Sophie Germain – Büyük matematikçilerin hayatlarını yazacağım bir köşemin olduğunu öğrendiğimde ilk düşüncem; “Genç ve matematiği kendi çabaları ile öğrenmeyi başarmış olan eşsiz insanların hayatlarını yazmalıyım oldu”. Daha önce, genç Evariste Galois’in trajik ve bir o kadar da ilham veren kısa yaşam öyküsünü yazmıştım. Bu yazımda hangi büyük matematikçinin hayatını yazmam gerektiğini düşünürken takvim 8 Mart’ı gösteriyordu ve bugün “Dünya Kadınlar Günü“ydü. O anda kararımı vermiştim. Bu yazı bir kadın matematikçinin hayatını anlatmalıydı. Bu kişi tutku ve engelleri aşmanın diğer adı olan Sophie Germain’den başkası olamazdı.
Sophie, kütüphanede okuduğu matematik kitaplarının bir tanesinde Archimedes’in trajik ölümünü* okuduğunda aklından geçenler şunlar olmuştu;
“Eğer matematik bir insanın hayatını kaybetmesine neden olacak kadar yoğunlaşmasını sağlıyor ise mutlaka bu bilimi öğrenmeliyim.” Sophie’nin matematik tutkusunun Archimedes’in yolundan gitmek olduğu söylenir.
*A rchimedes’in ölümü ile ilgili anlatılan hikaye şöyledir: Archimedes’in bir gün kumsalda bir geometri problemi üzerine yoğunlaşmış bir şekilde düşünürken kumsala çıkarma yapan Romalı bir askerin kendisine bir şeyler söylediği, ancak Archimedes’in probleme yoğunlaştığından dolayı askeri duymadığı ve hatta “Çemberimi sakın bozma” dediği söylenir. Bu beklenmedik yanıt karşısın sinirlenen asker Archimedes’in kafasını uçurarak onu öldürür.
Sophie Germain 1 Nisan 1776, Paris, Fransa’da doğdu. Babası bir ipek tüccarıydı. Birçok matematikçinin aksine o maddi sıkıntılar çekmedi, ancak Sophie’nin yaşadığı zorluklar farklıydı. O, Fransız lhtilali’nin en kanlı çatışmalarının yaşandığı bir dönemde geçirmişti gençlik yıllarını. Ailesi Sophie’nin siyasetle ilgilenmesini istemiyordu. Hatta onun bu karışık dönemlerde dışarı çıkmasını yasaklamıştı. Böylece Sophie’nin hapis günleri başlamış oldu. Ancak Sophie’nin sıkıntısı hayatını değiştirecekti çünkü babasının son derece zengin bir kütüphanesi vardı ve kütüphane bazı matematik kitaplarını da içeriyordu. Evden çıkamadığı bu günlerde kitap okumak için bolca zaman bulabiliyordu. Montoucla’nin “Historie des Mathematiques” (matematik tarihinin anlatıldığı bir kitap) kitabında yer alan büyük bilim insanı Archimedes’in trajik ölüm hikayesini de okuyunca o kadar çok etkilenmişti ki kendisinin de matematik öğrenmesi gerektiğine karar verdi.
Sophie Germain’ın Sıradışı Hikayesi
18. yüzyıl Avrupa’sında kadınların akademik kariyer yapmalarına izin verilmiyordu. Bu nedenle Sophie matematiği hiçbir öğretmen olmadan kitaplardan öğrenmeye başladı. Bu süreç zorluklarla doluydu, çünkü sadece akademik çevreler değil, ailesi de bir kadının bilim ya da siyasetle ilgilenmesini uygun bulmuyordu. Sophie matematik çalışmalarını gece herkes uyuduktan sonra kısık ışık altında gizlice yürütüyordu. Hatta ailesinin çalışmalarını engellemek için mumları ve battaniyeleri saklayıp uyumaya zorladığı söylenir.
İlk başlarda hiçbir eğitmen desteği olmadan matematik çalışmak kolay olmadı. Matematiksel terimleri, Sir lsac Newton ve Leonhard Euler gibi büyük matematikçilerin çalışmalarını okuyabilmek için Yunan ve Latin alfabelerini öğrendi. Bu eşsiz çabaların ardından Etienne Bezout ve Jacques Atoine-Joseph Coush’un kitaplarını anlamayı başardı. Bu Sophie’nin matematiğin gizemli dünyasına ilk adımları oldu.
1794’te Sophie henüz 18’inde iken, sonraki yıllarda Matematik ekolü olacak, Ecole Polytechnique açıldı. Ecole Polytechnique’de o yıllarda kadın öğrencilerin eğitim görmelerine izin verilmiyordu, ancak yeni bir uygulama ile ders notları isteyen herkese açık tutuluyordu. Bu sayede notları alan Sophie çalışmalarına hız verdi. Daha sonra yaptığı çalışmalarını fakülte üyesi olan Joseph Louis Langrange’a göndermeye başladı, ancak kadın olduğu için mektupları kendi adına değil, eski bir öğrenci olan Monsieur Antoine-August le Bianc adını kullanarak gönderiyordu. Sonraki yıllarda yazışmalarına dönemin en meşhur matematikçileri olan Legendere ve Gauss ile devam etti.
1798 yılında yayınlanan ve Adrien-Marie Legendre’ye ait olan sayılar teorisini içeren eserle ilgili çalıştı. Teoriler ile ilgili fikirlerini içeren bir mektubu takma adını kullanarak Legendre’ye ulaştırdı. Legendre bu fikirleri daha sonra “Supplement” kitabının ikinci baskısında yayınladı.
Fermat’ın Son Teoremi ve Sophie Germain
Sophie’nin matematiğe en büyük katkılarından bir tanesi de Fermat’ın son teoremi olarak bilinen tüm zamanların en meşhur matematik problemine getirdiği çözüm önerisi ile oldu. Teoremi 1O Oe’ kadar olan asal sayılar için ispatlamayı başardı. Hatta bu konu ile ilgili teorisini dönemin en önemli matematikçilerinin başında gelen Cari Friederich Gauss’a, M.LeBlane takma adı ile bir mektup yazarak iletti. Bu gelişmenin sonrasında Gauss ile Sophie bir süre daha yazışmaya devam ettiler. Sonraki yazışmalarda Gauss gizemli mektup arkadaşının kimliğini merak etti ve Sophie’yi kimliğini açıklaması konusunda zorladı. Böylece karşısında bir kadın düşünür olduğunu öğrenmiş oldu. Gauss onunla ilgili şunları yazmıştı:
“Benim saygın mektup arkadaşım M. LeBlanc’ın değişerek bu ünlü insan haline gelmesi. Hele o bir kadın iken ve onun cinsiyetinden dolayı bizim geleneklerimizin ve önyargılarımızın önündeki engelleri aşarak bir erkek gibi sayılar teorisindeki karışık problemler ile uğraşması ve bunlara ek olarak bu engellerden bu kadar gizli bir şekilde geçebilmesi ve Sophie’nin şüphesiz olarak en asil cesarete sahip olması ve olağandışı zeki ve üstün zekalı olması karşısındaki şaşkınlık ve hayranlığımı nasıl açıklayabilirim!”
Bu sözlerle büyük usta Sophie’ ye olan saygısını ve hayranlığını açıkça dile getirmiş oluyordu. Bir süre daha devam eden yazışmalar sonraki yıllarda kesildi, ancak Sophie bu yazışmalar ile kendisine önemli bilgiler katmış oldu.
Sophie sonraki çalışmalarını metal plakaların titreşimi ile ilgili olan “Elastiklik Teorisi” üzerine yaptı. Yaptığı bu çalışma kendisine Paris Academy of Sciences ödülünü kazandırdı. (Sophie bu ödülü kazanan ilk kadındı) Sophie’nin metal plakaların hareketleri üzerine yaptığı çalışması, yapımı 1889’da tamamlanan Eiffel kulesi’nin yapımına büyük katkılar sağladı. Buna rağmen kulenin yapımına katkısı olan 100 önemli insan içinde adı geçmedi. Sanırım kadın olması bu listede yer almamasının tek nedeniydi. Çünkü erkeklerin hazırlamış olduğu bu listenin tamamı erkeklerden oluşuyordu.
1829 yılında göğüs kanseri olduğunu öğrendi. Çekmiş olduğu tüm acıya rağmen çalışmalarına devam etti. Denge yasasının ve elastik cisimlerin hareketleri hakkında yeni fikirlerin ortaya çıkmasına sonsuz katkı sağladı. 27 Temmuz 1831 ‘de hayata gözlerini yumdu.
Modern zamanlarda Sophie Germain büyük bir matematikçi olarak anılır. Elastik ve katı cisimlerin hareketleri ile ilgili teorilerin geliştirilmesine ve Fermat’ın son teoremi olarak bilinen tüm zamanların en meşhur matematik probleminin çözümüne ilişkin önemli katkılar yaptığı kabul edilir. Onun adını taşıyan birçok önemli matematik ödülü verilmektedir.
Bizlere, inanmanın ve azmin gücünü gösterdiği için ona minnettarız.
Ruhun şad olsun Sophie Germain!