Yaratıcı Düşünme / Yaratıcı Düşünmeyi Engelleyen Faktörler – Yaratıcı düşünmeyi bloke eden 10 zihinsel engeli tanıyor musunuz? Zorlu bir problemi çözmeye, bir işe başlamaya, o işe dikkat etmeye veya ilginç bir makale yazmaya çalışsanız da, hepsinde ihtiyaç duyacağınız tek şey vardır; yaratıcı düşünme… Mevcut durumunuzdan daha farklı bakış açısı geliştirmeye ve olayları şu anda yaptığınızdan daha farklı görmeye başlamadıkça yaratıcı düşünmeye sahip olmak zordur.
İnsanlar bunu “kalıpların dışında düşünmek (kutunun dışında düşünmek)” olarak adlandırmayı seviyorlar ki, bu “yanlış yöne bakmak” şeklinde ifade edilebilir. Tıpkı Neo’nun The Matrix filminde “”Kaşığı eğmeyi boşuna deneme. Bu imkansızdır. Bunun yerine sadece gerçeği anlamaya çalış. Bir kaşık yok. Bu yüzden eğdiğin şey kaşık değil, sadece sensin.” deyimini anlamaması gibi.
ZİHİNSEL KALIPLARIMIZI NE ZAMAN OLUŞTURUYORUZ?
Cevap basit; yaşadığımız hayatı paranoyak bir hayal gücüyle, var olmayanı varmış gibi, dayanaksız bir algılama yoluyla oluştururuz. Böylece yanlış algılarımız sonucunda bazı şeyleri “gerçek” olarak kabul ederek zihnimizi bir kalıba sokmuş oluruz. Bu nedenle toplumda “normal” olarak görünürüz. Çünkü herkes aynı eğitim süreciyle bunu öğrenmiştir. Fakat gelgelelim yaratıcı düşünme açısından baktığımızda durum vahimdir; toplumla uyum, toplumun fikir birliğine uyum sağlamak doğal yaratıcı yeteneklerimizi engellemeyle kalmaz, her durumda bu kalıpların dediklerini yapmak ve düşünmek zorunda kalırız.
Bu yüzden, yaratıcılığa ilham verecek yollar aramak yerine, sadece gerçeği idrak etmelisiniz. İnsan her zaman yaratıcı düşünme yeteneğine sahiptir. Ancak içinde yaşadığınız şartlar ve sosyal çevreden topladığınız hayali zihinsel blokları (veya kalıpları) beyninizden çıkarmak zorundasınız. Bunun için önce yaratıcı düşünmeyi engelleyen faktörlerin farkına varmak gerekiyor.
***** Sponsor Bağlantı *****
ÜCRETSİZ – YARATICI DÜŞÜNME BÜLTENİ
***** Yazının Devamı *****
Yaratıcı Düşünmeyi Etkileyen Faktörler
“DOĞRU” YANITI BULMAYA ÇALIŞMAK
Okul eğitiminin en kötü yönlerinden biri, belirli bir soru veya sorunun sadece doğru cevabına odaklanmasıdır. Bu yaklaşım, toplumla birlikte çalışmamıza yardımcı olurken, yaratıcı düşünmek isteyenlere zarar vermektedir. Çünkü gerçek hayattaki sorunların çözümleri tek doğru cevap yerine çok sayıda doğruları içerebilir. Yani gerçek hayattaki çözümler bazen belirsizdir. Genellikle birden fazla “doğru” cevapları vardır. Hatta daha sonra bulduğunuz bir yanıt, öncekilerin üzerini çizilmesini gerektirebilir.
MANTIKSAL DÜŞÜNMEK
Gerçek hayat sadece belirsiz değil, bazen mantıksızdır. Mantıklı düşünme, düşündüklerimiz arasında bir ilişki kursa da, bazı düşünceler böyle ilişkiler yerine ilgisiz ve anlamsız ilişkilerden de doğabilir. Mantığa dayalı eleştirel düşünme becerileri, yaratıcı bir fikrin altyapısını değerlendirmede temel güçlü yönlerimizden biri olsa bile, genellikle yenilikçi düşüncelerin düşmanıdır.
Kendi mantıksal zihninizin kısıtlamalarından kurtulmanın en iyi yollarından biri metaforik düşünmektir. İletişimde metaforların bu kadar iyi çalışmasının sebeplerinden biri, onların ayrıntılarını düşünmeksizin doğru olarak kabul etmemizdir. “Gerçeğin” genellikle sembolik olduğunu anladığınızda, genellikle alternatifler bulmakta özgür olduğunuzu görürsünüz.
KURALLARA UYMAK
Yaratıcı düşünmeye sahip olmak için düşünmenizi sınırlayan, hatta sizi zorlayan mevcut kurallara razı olmamanız gerekir. Kurallara uymak sıradan insanlar için elbette iyi bir şeydir. Ancak yaratıcı düşünebilmeniz için bu kuralların dışında bir konum edinmelisiniz. Tarih boyunca, toplumsal veya bilimsel alanda yenilik yapanlara karşı gelen otoriteler yaratıcı düşünenleri kurulu sistemi yıkıcı bir güç olarak görmüşlerdir. Sokrat bunun için idam edilmiştir. Galile, dünya dönüyor demekte ısrar ettiği içn idam edilmiştir. Onlar da kurulu sistemin bir uyumlu parçası olsaydılar, sıradanlaşırlar ve biz de şimdi onları tanımıyor olacaktık.
Kuralları ifade etmek ona uymaktan daha kolaydır. Çünkü insanlar, kuralın işe yaramadığına dair kanıtlar olsa bile takip ettikleri kuralları sıklıkla savunurlar. İnsanlar, Richard Branson gibi isyancıları tebrik etmeyi ya da western filmlerindeki başrol oyuncusu kanun kaçaklarını severler. Onları sevmemizin sebebi toplumsal yasalara uymamaları olmasın? Bir de çok az insan bu tipler gibi cesurdur. Siz, siz olun; yaratıcı düşünme için kural dışı olmanız gerekiyorsa, olun. Eğer sıradan insan olmak istiyorsanız kural delicilere hayran olmayın; kurallara uymaya devam edin.
HAYAL GÜCÜNÜ BASTIRMAK
Hayal gücünüzü bastırmayın; hayallerinizi uygulamak için zamanından önce fazla aceleci de davranmayın, zamanı fazla da uzatmayın. En iyi fikir zamanı gelmiş fikirdir. Zamanlamaya mutlaka dikkat edin. Çünkü mevsiminden önce açan çiçekleri dolu ve sağanak bastırdığı gibi, zamanından önce söylenmiş sözler ve yenilikçi fikirler de birileri tarafından bastırabilir.
Bir düşüncenin uygulamasından önce fizibilitesine bakın. Ölü doğmasın. Uygulanması aşamasında, mümkün olduğunca, sıkça, “… şöyle olursa ne olur, böyle olursa ne olur?” diye sorun. Bu şekilde hayal gücünüzün istediği yere gitmesine izin verin. Kendinizi daha önce kimsenin düşünmediği kadar delicesine uygulama yapan ve çılgın bir fikir keşfederken bulabilirsiniz.
OYUNUN ÇOCUKLARIN İŞİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK
Bazı insanlar işi bir oyun olarak görmek istemese de, zihninizin oyun oynamasına izin vermek, belki de yaratıcı düşünmeyi teşvik etmenin en etkili yollarından biridir. Bu günlerde, harika fikirler ve çözümler bulabilen insanlar, ekonomik açıdan fazlasıyla ödüllendirilirken, işçi arılar yaratıcı düşünürlerin emrindedirler.
BU BENİM İŞİM DEĞİL YAKLAŞIMINI BENİMSEMEK
Hiper-uzmanlaşma çağında, tamamen ilgisiz görünen yaşam alanlarında her şeyin birbirleriyle ilişkili olduğunu en iyi gören ve edinilen bilgiyi en doğru şekilde kullanabilenler mutluluğu hak edecekler. Bu, reklam adamı Carl Ally’nin yaratıcı kişiler hakkında söylediği cümleyi hatırlatıyor: “Onlar sadece (neyi yaratmak istediklerini) bilmek istiyorlar.”
Elbette, kendi uzmanlık alanlarınızı bilmek zorundasınız; ancak kendinizi makinenin çarkında bir dişli, bir emir kulu olarak görmek yerine bir kaşif olarak görmelisiniz.
“CİDDİ” OLMAK
Bizi medeni ve sosyal yapan şeylerin çoğu, herkesin yaptığı gibi; düşünmek, uyumluluk, tutarlılık, paylaşılan değerler ve “evet” demek gibi şeylere bağlı. Bu konuda yanlış bir şey yok, ama zihinsel olarak, bir toplumun işleyişine yardımcı olan “grup düşüncesi” nden başka bir şey olmadığını kabul ederseniz, o zaman kendinize kendiniz olduğunuzu anlatmanız zor olacaktır. Tek tip olan toplumlarda farklı bir düşünme gelişemeyeceği gibi, gelişme yeteneği gösteren farklılıklar da hızlıca bastırılıp grup dinamiğine uyumu sağlanır.
Mısırlı firavunlardan Çin imparatorlarına ve Avrupalı krallara kadar liderler, bir konuyla ilgili zor durumda kaldıklarında veya bir problemle karşı karşıya kaldıklarında aptallara ya da kralın soytarılarına danışırlardı. Neden? Çünkü aptallar veya soytarılar; şahsiyeti açık, düz ve yalın bir şekilde hakikati söyleyebilen insanlardı. Her ne kadar küfürlü konuşsalar da köklü toplumsal düzene karşı aykırı bir ruha sahiptirler. Onun için zaten soytarı veya aptaldırlar.
Siz de aptal olmak için kendinize izin verin. İşte problemin gerçek yüzünü o zaman görürsünüz.
BELİRSİZLİKTEN KAÇINMAK
Mantıklı olarak, her durumun bir dereceye kadar belirsiz olduğunu fark ediyoruz. Ve karmaşık durumları siyah ve beyaz kalıplara ayırmak felakete yol açsa da, yine de yapıyoruz. Belirsizliği veya karanlığı ortadan kaldırıp görünürlüğü sağlamak ve bunu arzu etmek insan psikolojisinin doğuştan gelen bir özelliğidir. Ancak, belirsizlik probleminin vahametini ve bu vahim durumun nerelere varacağını görmek ve bunu önceden risk alarak söyleyebilmek; yanlışa göz yummayarak keyfini bozmak, kısacası “etliye sütlüye karışırım!” diyerek kendi kişisel konforunu reddetmek, ancak yaratıcı düşünenlere özgü bir tutumdur. Yaratıcı düşünenler belirsiz ortamlarda bir lamba gibidir; aydınlatır ve yeni yollar bulurlar.
Belirsizlik; yenilik yapmak istiyorsanız iyi bir arkadaştır. Çoğu insanın belirsizliği araştırmaktan rahatsız olduğu gerçeği, ondan kaçmak yerine belirsizliği kucaklayabildiğiniz sürece size bir avantaj sağlar.
YANLIŞ YAPMAKTAN KORKMAK
Hatalı olmaktan nefret ediyor olsanız da, yine de hatalar bizim hocalarımızdır. Çoğu şeyi hatalarımızdan öğreniriz. Thomas Edison ampulü icat etmeden önce 1.800 kez yanıldı. Edison’un en büyük gücü yanlış yapmaktan korkmamasıydı.
Yaptığımız en iyi şey hatalarımızdan ders almaktır, fakat ilk başta hata yapma özgürlüğümüz olduğuna inanmalıyız. Sadece fikirlerinizi deneyin ve ne olduğunu görün, dersinizi alın ve sonra diğerini deneyin. Kendinize ”yanılıyorsam olabilecek en kötü şey ne olabilir?” diye sorun.
KENDİNİZİN YARATICI OLMADIĞINI DÜŞÜNMEK
Kendi yaratıcılığınızı inkar etmek, bir insan olduğunuzu inkar etmek gibidir. Hepimiz sınırsızca yaratıcıyız, ancak yalnızca düşüncelerimiz ve düşünme biçimlerimiz bizim yaratıcı özelliğimizin önünü açar veya kapatır. Kendinize yaratıcı olmadığınızı söylerseniz, gerçekten körelirsiniz; lütfen bunu yapmayın.
Bu anlamda, kendi yaratıcılığınızı uyandırmak, ruhsal arınma arayanların tebliğ ettikleri maneviyat yoluna benzer. Zaten sen aydınlanmışsın, tıpkı yaratıcı olduğun gibi; ama bunu görmen için tüm sınırlılıklarını ortadan kaldırmak zorundasın. Doğanız gereği yaratıcı olduğunuzu kabul edin ve aklınızda başka izin verdiğiniz diğer engeller varsa onları da yıkmaya başlayın.
Sponsor Bağlantı
ÜCRETSİZ YARATICI DÜŞÜNME BÜLTENİ – ÜYE OLUN
Yaratıcı Düşünmeyi Engelleyen Faktörlere Son Verin!
Yazının Devamı
Yaratıcı düşünmeyi engelleyen faktörleri bilmek ve bunların farkına varmak yaratıcı düşünme tekniklerini öğrenmenin başlangıç noktasıdır.