Hafıza ve Öğrenme – Öğrenmekten haz alan biriyseniz öğrenme konusunda ne düşündüğünüzü söyleyeyim. Eğer bir öğrenciyseniz ilk bariyeriniz “Ders çalışmak çok zaman alıyor.” Eğer bir yetişkinseniz, ikinci bariyeriniz “Öğrenmek çok zor; her şeyi unutuyorum.”
Bir günde sadece 24 saat vardır. Doğal olarak mümkün olduğunca bu zamanın çoğunu uyku ile geçirmek isteyebilirsiniz. Ya da çizgileriniz güçlüyse robot bir kedi resmi çizebilirsiniz. Bir kedi resmi çizebilmek için, öncelikle nasıl çizilmesi gerektiğini bilmeniz lazım. Bu hedefe ulaşmak için, daha az zaman harcayarak, kısa sürede bir kedi çizmeyi öğretecek bir yöntem bulmanız gerekir.
Basit bir çözüm şu olabilir: Çalışmaya belirli dilimlerde bir ara verin. Çalışma oturumları arasında zaman aralıkları bırakarak, daha az zaman harcayarak, daha fazlasını hatırlayabilirsiniz.
Buna aralıklı tekrar denir; beyninizin çalıştığınız şeyi hatırlama yeteneğini geliştirmek için var olan en güçlü teknik bu olabilir.
Bu yazıda, neden aralıklı tekrarın bu kadar güçlü olduğunu inceleyeceğiz. Hem Kağıt Flashkartlar (Flash Kartlarla çalışmanın Daha İyi 8 Yolu ) hem de uygulamalarla nasıl kullanabileceğinizi göreceksiniz. Ayrıca en fazla bilgiyi hatırlamanıza yardımcı olmak için bilimsel olarak kanıtlanmış zaman aralıklarını göstereceğim.
Ama önce bu tekniğin arkasındaki bilimsel arka plana yani tarihçesine bir bakalım.
Aralık Etkisi
Hafıza ve Öğrenme – Aralıklı tekrarlama Sistemi, öğrenmeye belirli periyotlarda verilen çalışma aralarının, beynimiz üzerinde etkili olup, nasıl daha kalıcı bir şekilde öğrendiğini açıklayan ve Aralık etkisi adı verilen bir bellek fenomenidir.
Beyin Kullanma El Kitabı’nda Pierce J. Howard bunu şöyle açıklıyor:
“Analiz ve sentez gibi daha yüksek zihinsel işlevleri içeren çalışmaların, öğrenme yoluyla beyinde yeni sinir bağlantılarının (aksonların) katılaşmasına izin vermek için aralık etkisinden faydalanmak gerekiyor. Yeni öğrenme, yetersiz süre durumunda eski öğrenmeyi harekete geçirir. ”
Öğrenmeyi bir tür tuğla duvar inşa etmek gibi düşünebilirsiniz. Tuğlaları, her kat arasındaki harç koymadan çok hızlı bir şekilde yığarsanız, çok iyi bir duvar ortaya çıkmaz.
İşte öğrenmeye ara vermek o tuğla dizileri arasına “zihinsel harç” koymak ve bu harcı kurutarak sağlamlaşmasını sağlamak gibidir. O zihinsel harç olan aralık etkisi, iki diziyi birbirine sağlam bir şekilde bağlar.
Aslında, her türlü bilgi bu tür aralıklı uygulamalardan yararlanır. Bir başka yazımızda sözünü ettiğimiz gibi; bu, 140 yıl öncesinde Hafıza biliminin doğumundan bu yana bildiğimiz bir şeydir.
Hermann Ebbinghaus’un Hafıza Deneyleri
Hafıza ve Öğrenme – 1880’lerin sonlarında, Herman Ebbinghaus adlı bir psikolog, bellek analiziyle sistematik olarak ilgilenen ilk psikolog kişi oldu. Bunu, geliştirdiği hece çalışması için hazırladığı saçma hecelerin listelerini ezberleyerek yıllar geçirdi. Bakınız:
Sonuçlarını titizlikle kaydederek, her bir listeyi kaç kez çalıştığını, çalışma oturumları arasındaki zaman aralıklarını ve ne kadar hatırlayabildiğini ölçtü.
Ebbinghaus, anıların zaman içinde “unutulma” oranını grafik haline getirebildi. Bu bozulma oranını Unutma Eğrisi adı verilen bir grafikte gösterdi.
Unutma Eğrisi, hafıza ile uğraşan bellek biliminde inanılmaz derecede etkiliydi, ancak aynı zamanda biraz yanıltıcıydı da; çünkü diyordu ki, “Anılar zamanla kaybolur.”
Oysa her anı, her hatıra, her bilgi zamanla unutuluyor mu? Gerçek biraz daha karmaşıktır.
Örneğin: Neden, tekrar etmediğimiz, hafızamızda tutmak için özel bir çaba göstermediğimiz sıradan şeyleri hatırlıyoruz? Mesela, eski sokak adreslerimizi, rastgele kulağımıza gelen konuşmalar, lüzumsuz bir sürü bilgiyi kafamızdan atamıyoruz?
Yeni Bir Unutma Teorisi
Hafıza ve Öğrenme – “Nasıl Öğreniyoruz” adlı kitabında, yazar Benedict Carey, “Öğrenmek için unut (Forget to Learn)” olarak adlandırdığı kullanım dışı bilgilerin hatırlanması teorisini anlatıyor; bu teoride şu sorunun cevabını arıyor: İnsanlar neden çok geride kalmış bazı anılara takılıp kalıyorlar?
Bu sorunun cevabı onun öğrenmek için unut teorisinin ilk prensibi olan, “anıların iki farklı güce sahip” olmasıdır.
Bu güçlerden biri “depolama” gücü ve ikincisi ise “Yeniden hatırlama” gücüdür.
- Depolama gücü zamanla azalmaz. Bilgi edinildikten ve beyin tarafından benimsendikten sonra depoya aktarılır. Yani kalıcı belleğe işlenir. Depolama gücü, daha önce depoya alınmış bilgilerin tekrarlanması veya sürekli çağrılması durumunda bu güç artar.
- Hatırlama ise belleğe erişim gücüdür. Depoladığınız bilgiler ne denli güçlü ipuçlarıyla depolanmışsa o bilgiye erişim daha kolay olurken, rastgele edinilmiş bilgilerin depodan çekilmesi zorlaşır.
Sonuç olarak, “unutmak” bir erişilebilirlik problemidir. Bilgi bellekte yani depoda var, ancak kayıtlara girmediğinden ona erişemezsiniz.
Kütüphanelerdeki kitap istifleme sistemini bilir misiniz?
Carey’in bu teorisinin anlaşılmasını kolaylaştırmak için beyninizi kocaman bir kütüphane olarak hayal edin.
Beyninizde neredeyse sınırsız raf alanı var. Beyin kütüphanenize yeni bir kitap eklediğinizde, koyduğunuz rafı hatırlayacağınızdan emin olmalısınız. Bu kütüphaneye bir hırsız girse bile hangi kitabı hangi rafta bulabileceği şüphelidir. Hatta imkansızdır (Şaşırmayın, kitap hırsızlarını da özledik). Bu arada kütüphanenizin havalandırması ve ısısı da kitapların fiziksel yapısını bozmayacak düzeyde olmasına dikkat etmelisiniz.
Bu kadar büyük kütüphanedeki kitapların yerlerini nasıl hatırlayacaksınız? İşte tam burada, tüm raflardaki kitapların kayıtlı olduğu bir kataloğa ihtiyacınız yok mu?
Evet, var; hem de bakımlı bir kataloğa ihtiyacınız var.
Her bir kitabı ilgili rafa koyduğunuzda, hangi bölümün hangi rafına koyduğunuzu işte bu kataloğa yerleştirmeniz gerekir.
Eğer bunu yapmazsanız, zaman içinde, kütüphaneniz dağınık ve daha kullanışsız olacaktır. Sonuçta bu kütüphanede aradığınızı da bulamazsınız.
Not: Kütüphanelerde DEWEY sınıflama sistemi kullanılır. Bilginize.
Bazen kütüphaneniz dağılır; bu tembellik nedeniyledir. Eğer bir kitabı ait olduğu rafına yerleştirmezseniz, oraya buraya atarsanız, sonra “kahretsin!”lerle yana yakıla kitap ararsınız.
Peki ararken neler olur; hiç beklemediğiniz bir başka kitabı bulursunuz, ya da başka bir doküman elinize geçer ki bu zamanında çok acil bulmanız gereken dokümandır. Dalarsınız vb.
İşte kitabı arama, yerinde bulma çabası “Öğrenmek için unut” teorisinin ikinci prensibidir:
Geri (yeniden) hatırlama gücünde bir düşüş olduğunu gördüğünüzde, yeni bir şey öğrenmek için unuttuğunuzu fark edin. Unutma ne kadar büyük olursa, belleğe tekrar erişmek için öğrenme artışı da o kadar büyük olur.
Carey şöyle diyor:
Bilgiyi yeniden bulmak istediğinizde öğrenmeyi güçlendirmemiz için bazı ‘arızalar’ meydana gelmelidir. Biraz unutmadan ve daha fazla çalışmadan bundan faydalanamazsınız. Bunları bir egzersiz yapmak gibi görüp, beyin kaslarınızı inşa etmeyi sağlayan şey budur. ”
Bu teorinin geliştirilmesine katkıda bulunan Robert Bjork, buna “Tolere edilebilir zorluk” ilkesi diyor.
Ve bu düşünce, bizi aralıklı tekrarlamanın neden bu kadar güçlü olduğu fikrine getiriyor: Arzu edilen, tolere edilebilen zorluğu en üst düzeye çıkarmanıza yardımcı olan ve öğrenmeyi en üst düzeye çıkaran etken beğenmediğimiz kısmi “unutmalardır.”
Anlaşıldığı üzere Herman Ebbinghaus bile bunu biliyordu. Araştırma süresi boyunca, bir gün 68, daha sonra 7 tekrar yaparak 12 saçma hece listesini mükemmel bir şekilde hatırlayabileceğini buldu. Ancak, üç günde sadece 38 tekrarla, aynı şeyi yapabilirdi.
Bu, öğrenmenin kısa periyotlarda, ama geniş zamana yayıldığında daha kalıcı olabileceğini anlatıyordu.
Ebbinghaus’un söylediği gibi:
“Çok sayıda tekrarı geniş zamana dağıtarak öğrenmek, tek bir seferde kütlesel olarak öğrenmekten kesinlikle daha avantajlıdır.”
En İyi Tekrarlama Zaman Aralıkları
Hafıza ve Öğrenme – Tabii ki, öğrenmeyi sadece belirli periyoda bağlı bir şekilde gerçekleştirmek değil, en uygun zamanda gerçekleştirmek daha anlamlı olacaktır.
Peki bu doğru mu?
Piotr Wozniak bu soruyu araştırmak için çok zaman harcadı. Sonunda bulduklarını SuperMemo adını verdiği ilk aralıklı tekrar bilgisayar yazılımına entegre etti. SuperMemo’nun aralıklarını belirleyen algoritma oldukça karmaşıktır, ancak ilk optimal aralıklarının bazılarının basitleştirilmiş, özetli bir versiyonu şöyledir:
-
İlk tekrar: 1 gün
-
İkinci tekrar: 7 gün
-
Üçüncü tekrar: 16 gün
-
Dördüncü tekrar: 35 gün
2008 yılında 1300’den fazla kişi üzerinde, bir test tarihi verilerek yapılan bir çalışmada buldukları şey, birinci ve ikinci çalışma oturumları arasındaki optimal çalışma aralığının test için verilen tarihinin uzaklığına göre artış gösterdiğiydi.
Benedict Carey, verilerini “Nasıl Öğreniyoruz” bölümünde yorumladı ve farklı test tarihlerine göre aşağıdaki optimum aralıkları buldu:
Test Zamanı | İlk Çalışma Aralığı |
1 hafta | 1-2 Gün |
1 ay | 1 hafta |
3 ay | 2 hafta |
6 ay | 3 hafta |
1 yıl | 1 ay |
Dolayısıyla, bir hafta içinde bir testiniz varsa, ilk oturumunuzu bugün yapmalı ve bir sonraki oturumu yarın veya ertesi gün yapmalısınız.
Bu boşlukların yaklaşık olduğunu bilmek önemlidir. Beyin / hafıza bilimindeki hemen hemen her şeyde olduğu gibi, herkes için işe yarayacak tamamen spesifik öneriler yapmak zordur. Yine de, bu sayılar yakındır ve sınav çalışma programları oluştururken bunları dikkate almalısınız.
Şimdi, bir dakika önce belirttiğim gibi, Piotr Wozniak algoritmasını SuperMemo’da uyguladı (ve geliştirdi). Aslında, hepsinin daha iyi olması için düzenli olarak ayarlanan karmaşık algoritmalara sahip birçok aralıklı tekrarlama uygulaması var.
Öyleyse neden size en uygun aralıklar hakkında bilgi almıyorsunuz? Bunun nedeni, kağıt flash kartlarla eski okul alışkanlıklarınızı tekrarlayabilmenizdir.
Analog Aralıklı Tekrar Sistemi
Hafıza ve Öğrenme – Flashcard çalışmanıza aralıklı bir tekrarlama sistemi uygulamanın birkaç yolu vardır, ancak en basit ve kullanımı en kolay olanlardan biri Leitner sistemidir. İşte şöyle çalışıyor:
İlk olarak, sisteminiz için kullanmak istediğiniz bir dizi “kutuya” karar veriyorsunuz. Küçük kutularım yok ve sadece lastik bantlar ve etiketli yapışkan notlar kullanıyorum diyorsanız, bu da aslında tüm sistemi daha taşınabilir hale getiriyor.
Kutularınızın her biri farklı bir çalışma zaman aralığınızı temsil eder. Beş kutulu bir sistemde, iyi bir aralık kümesi olacaktır:
Kutu No. | Zaman Aralığı |
Kutu 1 | Her gün |
Kutu 2 | İki günde bir |
Kutu 3 | Haftada Bir |
Kutu 4 | İki Haftada Bir |
Kutu 5 | Öğrendiğiniz kelimeler (testten önce çalışın) |
Bu program, Piotr Wozniak tarafından geliştirilen orijinal algoritmayı kabaca takip ediyor; ancak birkaç değişiklik var. İlk olarak, sistemin gerçekçi sınava hazırlık dönemlerinde çalışmasını sağlamak için iki hafta geçtikten sonra aralığı artırmayı bıraktım. Tabii ki, isterseniz her zaman daha fazla kutu ekleyebilirsiniz.
İkincisi, kesinlikle bildiğiniz kartları bulundurması gereken bir “öğrenilmiş kelimeler” kutusunu tanıttım. Eğer üniversitede iseniz, muhtemelen bir staj bulmaya ve ders kitapları için para bulmaya çalışmak gibi diğer şeylerle süper meşgulsünüz; bu yüzden bu kartları “bilinen” olarak düşünmenin uygun olduğunu düşünüyorum; ama yine de testten önce bunları gözden geçirmek iyi bir fikirdir.
Her kart, Kutu 1’de başlar. Bir kart doğru bulduğunuzda, bir sonraki kutuya geçer. Bir kartı yanlış anlarsanız, nerede olursa olsun, Kutu 1’e kadar geri gider. Bu şekilde, size sık sık meydan okuyan malzemeleri incelediğinizden emin olursunuz.
Kutularınız ayarlandıktan sonra, tek yapmanız gereken takviminizde yinelenen etkinlikler oluşturmaktır, böylece her kutuyu ne zaman inceleyeceğinizi bilirsiniz. Çok basit, değil mi?
Ancak, belki de analog yaşam tarzı sizin için değil. Bilgisayar sevenlerle bir araya gelin.
Aralıklı Tekrar Uygulama Önerileri
Hafıza ve Öğrenme – SRS (aralıklı tekrarlama yazılımı) arenasında yukarıda belirtilen SuperMemo’da dahil olmak üzere bir ton yarışmacı var.
Ancak, en popüler olanlardan biri de bu günlerde Anki’dir. Anki iyi bir nedenle popülerdir; benzer amaçları paylaşan çok büyük bir topluluk var (kendinizinkini yaparak daha iyi öğreneceksiniz), bu inanılmaz derecede özelleştirilebilir ve neredeyse her platformda bunun için ücretsiz (bir uyarı ile) uygulamaları var. Uyumlu platformları:
- Windows, OS X, Linux
- iPhone
- Android
Bir web istemcisi de var, böylece eğitiminizi doğrudan tarayıcıdan da yapabilirsiniz.
Tek uyarı, iPhone sürümünün 25 dolara mal olması, büyük olasılıkla, insanların her yerde ücretsiz olduğu için programı desteklemelerine izin vermenin bir yolu olarak düşünülmüş. Ancak, bunu karşılayamıyorsanız (bir uygulama için oldukça dik, biliyorum), yine de mobil Safari’de web sürümünü kullanabilirsiniz.
Kart oluşturmak kolaydır ve onlara istediğiniz her türlü medyayı ekleyebilirsiniz; bu mükemmel, çünkü resim eklemek belleğin artmasına yardımcı olabilir.
Bununla birlikte, bir diğer özelliği, cevaplarınızı okurken zorluğa göre derecelendirme yeteneğidir. Bir kartı ters çevirdikten sonra, programa, cevaplamanın ne kadar zor olduğunu bilmesini sağlayabilirsiniz.
Eğer yanlış yaptıysanız, aynı çalışma oturumu sırasında doğruyu bulana kadar onu tekrar görürsünüz. Eğer doğru anladıysanız, ancak hafızayı taramak için çok iş gerekiyorsa, Anki’ye söyleyebilirsiniz ve bu kartı daha sonra değil, daha erken gördüğünüzden emin olursunuz. Buna karşılık, hatırlanması çok kolay olan kartlar bir süre daha görünmez.
Yanıtlarınızı derecelendiren bu sistem, aralıklı tekrarlamanın iki ana avantajından en iyi şekilde yararlanmanıza yardımcı olur:
- Aralık etkisi ile öğrenme gelişiminizien üst düzeye çıkarmaya;
- Zaten çok iyi bildiğiniz kartlar için zaman kaybetmeyip öğrenmeyi daha verimlihale getirebilirsiniz.
Yine de Anki’ye tonlarca alternatif var. Bunlardan biri Duolingo dil öğrenme uygulamasının arkasındaki ekip tarafından yapılan Tinycards olarak adlandırılıyor.
Tinycards, Anki’den çok daha basit ve dürüst olmak gerekirse daha güzel. Ve bence, ara yüz harika. Hızlı bir şekilde yeni kartlar yapmak gerçekten çok kolay ve onları inceleme deneyimi gerçekten güzel.
Çalışmalarınıza yardımcı olacak daha fazla flashcard uygulaması arıyorsanız, en iyi flashcard uygulamaları listesine göz atın.