Başarı Nedir? Başarının Kaynağı Şans Mı Çalışmak Mı? – Tavşan ile kaplumbağanın yarışını çoğumuz biliriz. Ukala tavşanın biri, bir gün bir yandan havucunu yerken, çokbilmiş edasıyla, arkadaşı kaplumbağaya bir yarış teklifinde bulunmuş.
“Hey kaplumbağa kardeş, var mısın bir yarışa?”
Kabuğundan başını çıkaran kaplumbağa cılız bir sesle, “Varım!” demiş.
Tavşan havucundan bir ısırık daha alıp, “Eğer kazanırsan sana havuç yaprağı ikram ederim.” demiş. “Ama ben kazanırsam bir şey istemiyorum” diye de eklemiş ukalaca.
“Peki” demiş kaplumbağa ve yarış başlamış.
Gerisini biliyorsunuz… Tavşan “Nasıl olsa kazanırım” diyerek uzanmış yaz sıcağında bir gölgeliğe; havucunu kemirirken de uyuyakalmış.
Kaplumbağa ise hiç durmaksızın “az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş” sonunda kan ter içinde tavşandan önce anlaştıkları yere gelip yarışı tamamlamış.
Tavşan uyandığında artık çok geçmiş!
Başarının Kaynağı – Şans Mı Çalışmak Mı?
Başarının Kaynağı Nedir? Buraya bir nokta koyalım, ikinci bir olayı anlatalım:
Çok zengin bir İngiliz’e “Nasıl zengin oldun, çok çalışarak mı?” diye sormuşlar.
Adam başlamış anlatmaya:
“Gençlik yıllarımdaydı; cebimde sadece 1 pound vardı. Gittim bununla büyükçe ve parlak bir elma aldım…”
“Elmayı daha da parlattım; pazara götürdüm ve onu iki pounda sattım…”
“İki pound ile gittim iki iri elma aldım; onları da parlattım, parlattım; gittim 4 pounda sattım.”
“Onunla da gittim 4 elma aldım. Onları da parlattım parlattım 8 pounda sattım.”
“Böyle devam ederken…”
“Bir gün büyük annem vefat etti; tüm sermayesi bana kaldı. İşte böyle zengin oldum.”
demiş.
Warren Buffett’ın Hikayesi
Şans Mı Çalışmak Mı? Başarının Kaynağı Nedir? – Zenginlik, şans ve çaba ile ilgili olarak Warren Buffett’a ait bir düşünce anlatılır. Buffett, geldiği noktada kendi yaşamını analiz etmek için bir varsayımdan söz eder.
Kendi durumunu şu şekilde anlatır: “Doğumundan 24 saat öncesini hayal et, bir cin sana geliyor ve kurallarını belirleyebileceğin ve istediğin her şeyi tasarlayabileceğin bir topluma giriyorsun, farz et, diyor; sosyal kuralları, ekonomik kuralları, hükümet kurallarını tasarlayacaksın. Ve bu kurallar yaşamınız, çocuklarınızın ve torunlarınızın yaşamları boyunca geçerli olacak, diyor. Cin devamla, ama bir bilinmeyen var, diyor cin, ABD’de veya Afganistan’da mı, zengin mi fakir mi, erkek mi kadın mı, zayıf mı yoksa güçlü mü doğacağını bilmiyorsun. Tek bildiğiniz şey, içinde 7 milyar top bulunan bir havuzdan bir top çıkarıyorsunuz ve bu sensin. ”
Buffett, kendi hikayesini çoğunlukla şansa atfediyor. Kim bilir belki de öyledir. Ona da birileri (cin, peri vs.) “yürü ya kulum!” demiş olabilir!
Türkçede günlük hayat dilinde, şans eseri imkanları artan insanlar için “yürü ya kulum!” tabiri kullanılır.
Buffett da şansı için şu tabiri kullanıyor: “İş ortağım aptal şansımdır.”
Buffett’e bakacak olursak, şans, rastgelelik ve iyi şansın hayattaki önemini reddetmek zor görünüyor. Ve aslında, bu faktörler kritik bir rol oynamaktadır.
Ama başka hikayeler ve anlatılar tersini söylüyor. Bu hikayeyi ünlü yazar James Clear’dan dinleyelim.
Başarının Kaynağı Nedir?
Proje 523’ün Hikâyesi
Şans Mı Çalışmak Mı? Başarının Kaynağı Nedir? – 1969’da Vietnam Savaşı’nın on dördüncü yılında, Tu Youyou adında bir Çinli bilim adamı Pekin’de gizli bir araştırma grubunun başına getirildi. Birim yalnızca kod adı ile biliniyordu: Proje 523.
Çin, Vietnam’la bir müttefikti ve Askerlere uygulanabilecek antimalaryal ilaçlar (sıtma türü hastalıkların tedavisi için ilaçlar) geliştirmek için Proje 523 oluşturulmuştu.
Hastalık büyük bir sorun haline gelmişti. Tıpkı pek çok Vietnam askerinin savaşta öldüğü gibi, geriye kalanlar da ormandaki sıtmadan ölüyorlardı.
Tu, çalışmalarına, bulabileceği her yerde ipucu arayarak başladı.
Eski halk ilaçları hakkında kılavuzları okudu.
Yüzlerce veya binlerce yıllık antik metinleri araştırdı. Bir tedavi içerebilecek bitkileri bulmak için uzak bölgelere gitti.
Aylar süren çalışmalardan sonra ekibi 600’den fazla bitki topladı ve neredeyse 2.000 olası çözümün bir listesini oluşturdu. Tu, yavaş ve metodik olarak potansiyel ilaçların listesini 380’e kadar daralttı ve laboratuvar farelerinde tek tek test etti.
“Bu, projenin en zorlu aşamasıydı” dedi. “Özellikle birbiri ardına bir başarısızlıkla karşılaştığınızda çok zahmetli ve sıkıcı bir işti.”
Yüzlerce test yapıldı. Çoğu sonuç vermedi. Ancak bir test – qinghao olarak bilinen acı pelin (warmwood) bitkisinden bir ekstrakt – umut verici görünüyordu. Tu bu ihtimalden heyecan duydu, ancak çabalarına rağmen, bitki sadece zaman zaman güçlü bir antimalaryal ilaç üretecekti. Her zaman işe yaramıyordu.
Ekibi zaten iki yıldır iş başındaydı, ama baştan yeniden başlamak zorunda olduklarına karar verdi. Tu, her testi gözden geçirdi ve kaçırdığı bir şey hakkında ipucu arayarak her kitabı yeniden okudu.
Ardından, sihirli bir şekilde, 1.500 yıl önce yazılmış eski bir Çin metni olan Acil Durumlar için Reçete El Kitabı‘nda tek bir cümleye rastladı.
Sorun sıcaklıktaydı.
Ekstraksiyon işlemi sırasında sıcaklık çok yüksek olduğunda, tatlı pelin bitkisindeki aktif bileşen tahrip oluyordu. Tu, daha düşük bir kaynama noktasına sahip çözücüler kullanarak deneyi yeniden tasarladı ve son olarak, yüzde 100 oranında çalışan bir antimalaryal ilaç üretti.
Bu büyük bir atılımdı, ancak gerçek çalışma daha yeni başlıyordu.
Tu Youyou (Çin) Kimdir?
İlaç kimyacısı ve eğitimci. Atemisinin ve dihydroartemisinin kaşifi olarak bilinir. Atemisinin ve dihydroartemisinin’i malaria tedavisi için kullanılmıştır ve milyonlarca hayat kurtarmıştır. Onun atemisinin ve malaria tedavisini keşfetmesi 20. yüzyılda tropikal tıbbın önemli bir atılımı ve Güney Asya, Afrika ve Güney Amerika’da tropik ve gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar için sağlıkta iyileşme olarak görülüyor . Çalışmalarından dolayı 2011 yılında klinik tıpta Lasker ödülü ve 2015’te William C. Campbell ve Satoshi Ōmura ile birlikte Nobel Fizyoloji ve Tıp ödülünü almıştır. Tu Youyou fizik ve tıp dalında ilk nobel ödülünü alan Çinli kadındır.
Sıkı Çalışmanın Gücü
Şans Mı Çalışmak Mı? Başarının Kaynağı Nedir? – Elinde kanıtlanmış bir ilaçla, şimdi, insan üzerinde denemeler yapmanın zamanı gelmişti. Ne yazık ki, Çin’de yeni ilaçlar için deneme yapan hiçbir merkez yoktu. Ve projenin gizliliği nedeniyle, ülke dışındaki bir tesise gitmek de söz konusu değildi.
Çıkmaza girmişlerdi.
Tu, o zaman ilacı deneyen ilk insan denek olmaya gönüllü oldu. Tıp bilimi tarihindeki en cesur hareketlerden birinde, o ve 523 numaralı diğer iki proje üyesi sıtmaya yakalandı ve yeni ilaçlarının ilk dozlarını aldılar.
Sonuç işe yaramıştı.
Bununla birlikte, çığır açan bir ilaç keşfetmesine ve kendi hayatını riske atmasına istekli olmasına rağmen, Tu’ nun bulgularını dış dünyayla paylaşması engellendi. Çin hükümetinin herhangi bir bilimsel bilginin yayınlanmasını engelleyen katı kuralları vardı.
Tu yılmadı, korkmadı ve bildiğini okumaya, araştırmasına devam etti, sonunda ilacın kimyasal yapısını (resmi olarak artemisinin olarak bilinen bir bileşik) öğrendi ve ikinci bir antimalaryal ilaç geliştirmeye devam etti.
1978 yılına kadar, başladıktan yaklaşık on yıl sonra ve Vietnam Savaşı bittikten üç yıl sonra, Tu’ nun çalışmaları, sonunda dış dünyanın kullanımına açıldı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün sıtmaya karşı bir savunma olarak tedaviyi önerebilmesi için 2000 yılına kadar beklemesi gerekecekti.
Bugün, artemisinin tedavisi sıtma hastalarına 1 milyardan fazla kez uygulanmıştır. Milyonlarca insanın hayatını kurtardığına inanılıyor. Tu Youyou, Nobel Ödülü alan ilk kadın Çin vatandaşı ve tıp bilimine büyük katkılarından dolayı Lasker Ödülü alan ilk Çin vatandaşıdır.
Nasıl buldunuz? Tu, şanslı mı? Çabacı mı?
Şans mı Sıkı Çalışmak mı?
Tu Youyou, inanılmaz derecede şanslı değildi. Onunla ilgili gerçek şu ki, herhangi bir akademik derecesi, yurtdışında araştırma deneyimi olmamasına, hatta Çin ulusal akademilerine üye olmamasına rağmen, ona “Üç Hayır’ın Profesörü” lakabı verilmişti.
Ama o sıkı bir çalışkan, ısrarcı, azimli ve kararlı bir karakterdi. On yıllar boyunca pes etmedi ve sonuç olarak milyonlarca hayatın kurtarılmasına yardım etti. Hikâyesi, başarıya ulaşmak için sıkı çalışmanın ne kadar önemli olabileceğinin mükemmel bir örneğidir.
Tu’ nun hikâyesi yerine Buffett’e bakacak olursak, hayattaki başarınızın çoğunu şansımız belirliyordu. Sanki biraz şımarıklık kokuyor BUffett’in sözleri.
Sıkı çalışmanın önemli olduğunda da hemfikir olduğumuz ortada. Çok çalıştığınızda, genellikle daha az çabayla olduğundan daha iyi sonuçlar alırsınız. Şansın önemini inkâr edemesek de, herkesin sıkı çalışmanın gerçekten bir fark yarattığına inandığı açıkça görünüyor.
Öyleyse başarıyı ne belirler?
Sıkı çalışma veya iyi şans mı?
Çaba veya rastgelelik mi?
Sanırım hepimiz her iki faktörün de rol oynadığını anlıyoruz, ama size “Duruma göre değişir” den daha iyi bir cevap vermek istiyorum.
Konuya iki şekilde bakalım…
Mutlak Başarı mı, Göreceli Başarı mı?
Bu soruyu cevaplamanın bir yolu şudur:
Şans mutlak anlamda daha önemlidir.
Sıkı çalışma göreceli anlamda daha önemlidir.
Başarının Kaynağı Nedir? Mutlak görüş, başarı seviyenizi diğer herkesin ortak görüşüne kıyasla mutlak olarak değerlendirir. Yani herkesin “başarılı” olma konusunda ittifak ettiği kriterlere göre elde edilen başarıdır. Buna mutlak başarı denir. Birini belirli bir alanda dünyanın en iyisi yapan nedir? İyi bir başlangıç seçimi yapsanız bile – Bill Gates’in bir bilgisayar şirketi kurmayı seçmesi gibi – dünya standartlarında sonuçlara neden olan tüm faktörleri anlayamazsınız.
Genel bir kural olarak, başarı performansının yüksek olması, buna neden olan koşulların iyi olmasını gerektirmez. Bazen zor şartlarda da yüksek başarı elde edilebilir. Başarı; genellikle doğru yeteneğin, doğru bağlantıların, doğru zamanlamanın ve diğer etkilerin bir kombinasyonudur.
Göreceli görüş ise, sizin gibi olanlara kıyasla, benzer şartlar altındaki kişilerin başarı düzeyini dikkate alan görüştür. Benzer seviyelerde eğitim alan, benzer mahallelerde yetişen veya benzer seviyelerde genetik yeteneklerle doğan milyonlarca insan ne olacak?
Bu insanlar aynı sonuçları elde edemiyorlar. Karşılaştırma ne kadar yerel hale gelirse, sıkı çalışma ile daha fazla ilişkilidir. Kendinizi benzer düzeyde şans deneyimlemiş olanlarla karşılaştırdığınızda, fark, alışkanlıklarınız ve seçimlerinizdedir.
Mutlak başarı şanstır. Göreli başarı çalışmak, seçimler ve alışkanlıklardır.
Doğal olarak bu tanımdan sonra gelen önemli bir iç görü vardır: Sonuçlar daha aşırı hale geldikçe, şansın rolü artar. Yani, mutlak anlamda daha başarılı hale geldikçe, başarınızın daha büyük bir kısmını şansa bağlayabiliriz.
Aslında Mutlak Olan Da, Göreceli Olan Da Doğrudur
Bazen insanlar bu iç görülerin her ikisini aynı anda tutmakta zorlanırlar. Sonuçları ya küresel anlamda ya da yerel anlamda tartışma eğilimi vardır.
Mutlak görüş daha küreseldir. Amerika’da doğan varlıklı bir kişi ile aşırı yoksulluk içinde doğan ve günde 1 dolardan daha az parayla yaşayan biri arasındaki farkı açıklayan nedir?
Göreceli görüş daha yereldir. Sizinle aynı okula giden veya aynı mahallede büyüyen veya aynı şirkette çalışan herkes arasındaki sonuç farkını açıklayan nedir? Çabadır, gayrettir, azim ve kararlıktır.
Yerel bir bakış açısıyla başarıyı düşünürken, insanlar “Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Çok çalıştığımı biliyor musun? Başkalarının yapmadığı seçimleri ve fedakarlıkları anlıyor musunuz? Şans olarak başarımın reddedilmesi, koyduğum zor işi devalüe ediyor. Eğer başarım şanstan veya çevremden kaynaklanıyorsa, o zaman komşularım, sınıf arkadaşlarım veya iş arkadaşlarım da aynı imkanlara sahip değiller mi?” derler.
Her iki hikaye de doğrudur. Sadece yaşama hangi mercekten baktığınıza bağlıdır.
Başarının Eğimi
Şans Mı Çalışmak Mı? Başarının Kaynağı Nedir? – Şans ve sıkı çalışma arasındaki dengeyi incelemenin başka bir yolu da vardır, bu da başarının zaman içinde nasıl etkilendiğini düşünmektir.
Başarıyı bir grafik üzerinde; Başarıyı Y ekseninde, Zamanı da X ekseni üzerinde hayal edin. Doğduğunuzda, Buffett gibileri Y ekseninde, %100’e doğru üstlerde bir yerde işaretlediniz. Çünkü doğduğunda bile Y ve X eksenlerinin %100’ü düzeyinde. Oysa fakir bir başkası Y ile X ekseninin henüz başladığı 0 (sıfır) noktasındadır. Şanslı doğanlar grafikte daha yüksek başlıyor. Daha zorlu şartlarda doğanlar daha düşük başlar. Mesela sıfıra yakın doğan milyonlarca insan var.
İşte önemli nokta burasıdır: Burada bakılması gereken başlangıç noktası değil, başarınızın eğimini kontrol etmektir.
Şu anda ne kadar başarılı ya da başarısız olduğunuz fark etmez. Önemli olan alışkanlıklarınızın sizi başarıya götürüp götürmediğidir. Mevcut yörüngenizle mevcut sonuçlarınızdan çok daha fazla ilgilenmelisiniz.
Başlangıç Noktası Değil, Eğim Önemli!
Başlangıç pozisyonunuzu değil, sadece başarınızın eğimini kontrol edebilirsiniz.
Yani, nerede, hangi ailede, hangi ekonomik şartlarda doğup doğmadığınız değil, değerli olan, mevcut imkanlarınızla ne kadar başarılı olup olmadığınızdır. Olumlu bir eğim ve yeterli zaman ve çaba ile kötü şans nedeniyle kaybedilen zemini geri kazanabilirsiniz. Bir yarışın başlangıcının üzerinden ne kadar çok zaman geçerse, diğerlerinin nereden başladığının önemi kalmıyor.
Tabii ki bu her zaman doğru değildir. Şiddetli bir hastalık sağlığınızı silebilir. Benzer şekilde, bazen şans sürekli bir avantaj (veya dezavantaj) sağlar. Bir araştırma, başarıyı servet sahibi olarak ölçerek, en başarılı insanların neredeyse orta düzey yetenekli ve dikkat çeken şansları olan kişiler olduğunu bulmuştur.
Her durumda, ikisini ayırmak mümkün değildir. Zaman geçtikçe hem önemli şanslar hem de sıkı çalışma önemli bir rol oynamaktadır.
Bu sadece kötü şansın üstesinden gelmek için değil, aynı zamanda iyi şanslardan yararlanmak için de geçerlidir. Bill Gates, Microsoft’u doğru tarihte ve doğru zamanda başlatmak için inanılmaz şanslı olabilirdi, ancak onlarca yıl süren sıkı çalışma olmadan, fırsat boşa harcanacaktı.
Zaman her avantajı aşındırır. Bir noktada, başarının sürdürülmesi için iyi şanslar sıkı çalışma gerektirir.
Ne Kadar Çok çalışırsanız O Kadar Şanslı Olursunuz.
Şans Mı Çalışmak Mı? Başarının Kaynağı Nedir? – Tanım olarak, şans sizin kontrolünüzün dışındadır. Öyle olsa bile, şansı kendinize hizmet ettirebilirsiniz. Bunun için yine çalışmanız lazım. Şansın veya şansızlığın önünüze çıkması durumunda onların nasıl çalıştığını anlamak önem kazanmaktadır.
Çabalayarak kişisel ve sosyal yüzey alanınızı iyi şanslar toplamak için genişletebilirsiniz. Ava giden biri günlerce av peşinde koşsa ve az sayıda avlansa, evde oturandan daha şanslı değil midir? Tarlalarda tavşan avlayan bir avcı gün boyu bir tavşan vuramasa bile, evde zamanını av hayali kurarak geçiren bir avcıdan daha üstündür.
Ünlü golfçü Gary Player, “Ne kadar çok çalışırsam, o kadar şanslıyım” demiştir.
Sonunda, şansımızı kontrol edemeyiz – iyi ya da kötü – ama çabalarımızı ve hazırlıklarımızı kontrol edebiliriz. Şans zaman zaman bize gülümsüyor. Ve bu olduğunda, iyi şansınızı onurlandırmanın yolu sıkı çalışmak ve bundan en iyi şekilde yararlanmaktır.
Yapılması gereken tek şey çok çabayla biçare talihinize (şansınıza) yardım edin.
Peki, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Bu konudaki düşüncelerinizi ve yorumlarınızı aşağıdaki yorumlar bölümünde bizimle ve diğer okurlarımızla paylaşabilirsiniz.
Kaynaklar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Tu_Youyou
https://willyoulaugh.com/luck-vs-hard-work