Odaklanarak Okumak – Çocukken okuduğunuz bir romana veya hikayeye odaklanmanızın üzerinden yıllar geçti. Eminim ki, çoğunuz o günleri hatırlayıp, şu an neden odaklanamadığınıza hayıflanıyorsunuz. Bu, muhtemelen biraz da çocukluluk dönemindeki öğrenme isteğinden ve o yaşlardaki zihinsel saflıktan kaynaklanıyor.
Günümüzde kitap okumak bir sorun haline geldi; özellikle odaklanarak okumak… Bu konu yaygın olarak herkesin sorunu durumunda. Özellikle bağımlılık yaratan teknolojinin günlük hayatımıza girmesinden sonra durum daha vahim hale geldi. Eskiden ansiklopedileri karıştırıp bilgiyi ararken harcadığımız saatler yanında, şimdi bir saniyeden daha az sürede herhangi bir bilgiye erişebiliyoruz.
Dikkatimiz o kadar çok dağıldı ki, elimize telefonu alıp o uygulamadan bu uygulamaya zıplayıp duruyoruz. Okuma sürelerimiz neredeyse “anlık” düzeyde seyrediyor. Bu geçişler o kadar çok ve o denli hızlı ki, daha bir şey anlamadan daldan dala atlıyoruz. Bu alışkanlıklar konsantrasyonumuzu bozuyor ve sürekli odaklanma gerektiren okuma gibi görevlere odaklanmamızı zorlaştırıyor.
Okumanın Faydaları Saymakla Bitmez.
Vaktimizi Nelere Harcıyoruz?
Odaklanarak Okumak – Cep telefonumuza her hafta bir rapor geliyor. Bu minik ekranın başında ne kadar zaman geçirdiğimizi gözümüze sokuyor; hem de hangi uygulamaya ne kadar zaman ayırdığımızı birer birer gösteriyor, iyi mi? Ülkemizde büyük ölçekli bir araştırma yok. Sanıyorum şu anda bir kişinin haftalık ekran süresi ortalama 4-5 saat arası değişiyor.
Zaman yönetimi hakkında eğitim alıyoruz. Ne yazık ki, öğrendiklerimizi hayata uygulamıyoruz. Hatta zaman yönetiminin kutsallığı ve boş işlerle vakit geçirmenin zararlarını da biliyoruz. Ama uygulama yok!
Bir gününüzü ya da bir haftanızı nasıl geçirdiğinize dair elinize bir kalem-kağıt alıp yazıyor musunuz? Yemekten, uyumaktan, izlemekten vb. harcadığımız zaman dilimleri içinde “okuma eylemine” yer verdiğinizi düşünüyor musunuz?
Tam bu kadar meşgul (!) bir insanken, elinize bir kitap alıp okumak için “Hay Allah, kitap okumaya hiç vaktim yok” mu diyorsunuz?
Twitter’da gezinmek, günün haberlerini gözden geçirmek, elbette fazla bir motivasyon gerektirmez. Ancak kitap okumak, okumaya odaklanmak fazlasıyla çaba gerektirir. Aşırı teknoloji kullanımımız ve ekran önünde geçirdiğimiz uzun süreler, beynimizin çalışma şeklini de değiştiriyor. Akıllı telefon kullanımı, bir işe odaklanma ve önemli bilgileri hatırlama becerimizi fena halde olumsuz etkiliyor.
Teknoloji Beynimizi Değiştiriyor.
Odaklanarak Okumak – Tam da okumaya dalmışken, cep telefonunuzdan gelen bir uyarı sesi, her şeyi berbat ediyor. Vücudumuz; beynin, “önemli bir mesaj geldi!” uyarısına göre şekilleniveriyor. Çünkü ilkel beynimiz “savaş ya da kaç” tepkisine alışık olduğu için burada da benzer bir tepkiyi veriyor; o sırada odaklandığınız her neyse ondan kopuyorsunuz. Bu aynı zamanda bir stres yaratıyor; stres hormonunun artması, elimizdeki işi bırakıp telefona yönelmemize sebep oluyor. Bu nedenle, konsantrasyonumuz bozuluyor ve odaklanmaktan kopuyoruz.
ABD’de yapılan bir araştırmada, üniversite öğrencilerinin ezici çoğunluğu, telefonlarından “hayali uyarılar” duyduklarını veya hissettiklerini ya da yeni mesajları olmadığını bilseler bile telefonlarını kontrol etmek için rastgele bir dürtü aldıklarını bildirdiler.
Yani neredeyse bizi delirtecek bir sorundan söz ediyoruz.
Anlıyorum, insan, dikkat dağıtıcı şeylere yanıt vererek tarih boyunca varlığını sürdürmüştür. Ancak bu eski çağlar için doğruydu. Şimdi, günümüzde ne bize saldıran bir vahşi hayvan var, ne de Kızılderililerin bulutlarından anlam çıkarmak söz konusudur. Yani eski asırlarda hayatta kalmak istiyorsanız, dikkatli olmanız ve potansiyel tehlikelerin farkında olmanız gerekirdi. Bu nedenle ciddi bir şekilde çevredeki uyarıcılara karşı konsantrasyonunuzu sürdürmeniz şarttı. Bunun için bir çaba ve pratik gerekirdi. İnsanlığın ilk günlerinde dikkat dağıtıcı unsurları dikkate almak varlık-yokluk mücadelesiydi. Ancak bu uyarıcılar, bugün de gerekli bir beceri midir?
Hiç sanmıyorum.
Beynimizi ve bedenimizi neredeyse sabit bir stres durumuna sokan bildirim sesleri, beynin en üst düzey bilişsel işleyişi yöneten prefrontal korteks adı verilen bir bölgesine müdahale ediyor. Bu yeteneği sürdürmek için çalışmazsanız, prefrontal korteksiniz düzgün çalışamayacak ve beyniniz her dikkat dağınıklığına yanıt verme “varsayılan durumuna” geri dönecektir.
Ekran Süresi ve Dikkatiniz
Odaklanarak Okumak – Aşırı ekran süresi ve cebe gelen aralıksız bildirimler de Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi olumsuz ruh sağlığı koşullarına katkıda bulunabilir. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu semptomları ve yoğun ekran kullanımı arasında bağlantı kurmaktadır.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma, iki yıl boyunca önceden DEHB belirtisi olmayan 2.600 genci inceledi; sonuçlar akıllı telefon kullanımının gençler için son derece zararlı olabileceğini gösteriyor.
Sonuçlar, “Günde birkaç kez, birden fazla dijital medya türü” kullanan gençlerin, dijital medyayı kullanarak daha az zaman harcayan sınıf arkadaşlarına göre yeni DEHB semptomlarını kendi kendilerine bildirme olasılığının iki kat daha fazla olduğunu gösterdi.
Dijital dikkat dağıtıcı unsurların olmadığı boş zaman sıkıcı hatta rahatsız edici olabilir. Ancak uzmanlar, yaratıcı düşünceyi teşvik etmek için kendimize planlanmamış zaman ve alan tanımamız gerektiğini söylüyor.
Sürekli dikkat gerektiren hobilere ve görevlere odaklanabileceğimiz sessiz zamana öncelik vermek, konsantrasyonunuzu geliştirmenin harika bir yoludur, ancak her gün bir ekrana bakarak saatler harcamak rahatsız edici olacaktır.
İşte beyninizi odaklanmak için size önereceğimiz dört yol:
Beyninizi odaklanmak için Ne yapmalısınız?
1- Bazı temel konsantrasyon egzersizlerini deneyin.
Odaklanarak Okumak – Odaklanmanın eğitim boyutu egzersiz yapmaktır. Odağınızı geri kazanmanıza yardımcı olmak için başlayabileceğiniz birkaç basit konsantrasyon egzersizi var. Her sabah fiziksel egzersiz yapmak genel zihinsel sağlığınız için faydalı olabilir.
Bu arada, egzersiz veya yürüyüş yapıyorsanız telefonunuzu evde bırakmaya ne dersiniz? Böylece nefesinize odaklanmanın, çevrenizdeki doğal dünyanın ayrıntılarını gözlemlemenin fırsatını yakalamış olursunuz. Yürüyüş yapmak, düşük etkili de olsa fiziksel egzersiz sağlayabilir; konsantrasyonunuzu artırmanıza yardımcı olabilir.
2- Güne bir kitabın küçük bölümlerini okuyarak başlayın.
Odaklanarak Okumak – Bir yıldan fazla bir süredir kitap okumayan birilerine elbette kalın ciltli bir kitap tavsiye edemezsiniz. Hatta kalınlığı bir tarafa, normal boyutta bir kitap bile ağır gelebilir. O halde tavsiyemiz, sayfa sayısı daha az bir kitap seçmek, her gün küçük bir bölümü veya bölümleri okumayı kendinize taahhüt edin. On veya on beş sayfayla başlayın, sonra zaman geçtikçe artırmayı deneyin.
Her gün belirli bir saati okuma saati olarak belirleyin. Kitabınızdan en iyi şekilde yararlanmak için telefonunuza gelen bildirimleri engellemek için engelleyici uygulamalardan yararlanın.
3- Okuma Fırsatları Değerlendirin!
Odaklanarak Okumak – Çoğumuz, herhangi bir durumda boşluk yakaladığımızda hemen elimiz telefona gidiyor başlıyoruz kurcalamaya. Bu döngüyü nasıl kırarız?
Çözüm: Yanınızda bir kitap gezdirmeyi alışkanlık haline getirin. Randevu beklerken veya herhangi bir nedenle bekleme durumu oluştuğunda telefona değil, kitaba yapışın.
Bunu her boş vaktiniz olduğunda yapın. Bir müddet sonra “telefonsuz” zaman geçirmenin tadını çıkarırsınız; hem de ne kadar okuma yapabileceğinize şaşıracaksınız.
4- Not alın!
Odaklanarak Okumak – Okumanızı pasif bir eylemden aktif bir eyleme çıkarın. Bunun için okuduklarınızı not alın. Böylece konsantre olmak için kendinizi motive edebilirsiniz. Bu, özellikle uzun okumaları olan öğrenciler için yararlıdır, ancak sınıftaki zamanınız çok geride olsa bile, okurken not almaktan yine de yararlanabilirsiniz.
Okurken bazen bir deftere veya kağıt parçalarına can alıcı cümleleri not almak veya kendi anladığınızı not etmek etkili birer etkinlik örneğidir. Bazen not almasanız bile altını çizin. Önemli bölümleri işaretleyin ve hatırlamak istediğiniz bilgileri içeren bölümleri işaretlemek için renkli kalemler kullanın. Post-itler kullanışlı not alma araçlarıdır.
Konsantrasyonunuzu geliştirmenin yanı sıra, bu sizi analitik düşünme becerilerinizi kullanmaya yönlendirecektir. Sadece her sayfayı gözden kaçırmayacaksınız; aynı zamanda durup ne okuduğunuzu düşünmenizi sağlayacaktır.
Sonuç:
Odaklanmanızı yeniden sağlamak ilk başta zor gelebilir, ancak doğru alışkanlıklar ve doğru araçlarla kolaylaştırmak mümkündür. Teknolojiye olan şu andaki güvenimiz, bizi konsantrasyondan kopardı; ancak bildirimleri susturursanız kendinize zaman ayırabilirsiniz. Bir de, her mesaja yanıt vermeyin!
Eğer disiplini sağlarsanız, başlayıp yarım kalmış kitaplarınızla yeniden dostluk kuracağınıza eminim.