Beyin temelli öğrenme her türlü öğrenmenin temelidir!
İlkokulu dışarıdan bitirmek için sınavlara giren bir kadına, Fen Bilgisi dersinin sınav komisyonu şöyle bir soru sordu:
“Beyin ne iş yapar?”
Kadının cevabı şu oldu:
“Zümrüt apartmanında kapıcı!”
***
KENDİNİ ANLATAN KİTAP
Beyin kendini anlatan mükemmel bir kitaptır. Ortalama ağırlığı 1,4 kg olan beyin hakkında gerek fizyolojik, gerekse öğrenme bağlantılı gizemlerin çözümleri, çoğunluğu son 50, hatta son 25 yılın içindeki çalışmaların ürünüdür. Özellikle 1980’lerden itibaren, bilgisayarların geliştirilmesi beyin hakkında daha fazla şeyler araştırılmasına ve bilinmesine yol açtı.
İlginç değil mi; kendi ürünü üzerinden kendini anlamaya bir çağrı gibiydi bilgisayar beyin ilişkisi. Bir beyin ürünü olarak bilgisayarlar, beynin daha da karmaşık, diğer organlardan çok farklı bir yapıda olduğu gerçeğini ortaya serdi. Beynin, vücudumuzu nasıl yönettiğini kontrol etmekle kalmayıp, duygularımızdan düşüncelerimize ve hatta öğrenme eyleminin nasıl da en önemli sahnesi olduğuna değin, geniş bir alanda insanı insan yapan önemli bir parçacık olduğunu ifade ediyor.
BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME NEDİR?
Beyin Temelli Öğrenme ya da Beyin Temelli Eğitim gibi terimler, öğrenme sinirbilimine dayanan öğretim tekniklerini temel alır; yani, eğitim stratejilerinin uygulanmasında ve öğretim programlarının oluşturulmasında beyin temelli öğrenmeye ilişkin bilimsel bulgular kullanılır.
Bu yazıda beyin-öğrenme ilişkisi üzerinden yorumlanmış olan “Beyin Temelli Öğrenme” konusu üzerinde durulacaktır.
Beyin Temelli Öğrenme Nedir?
Basitçe tanımlamak gerekirse, beynin yapısına ve fonksiyonlarına uygun bir öğrenme teorisidir. Beynin bu özelliklerine uygun bir şekilde yapıldığı takdirde öğrenme kolayca gerçekleşir.
Bütün öğrenmeler elbette beyin temellidir. Ancak burada sözünü edeceğimiz beyin temelli öğrenme kasıtlı olarak, öğrenme uygulamalarını bilinçli bir şekilde, beynin öğrenme sistematiğine göre düzenlemektir.
Beyin Temelli Öğrenme, bilişsel gelişim gibi faktörler de dahil olmak üzere beynin duyuşsal ve bilişsel olarak nasıl öğrendiği hakkında bilimsel araştırmalara dayanan öğretim yöntemleri, ders tasarımları ve okul programları hazırlamak anlamına gelir.
Beyin Temelli Öğrenme, beynin öğrenme bilimindeki yerini temel alıp, öğrenmenin hızlandırılabileceği ve geliştirilebileceği inancı üzerine kurgulanmıştır.
Örneğin, zekânın bir insanın hayatı boyunca büyük ölçüde değişmeden kaldığı sabit bir özellik olduğuna –eskiden- inanılıyordu. Bununla birlikte, bilişsel bilimlerdeki son keşifler, insan beyninin, bilgiyi öğrendiğinde fiziksel olarak değiştiğini ve belirli becerileri uyguladıktan sonra, bu becerileri öğrenmeye ve geliştirmeye devam etmenin giderek daha kolaylaştığını ortaya koymuştur.
Öğrenmenin beyin işlevini, esnekliğini ve çalışma zekâsını etkili bir şekilde geliştirdiğini gösteren bu bulgu, okulların akademik programlarını nasıl tasarlayabilecekleri ve öğretmenlerin sınıfta eğitim deneyimlerini nasıl yapılandırabileceği konusunda potansiyel olarak geniş kapsamlı sonuçlar doğurmaktadır.
BİLİNMESİ GEREKEN 3 KONU
Beyin temelli öğrenmede bilinmesi gereken üç konu vardır:
1-) Beynin Yapısını ve Nasıl Öğrendiğinizi Bilmelisiniz.
İnsan beyninde 100 milyardan fazla beyin hücresi bulunmaktadır. Nöron adı verilen her bir hücre öğrendiğimiz her bir bilgiye ev sahipliği yapmaktadır. Öğrenilen bir bilgi beyinde kimyasal değişiklikler oluşturur. Öğrenilen bilgilerin yer aldığı her nöron ile başka bilgilerin yer aldığı diğer nöronlar arasında sinaptik bağlar kurulur. Böylece öğrenme ağları oluşturmuş oluruz. Bir bilgiyi gördüğümüzde –eğer önceden ilişkiler kurmuş olarak öğrendiysek- diğer bilgileri hemen hatırlarız.
2-) Bellek – Hafızayı Tanımalısınız.
Öğrenilen bilgilerin kortekste kalıcı bir şekilde depolanabilme ve gerektiğinde o bilgiyi çağırıp, hatırlayıp yeniden kullanabilmeyi ifade eder. Geçici bellek ya da çalışan bellek günlük rutinlerimizde bize yardımcı olur ve adeta bir mendil gibi kullanıp attığımız bilgilerdir. Sıradandır. Sıra dışı bilgileri kortekse yazdırdığımızda kalıcı hafıza işlemi olur ve o bilgiyi asla unutmadığımız gibi, herhangi bir ipucu bize yine o bilgiyi hatırlatır.
3-) Beyin Temelli Öğrenme İlkelerini Bilmelisiniz.
Beynimizin temel ilkeleri karmaşık olmakla birlikte, anlaşılması zor değildir. Çünkü beynimiz problem çözme üzerine yapılandırılmıştır. Unutmayın; başınızın üstünde yeri olan biricik beyninizden bahsediyorsunuz. Beyin temelli öğrenme özellikleri arasında şunları sayabiliriz:
- Beynimizin beş parmağında beş marifet vardır. Yani aynı anda çok sayıda işlev yapabilir.
- Öğrenme sadece mental bir olay değil, aynı zamanda fizyolojik bir yapıdadır. Yani öğrenmeyi sizin fiziksel yapınız, sağlığınız ve beslenmeniz de etkiler.
- İlginçtir, beynimiz sürekli olarak anlam arar. Öğrenmede niçin öğreniyorum? Neden? Nasıl? vb. sorularına yanıt arar.
- Beynimiz kalıp oluşturmakta ustadır. Onun için eski öğrendiklerimiz bizi bazen kalıba sokabilir ve yeni bir bilginin beyne girmesini, eleştirel düşünmeyi veya yaratıcı düşünmeyi engelleyebilir.
- Duygular (Emotion) ve bilişler (Cognitive) birbirinden ayrılmaz. Orta beyin dediğimiz limbik sistem duygularımızı yöneterek bilginin kortekse yazılmasını, yani bilişin oluşmasını destekler. Bu ikili arasında inanılmaz bir uyum yeteneği vardır.
- Beynimizdeki sağ ve sol lopların fonksiyonu duygu-biliş ikilisindeki gibi bir bütün olarak algılanır. Biz kendi zayıf irademizle bunları ayırdığımız için öğrenmede zorlanıyoruz. Oysa beyin her şeyi bütünsel görür ve değerlendirir. Öğrenme de, sadece bir tek lobun kullanımıyla değil, her iki lobun birbirleriyle ilişkili bir şekilde kullanılmasıyla gerçekleşir. Matematik-Türkçe-Dil becerilerine vb. yatırım yapıp da Resim, Müzik, Sanat vb. öğrenmelere destek vermeyen eğitim sistemimize ithaf olunur!
- Beynimizin bakışı bütüncüldür. Yani, hem içeriği hem çevreseli birlikte görür ve değerlendirir. Öğrenme ortamı eğer doğru tasarlanmışsa öğrenme olumlu olarak gerçekleşir. Değilse, gerçekleşmez. Beyin her öğrendiğini destekleyecek yeni bir araç, resim veya somut bir şekil hatta hayali de olsa somutlaşmış bir hayali cisim arar ve onun üzerinden şekillendirerek öğrenir.
- Beynimiz küçük bir ipucu vasıtasıyla bilginin geri kalınını çabucak kavrayabilir. Bilinçaltındaki birçok bilgi onu hatırlatan bir ipucuyla kolayca hatırlanır.
- Geçici hafıza bizim sekreterimiz gibidir. Önem verdiklerimizi bir kenara yazar. Bunlar bir müddet sonra en önemlisinin hayatta kalıp devam etmesine diğerlerinin gündeminizden düşmesine yarar. Beyin böylece önümüzü açar. Lüzumsuz bilgiler çöpe!
- Ne kadar çok uyarıcı olursa beynimiz o kadar kolay öğrenir. Beyin temelli öğrenmede öğrenme ortamının tasarımı bu açıdan çok önemlidir. (Bakınız: Bir okul beyin temelli öğrenmeye göre nasıl tasarlanır?)
- Öğrenme ortamında herhangi zorlayıcı veya tehdit edici bir hava varsa, öğrenme gerçekleşmez. Beyin buna ket vurur. Mesela bir çocuğa öğrenmesi için bağıran bir öğretmen veya aile çocuğun beynine bir pranga vurmuş oluyor.
- Her beyin biriciktir. Görünürde herkes aynı fiziksel beyne sahip olsa da her biri ayrı bir “insan” beynidir. Her koyun kendi bacağından asılacaktır.
SONUÇ: BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME İÇİN TAVSİYELERİMİZ ŞUNLARDIR:
- Öğrenciyi motive edin. Bunu sadece sözel olarak değil, öğrenme ortamını daha uygun hale getirerek yapın.
- Öğrenme ortamındaki uyarıcıları gözden geçirin. Düşük uyarıcılar görüntü ve algı kirliliğine neden olur. Yüksek uyarıcılar öğrenmeyi hızlandırır.
- Rekabetçi ortamlardan veya ödül gibi sistemlerden kaçının. Çünkü ödül kaygısı başarılı öğrencide stres yapar. Başarısız öğrencide içe çekilme yaratır, karmaşık duygulara neden olur.
- Müzakere ortamları, fikir alışverişi, sohbet vb. etkinlikler öğrenmeyi güçlendirir, öğrenilen bilgileri yerli yerine yerleştirir.
- Öğrencinin özel hayatı, ailesi ve diğer sosyal çevresi ile öğrettikleriniz arasında ilişkiler kurun.
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Ülkemizde ilk beyin temelli eğitimlerin ve beyin temelli öğrenmeyi başlatanın Mega Hafıza ve onun Kurucusu Melik Duyar olduğunu biliyor muydunuz?
Aşağıdaki videoda Mega Hafıza’nın Beyin Temelli Eğitimler ve Beyin Temelli Öğrenme alanlarını görebilirsiniz: