklamıştık. Kasıtlı Uygulama, amaçlı ve sistematik olan özel bir uygulama türünü ifade eder. Düzenli uygulama akılsız tekrarları içerebilirken, kasıtlı uygulama odaklanmış dikkat gerektirir ve performansı artırmak için özel bir amaç ile yürütülür.
Yazının tamamına ulaşmak için aşağıdaki başlığı tıklayınız:
KASITLI UYGULAMA MI BASİT TEKRARLAMA MI? HOGAN SIRRI – UYGULAMALARIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ
Kasıtlı Uygulama ve Başarı
Kasıtlı uygulamanın başarı için bir reçete olabileceğine şüphe yoktur; ancak sadece belirli koşullar altında. Potansiyelimizi en üst düzeye çıkarmak konusunda ciddiysek, kasıtlı uygulamanın ne zaman başarı ve başarısızlık arasındaki farkı oluşturduğunu ve ne zaman oluşturamadığını bilmemiz gerekir. Kasıtlı uygulamanın gücünü yakalayabilmemiz için, onun sınırlamalarını anlamamız gerekir.
Kasıtlı Uygulama Efsanesi ve Büyüme
Kasıtlı uygulama efsanesi, kendinizi yeterli iş ve çaba ile amaçladığınız herhangi bir şeye dönüştürebilmenizdir. Ya da ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşmanızı sağlamaktır. İnsanlar becerilerini geliştirmek için dikkate değer bir yeteneğe sahip olsa da, ne kadar ileri gidebileceğine dair sınırları vardır. Genleriniz mümkün olana bir sınır koyar. Yani mükemmel olmak için atacağınız adımlar bir müddet iyi gitse de ilerleyen aşamalarda çok sayıda engellerle boğuşursunuz. Bu aslında evrendeki Büyüme Kanununun bir gereğidir.
Genlerimiz fıtratımızdır. Belki de mizacımızdır.
Son yıllarda davranışsal genetikçiler, genlerimizin, neredeyse insan özelliklerinin tümünü etkilediğini keşfettiler. Sadece fiziksel özelliklerden, şeklimizden değil, zihinsel yeteneklerimizden de bahsediyoruz. Genleriniz, kısa süreli hafıza yeteneklerinizden zihinsel işlem hızınıza, uygulama isteğinize kadar her şeyi etkiliyor.
En iyi örneklerden biri tenisçi Steffi Graf’tır. 377 hafta ile dünyanın en uzun süre 1 numarada kalan tenisçisi olan Graf, genç olarak diğer elit tenis oyuncularına karşı test edildiğinde, sadece akciğer kapasitesi ve motor becerileri gibi fiziksel özelliklerde değil, aynı zamanda rekabetçi arzuyla da tüm zamanların en iyisiydi. Kortta, yeni neslin hem en yetenekli hem de en çalışkanıydı.
Genlerin performans üzerindeki etki büyüklüğü ne kadardır? Söylemesi zor. Bazı araştırmacılar, genlerimizin performans farklılıklarımızın yüzde 25 ila yüzde 35’ini oluşturduğunu tahmin ediyorlar. Açıkçası, bu sayı çalıştığınız alana bağlı olarak çılgınca değişebilir.
Peki bu bizi nereye götürüyor?
Genetik, performansı sadece etkiler, belirlemez. Kaderi fırsatla karıştırmayın. Genler fırsat sağlar. Bizim kaderimizi belirlemiyorlar. Bir kart oyununa benzer. Daha iyi bir ele sahipseniz daha iyi bir fırsatınız olur, ancak kazanmak için elinizi de iyi oynamanız gerekir.
Yeteneklerinizi katlayın!
Kasıtlı Uygulama ve Başarı – Elimizdeki imkanları en iyi nasıl kullanırız? Yaşamdaki genetik potansiyelimizi nasıl en üst düzeye çıkarabiliriz? Stratejinin biri “becerileri üst üste koymak”tır. Yani sonuç aldıran özellikleri yerinde ve zamanında bir araya getirmek ve kullanmaktır. yaptığınız işin en iyi olmak için çabalamaktır.
Karikatür mizah karakteri Dilbert’in (https://dilbert.com/) yaratıcısı Scott Adams ustalaşma stratejisini şu şekilde açıklıyordu:
“Herkesin, az bir gayretle, en üst % 25’inin içinde olabileceği birkaç özel yetenek alanı vardır. Mesela, ben çoğu insandan daha iyi çizebilirim. Ama sanatçı bir çizer değilim. Ortalama bir standup komedyeninden daha komik değilim, ama çoğu insandan daha komiğim. Peki, sihir bunun neresinde diyorsanız, sihir, sadece az sayıda insanın iyi çizim yapması ve çizim üzerinden mizah yazabilmesidir. Yaptığım şeyi çok nadir yapan işte bu ikisinin birleşimidir.”
Eğer ustalaştığınız halde kazanamıyorsanız, alanınızda daha da farklılaşarak kazanmayı deneyin. Becerilerinizi birleştirin ve rekabet seviyesini düşürün. Diğer beceri sahiplerini ortağınız hale getirin.
Kasıtlı Uygulamanın Büyüsü
Kasıtlı Uygulama ve Başarı – Efsanevi askeri strateji uzmanı Sun Tzu, yazdığı Savaş Sanatı kitabında, insanların, ihtimallerin lehlerine olduğu savaşları göze aldıklarını yazıyordu. Şöyle diyordu kitabında: “Muzaffer olan bir stratejist, ancak zaferi kazandıktan sonra savaşı ister.”
Benzer şekilde, genetik becerilerimizin lehimize olduğu savaşlarla da savaşmalıyız. Hayattaki her şeyi denemek imkansızdır. Her birimiz milyarlarca farklı şeyden biri olabiliriz. Bu nedenle, başarınızı en üst düzeye çıkarmayı düşünüyorsanız, genetik olasılıkların lehinize olduğu (veya becerilerinizi zorlayıcı bir şekilde üst üste binebileceğiniz) alanlarda sıkı bir şekilde çalışmalı ve pratik yapmalısınız.
Başarı için kasıtlı uygulama gereklidir, ancak yeterli değildir. Herhangi bir rekabetçi alanın tepesindeki insanlar hem uygun hem de iyi eğitimlidir. Potansiyelinizi en üst düzeye çıkarmak için, sadece tutarlı ve maksatlı bir uygulamaya değil, aynı zamanda hırslarınızı doğal yeteneklerinizle örtüştürmeniz gerekir.
Kasıtlı uygulama potansiyelimizi en üst düzeye çıkarmamıza yardımcı olabilir. Kasıtlı uygulamanın büyüsü budur. Potansiyeli gerçeğe dönüştürmektir.