Çetin Yılmaz – “Karım ve Çanakkale: Bir Aile Hikayesi”
…Kitabı bıraktım ve artık gitme vaktinin geldiğine karar verdim.
Her ay bir konu seçer, o konu hakkında kitaplar okur, film’ler seyreder, bilgisi olanları konuşturur kendimi donatmaya çalışırdım.
Ama nedense 3 ay olmuş, Çanakkale Savaşı ile ilgili iştahım durmak bilmemişti.
Lise de bile, Standart bir Tarih öğretmeninden iyi bilirdim Çanakkale savaşını ama bilgi su içmek gibidir.
“Ne kadar Su içersen iç, yine Susarsın” (Hz. İsa)
Evde Çigdem’e anlatıyorum ama işin bokunu çıkartıp cephe cephe anlatmaya başlayınca, kadın mutfağa kaçmak için bahaneler arıyor.😀
***
***
Hayatta en saygı duyduğum insanlardan Alaadin Yakan (Milli Takım, Ülker ve Çukurova yıllarımda Koç olarak birlikte çalışmıştık) Seddülbahir’de çıkartmanın yapıldığı koyde ev almıştı.
Hani karaya oturtup, çıkartmada köprü yaptıkları River Clayd gemisinin Oturduğu😁köyde.
Sonunda birlikte bir Nisan günü evlerine gittik.
Köye geldiğimiz andan itibaren her şey değişti.
Çiğdem’i tanıyamıyordum. 3 gün boyunca Gülmedi-Gülemedi.
Sürekli düşündü ve arada yanıma gelip o sıralarda 20 yaşında olan oğlumdan küçük olan mezar taşlarını gösterdi.
Savaşın sembolü Kıpkırmızı Gelincik tarlasına girip oturdu, onları inceledi, konuştu.
Cepheleri geceyarısı görmek istedi, kalktık gittik.
Çıkartmada gemileri ilk gören asker pozisyonunu bulmaya çalıştı, ilk göreni ve ne düşündüğünü, duygularını merak etti.
Ve sustu ve dinledi ve okudu……
***
***
Sanki tanıdığım karım gitmiş, yerini Mistik bir Uzaylıdan etkilenmiş, Hollywood film karekterine bürünmüş bir kadın gelmişti.
Çiğdem Ressamdır. Ve döndüğümüz gün Atölyesine kapandı.
3 yıl sonra, Çanakkale Savaşı sergisi için hazırladığı 80 Resmi vardı.
Çünkü bir gazi torunu Çiğdem, Resimlerine,
Savaşı, Anzac saygısını, gelincikleri, geceyi, bombaları, kızıl kanı ve ANNELİĞİNI katmıştı.
Ve ilk kez kanlı savşı ve Duyguları çizen kadın Ressam olmuştu.
Sergide 35 resmi vardı. 35’i de yeni Ailelerinin evlerindeki duvara taşındı.
Bu sergi performansı, Bir Basketbol takımının rakibini 120- 30 yenmesi gibi bir şeydi.
Sergide ODTÜ lü kardeşlerim, Rıza, Orteynç, Haldun da vardı.
Katıldığı Uluslararası yarışmada Birinci oldu.
Şu anda Avustralya’da.
En büyük Müzelerinde 15 yılın Birincileriyle sergilenmekte.
Bizimkinin resmi Avustralyalı, İngiliz, İskoç, Hintli ve Fransız ressamın çocuklarıyla yanyana.
80 resimden elimizde sadece kıyamadığımız bir tane kaldı.
Bir kez daha anladım ki, yaptığın işe duygu katarsan, hedefini buluyor…
Bir kez daha Prestijli DKK yarışması kazandı.
***
“Çetin Lütfen bu gece misafirlere Çanakkale anlatma” ve ” İnsanları bayma” dan başlayan ve Uluslararası başarıya giden çabası nedeniyle ona daha fazla Saygı duyuyorum.
***
***
Ha unutmadan yazayım,
Sergi girişinde sade bir pankartta, gelen insanları okuduğu anda tokatlayan şunlar yazılıydı.
Kanlısırt
Arıburnu
Seddülbahir
Ve Gelibolu
Oralarda tam 90 yıl önce savaş vardı.
Ölümler, duygular, özlemler ve dostluklar vardı.
Bir kırmizı gelinciğinbir can kadar değeri vardı..
Sadece kin nefret değil, düşmanla paylaşım,
Yitirdiğimiz 250 bin can vardı.
Şimdi onlara;
Şükran duyuyorum, inançları uğruna bize Bağımsız bir ülke bıraktıkları için.
Hüzün duyuyorum Anne olduğum için.
Pişmanlık duyuyorum, duyarsız kaldığımız için,
Onur duyuyorum onların torunu olma ayrıcalığı için.
Ben bu acıyı, sevgiyi , fedakarlığı, ölümü ve doğayı gönlümde sentez yaptım.
Onların Doğan ve Batan Güneşlerinin sarısını
Gelinciklerin kırmızısını tuvallere yansıttım.
Onları günümüzde yaşatmak istedim.
Elimden bu kadarı geldi
Huzur içinde yatsınlar….
– Çiğdem Yılmaz 2005
Hepinizin Çanakkale zaferi kutlu olsun
Sevgiler…