Einstein’den Hayat Dersi – Telefonu kapattığında, Ralph Morse hemen gitmeliydi; gideceği yer 144 km uzaktaydı ve aldığı haberi insanların duyması an meselesiydi.
Albert Einstein ölmüştü…
Morse, Life Dergisi adına fotoğrafçılık yapıyordu. Princeton’a olabildiğince hızlı bir şekilde ulaşmıştı; ancak diğer medya mensupları, o geldiğinde çoktan haberi almışlardı. Morse herkesten farklı bir şey yapmalıydı; Einstein’in çalışma odasına girmeliydi. Ama bir dakika; Einstein’in odasına girmeye izin verirler miydi? Odaya nasıl girecekti? Kapıyı açarlar mıydı? Morse bu durumu şöyle anlattı:
“Einstein Princeton Hastanesi’nde ölmüştü, bu yüzden önce oraya gittim. Ancak hastane kaos içerisindeydi; her taraf gazeteciler, fotoğrafçılar ve izleyicilerle kaynıyordu. Ben hemen oradan sıyrıldım ve Yüksek Araştırma Enstitüsü’ndeki Einstein’ın ofisine gittim. Nasıl gireceğimi düşünürken, yol üstünde bir yerden bir şişe viski satın aldım. İnsanların gönlünce destek vermeyeceklerini biliyordum. Pek çok insan, yardımlarının karşılığında para yerine bir şişe içki verilmesinden mutlu olurlar. Binaya vardım, yöneticiyi buldum, ona viski şişesini verdim ve böylece bana Einsetin’in çalışma ofisinin kapısını açtı.”
Morse, Einstein’ın ofisine girdiğinde ürperdi. Sanki Einstein, masasında çalışıyormuş gibi hissetti. Hemen makinesini çıkardı ve Einstein’ın henüz saatler önce çalışmakta olduğu masanın bir fotoğrafını çekti.
O sırada kimse bunu bilmiyordu, ama Einstein’ın bedeni herhangi bir fotoğrafı çekilmeden önce yakılacaktı. Sonuç olarak, Morse’un çektiği Einstein’in masasının resmi, kısa zamanda büyük bilim adamının kariyerinin son ikonik fotoğrafı olacaktı.
(Ralph Morse tarafından fotoğraflanan Albert Einstein’ın ofisi, ölümünden saatler sonra 18 Nisan 1955’te.)
Einstein’ın İş Ahlakı
Einstein’den Hayat Dersi – Einstein, senelerdir boğuştuğu abdominal aort anevrizmasındaki bir yırtık yüzünden oluşan iç kanama sebebiyle öldü.
Ölümünden 7 yıl önce 1948’de, Einstein greyfurt boyutundaki anevrizmanın yırtılmasını önlemek için bir ameliyat geçirmişti. Einstein’ın durumuyla ilgili bilgiye sahip bir doktor “Einstein yıllar boyunca üst abdominal ağrı atakları geçirdi, bu ataklar genelde 2-3 gün sürüyordu ve çoğunlukla kusma ile birlikte geliyorlardı. 3-4 ayda bir yaşanıyorlardı.” diye yazdı.
Acıya rağmen Einstein çalışmaya devam etti. 1950’lerde bile makaleler yayımladı. 1955’te, öldüğü gün bile İsrail televizyonunda yapacağı bir konuşma üzerine çalışıyordu ve taslağını hastaneye yanında götürdü.
Katkıda bulunmak veya Tüketmek
“Başarılı bir insan olmaya çalışmayın. Onun yerine değerli bir insan olmaya çalışın. ”
– Albert Einstein
Einstein’den Hayat Dersi – Einstein’ın bilime en ünlü katkısı olan genel görelilik kuramını 1915’te yayımlandı. Einstein, 1921’de Nobel Ödülü’nü kazandı. Yine de, işinin bittiğini düşünmektense çalışmalarına ve bilim dünyasına katkı sağlamaya 40 yıl boyunca devam etti.
Öldüğü ana kadar Einstein bilime katkı için elinden gelen her şeyi yaptı. Bahanelerin ardına hiçbir zaman saklanmadı. Ciddi fiziksel ağrılara ve ölüm tehdidine rağmen çalışmaya devam etti.
Herkes dünyayla paylaşabileceği bir yeteneğe sahiptir. Bu öyle bir şeydir ki, hem insanı içten içe hırslandırır, hem de dıştan dünyaya hizmet etmesini güdüler. BU öyle bir dava olmalıdır ki, bu çağrı, insanın son nefesine kadar peşini bırakmadığı bir şey olmalıdır. Bu birinin asıl işi de olabilir, tıpkı Einstein için olduğu gibi. Ya da yaratıcı bir hobi olabilir; ünlü sokak fotoğrafçısı Vivian Maier gibi. Ya da etrafınızdakilere gösterdiğiniz değer olabilir.
Sizin için bu her neyse, yaşamlarımızın amacı dünyaya bir katkı sağlamaktır başkalarının ürettiğini tüketmek değildir.
“Ben üstüme düşeni yaptım.”
Einstein’den Hayat Dersi – Ölümünden saatler önce Einstein’ın doktorları hayatını uzatmak için yeni bir ameliyatı denemeyi önerdiler. Einstein ise basitçe:
“Ben üstüme düşeni yaptım, gitme zamanım geldi ve bunu zarifçe yapacağım.”
diye cevap verdi.
Yaptığımız şeylerin dünyaya katacağı değeri tahmin edemeyiz. Bu sorun değil, çünkü kendi işimizi yargılamak bizim üstümüze düşen bir görev değildir. Bizim görevimiz uğraşmak, kendimizi tamamen işimize vermek ve zanaatımızı en iyi şekilde geliştirmektir.
Hepimiz dünyaya elimizden geldiği kadar katkıda bulunma imkanına ve kendi üstümüze düşeni yapma şansına sahibiz.
Peki sen ne yapıyorsun?
Not: Ayrıca Albert Einstein ile ilgili aşağıda verilen makaleyi de okuyabilirsiniz.