TOEFL Nedir – Hangi Becerileri Ölçüyor ve Nasıl Kazanabilirsiniz?

TOEFL Nedir / Hangi Becerileri Ölçüyor – Yabancı bir dilin öğrenilmesi kolay, ölçülmesi ve değerlendirilmesi kolay değildir; özellikle “standartlaştırılmış testler” konusunda. Dünyada en yaygın, geçerli ve güvenilir kabul edilen bazı testler bu özellikleri taşımaktadır.

Bunlar arasında dünya ölçeğinde en çok tanınan ve kabul edilen ölçme araçları arasında kâr amacı gütmeyen (ama her sınav ücreti can yakan) ABD merkezli Eductional Testing Service (ETS) kuruluşunun sahibi olduğu TOEFL ve GRE gelmektedir. Diğer bir popüler sınav ise, ETS’ye alternatif olarak İngilizlerin hazırlamış olduğu IELTS (International English Language Testing System) gelmektedir. IELTS, British Council, IDP: IELTS Australia ve Cambridge Assessment English’in ortak mülkiyetinde olan bir sınavdır.

Biz bu yazımızda Tüm ABD üniversitelerinin ve diğer ülkelerde İngilizce eğitim dili olan pek çok üniversitenin öğrenci kabulünde aradığı şartlar arasında en başta gelen TOEFL sınavından söz edeceğiz.

TOEFL Nedir?

190’dan fazla ülke ve bölgede 11.000’den fazla üniversite ve diğer kurumlar tarafından kabul edilen iki dil puanından biri olan TOEFL (diğeri IELTS) kısaltmasının açılımı “Test of English as a Foreign Language”dir. Yani “Yabancı Dil Olarak İngilizce Sınavı” anlamına gelir. TOEFL sınavına 2 kez girmiş ve ABD üniversitelerinin kabul ettiği bir TOEFL puanı almış deneyimli biri olarak şunu söyleyebilirim:

Siz de yöntemine uygun şekilde hazırlandığınız takdirde iş veya akademik kariyer yapmanıza onay veren bu sınavı rahatlıkla aşabilirsiniz.

TOEFL kısaca, İngilizceyi üniversite düzeyinde kullanma ve anlama yeteneğinizi ölçer. Tabi post doktora gibi kariyer merkezli çalışmalar için de TOEFL puanınızın olması, olmazsa olmazlardan.

TOEFL’dan aldığınız puanın kullanılma süresi 2 yıldır. Bu nedenle bir yabancı dili “öğrendim” demek, insanın “unutkanlık” yönünü “unutması” demektir. Çözüm ise sürekli canlı kalmak ve İngilizcenizi diri tutmaya devam etmektir.

TOEFL Sınavında Neler Ölçülüyor?

TOEFL, 4 temel dil becerisinin tümünü ölçen, zorluk düzeyi ve ayırt ediciliği yüksek bir sınavdır. Dilinizi “intermediate” ve “advanced” düzeyinde ölçmektedir.

TOEFL sınavının kapsamında dört temel bölüm vardır:

Bunlar;

“Reading (Okuma)”,

“Listening (Dinleme)”,

“Writing (Yazma)”

“Speaking (Konuşma)”

90’lı yıllarda, “paper and pencil (kâğıt ve kalem ile)” sistemindeki sınavlarda “dinleme-anlama”, “kelime”, “gramer” gibi bölümler varken gelişen teknolojinin sunduğu fırsatlardan yararlanarak kapsam şu anda “okuma” “konuşma” “dinleme” ve “yazma”dan oluşmaktadır.

TOEFL Sınavına Nasıl Hazırlanmalısınız?

TOEFL, doğası gereği zor bir sınav olduğu için, ona zorlu bir şekilde hazırlanmak gerekir.

Her şeyden önce, İngilizce dilbilgisi seviyenizi bilmelisiniz. Çünkü zor bir sınava hazırlanırken, kendi güçlü yönlerinizi bildiğiniz gibi, ihtiyacınızı karşılamak amacıyla zayıf yönlerinizi de bilmelisiniz.

1990’lı yıllarda başlı başına “vocabulary (kelimeler)” bölümü olan testin şimdi böyle müstakil bir bölümü yok. Bunun yerine sizin kelime bilginizi okuma ve yazma gibi diğer bölümlerde ölçmüş oluyorlar. Aynı konu gramer testi için de geçerli, artık grameri tek başına teorik olarak bilmek yerine onu cümle, paragraf veya bölümde uygulama içinde ölçüyorlar.

Şimdi hem kapsama, hem de bu dört bölüme nasıl hazırlanmanız gerektiğine bakalım.

1-) Reading (Okuma)

Adı üstünde; sınava hazırlanıyorsanız kendi alanınızla ilgili İngilizce kitaplar okumalısınız. Yazı dili konuşma dili gibi değildir. Konuşma esnasında, özellikle günlük dilde çoğu kelimeyi kısaltır veya yutarız. Oysa yazı dili edebi açıdan düzgündür ve orada her şey resmileşir. Bu nedenle bolca İngilizce okuma yapmalısınız.

İngilizce, bir kelimenin birden fazla anlamlar yüklendiği bir dildir. Okurken, kelimelerin anlamlarını kolayca fark edersiniz.

Okumayı kolaylaştırmak için şunları da yapın: İngilizceyi aksansız konuşan haberleri veya TV programlarını dinleyin.

Bunun yanında dediğimiz gibi, kitap ve bilimsel yayınlar okuyun. Bu yayınlar sizi akademik hayata hazırlar. Çünkü okumak hem yorum yeteneğinizi hem de dil bilginizi geliştirir.

Türkiye’deki üniversite giriş sınavlarında veya LGS’deki gibi, paragraf sorularını cevaplayabilmek için gerçekten önceden anlam çıkarıcı paragraf okumaları yapmalısınız.

2-) Listening (Dinleme)

Dil öğrenmenin yarısı konuşmaksa, diğer yarısı dinlemektir. Hatta öncelik dinlemenindir. Bol bol film ve dizi izleyin. “Reading” bölümü için olduğu gibi, yabancı haber kanallarını dinleyin. Ancak alt yazısı Türkçe olmasın. Kendinizi zorlayın. Gerekirse aynı şeyi kaydedip tekrar dinleyin. Başlangıçta hiçbir şey anlamasanız bile zaman içinde kulak dola dola ne konuşulduğunu anlamaya başlarsınız.

3-) Writing (Yazma)

Geldik en zorlusuna; okumak ve dinlemek edilgenken, yazma ve konuşma etken durumunuzu ifade eder. Yani siz yazacaksınız. Makine de onu okuyacak ve size not verecek.

Yazar olmak zordur; ama yazmak o kadar zor değildir. Derdinizi söyleyerek değil, yazarak anlatacaksınız. Anlatırken doğru ve kolay anlaşılmanız gerekmez mi?

Yazım bölümünde sizden 4 konu yazmanızı isteyeceklerdir. Bunlar “katılma veya katılmama”, “eğer veya hayali”, “farklılıklar-benzerlikler” ile “tarif etme temalı” olacaktır. O halde siz de bu türde yazıları okuyarak ve bu ifadelerin kalıplarına çalışarak hazırlanmalısınız.

Yazma dili de konuşma dili gibidir. Karşınızdakini ikna etmek için farklı kalıp cümlelerle başlarız ya, aynen öyle.

Bağlaçlar, vurgulamalar, pekiştirme sıfatlarını yerli yerinde kullanmak, yazdığınız konuya ilişkin etkinizi gösterir. Tabi lüzumsuz yazmamalı, yeri ise yazmalı. “I really turst on you that…’’ kalıbıyla yazınıza başlayabilir, yazı içinde ’’so, which one, do I prefer?’’ gibi soru kalıplarını kullanabilirsiniz.

4-) Speaking (Konuşma)

İki türlü İngilizce vardır; biri akademik çevrenin üniversite sınırları içinde konuştuğu kurallı İngilizce, diğer ise kampüsün dışında, evde, sokakta veya herhangi bir mekanda konuşulan bol jargonlu bol kısaltmalı-kestirmeli İngilizce…

Konuşmanın yolu dinlemeden geçer. Yukarıda söz ettiğimiz gibi bol bol dinlemek, zamanla konuşma ihtiyacınızı doğuracaktır. Siz de konuşma ihtiyacınız olduğunu hissettiğinizde İngilizceyi bilen bir arkadaşınızı arayıp, “Hello! veya Hi!” diyerek sohbet şansı yakalayın. Hatta sizin gibi sınava hazırlanan birileriyle de konuşun.

Yazmada olduğu gibi konuşmada da bağlaçları yerli yerinde kullanın. Ses tonunuzla vurgulamalar da yapın. Tıpkı Türkçedeki gibi…