Yenilikçinin Beyni – Yenilikçiliği kısaca tanımlarsak; var olmayan bir olasılığı görebilmek ve onu hayata geçirme konusunda benzersiz bir kapasiteye sahip olmaktır.
Bu özelliğe sahip olan kişiye “Yenilikçi” diyoruz.
Gelişmiş beyin görüntüleme teknolojileri bu defa da yeniliğin ve yenilikçinin beynine ışık tutuyor.
Yenilikçiliği bize gelen yabancı dildeki adı ise “İnovasyon (innovation)”dur.
Yenilikçiliğin sinirbilimine göre, inovasyon, beynimizin normalde birbirini görmezden gelen bölgeleri arasında farklı hücrelerde önceden depolanmış bilgi, beceri ve yetkinlikle ilgili araştırmalar yapmak ve iletişim kurmakla gerçekleşir.
Bu Örgü Organizasyonlara Nasıl Uygulanabilir?
Sinirbilim araştırmacıları, beyinde yenilikçi düşüncenin içerdiği bölgeleri, devreleri veya yolları haritalamak amacıyla, yenilik yaparken insanların beynine baktılar.
Burada melodileri besteleyenler, doğaçlama yapan caz müzisyenleri, şiir dizeleri yazan şairler ve kitap kapağı fikirleri çizen görsel sanatçılar; eserlerini daha önce var olmayan, sadece zihinlerinde olan bir düşünceyi görselleştirdiler veya işitsel hale getirdiler; yenilik yaptılar.
Peki Beyin Bunu Nasıl Üretiyor?
Yenilikçinin Beyni – İnovasyon süreci, beynin kendisi gibi, dikkat çekici ve karmaşıktır. Spesifik “inovasyon yollarını” belirlemek kadar basit değildir.
Bulgular, yenilikçi düşünceyi beslemek için duygusal zekanın olmazsa olmaz bir şart olduğunu söylüyorlar.
Araştırmaya ve gerçek dünyadaki çıkarımlara bir göz atalım.
Yenilikçi Düşünme Sırasında Beynin Haritasını Çıkarmak
İnsanların yenilik yapma yeteneği, teknolojik ve kültürel ilerleme için çok önemlidir. Özellikle bu çağda, belki de hayatta kalmak için çok önemlidir.
Dördüncü Sanayi Devrimine girdik ve her sektörden kuruluşlar hayatta kalmak için yenilik yapmak zorunda.
Bu gerçeğe rağmen, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin sinirsel mimarisi büyük ölçüde bir sır olarak kaldı.
Bu gizemi çözmeye yardımcı olmak için, dünya çapında bir araştırma ekibi, günlük nesneler için yeni fikirler bulan insanların beyinlerini haritalamak istediler ve en son beyin görüntüleme teknolojisini kullandılar.
Araştırmaya katılan insanlardan bazı nesneler için yeni ve alışılmadık kullanım alanları bulmalarını istediler.
Örneğin bir çorabı ele alalım. İlk bakışta “bir çorap niçin giyilir”, sorusuna verilen bilindik cevap olacaktır. Yani, “ayakları sıcak tutmak…” Oysa, neden bir çorap, “su filtreleme sistemi” olarak kullanılmasın?
Çalışmada 163 katılımcı bu testi aldı. Testi tamamladıklarında beyne kan akışını ölçen fMRI taramalarından geçtiler. Araştırmacılar daha sonra, farklı beyin bölgeleri arasındaki işlevsel aktivite ve bağlantıya verilen yanıtların yaratıcılığını karşılaştırdılar.
Beynin “Yenilikçi” Bir Bölgesi Var mı?
Yenilikçinin Beyni – Tam olarak değil. Yenilikçi düşüncenin belirli bir beyin bölgesinden değil, tipik olarak farklı beyin bölgeleri arasındaki alışılmadık derecede güçlü bağlantılardan, varsayılan ağ, yönetici kontrol ağı ve belirgin ağdan kaynaklandığını keşfettiler.
Yenilikçi düşünce, beynimizin normalde birbirini görmezden gelen veya dışlayan bölgelerinin birlikte çalışmaya başlamasıyla ortaya çıkar.
Sonuçlar, melodilerle doğaçlama uğraşan müzisyenler, şiirden yeni satırlar yazan şairler ve kitap kapağı için fikir taslakları çizen görsel sanatçılar da dahil olmak üzere profesyonel sanatçıların son fMRI çalışmaları ile tutarlıdır.
2014’te yayınlanan bir çalışmada Einstein’ın beyninde de farklı beyin bölgeleri arasında alışılmadık derecede güçlü bağlantılar olduğunu göstermişti.
Detaylı okuyun
Einstein’in Beyninde, Bizde Olmayan Ne Var?
İnovasyonun Sinirbilimini Uygulamak
Yenilikçinin Beyni – Beyin neden yenilikçiliğe eğilim duyar? Daha doğrusu duyar mı? Çünkü her yenilikçi düşünme beynin daha fazla enerji harcaması ve kendini yorması anlamına gelir.
Peki beyin uzmanlaşmak gibi böyle zahmetli yola niye girmek istesin?
Önceden depolanmış davranış kalıplarını tekrarlamak ve takip etmek, tutucu veya muhafazakar olmak yeni yollar bulmaktan çok daha az enerji harcamayı ve daha az yorulmayı gerektirir. Her zaman yaptığınız şeyi yapmak daha az çaba gerektirir.
Ancak yaşadığımız dünya ve iş hayatı farklı bir şey gerektiriyor.
Bugünün iş ortamında, yenilik yapmak artık bir lüks değil, tam tersi sıradan bir durum oldu; bu çok önemli. O halde, beyindeki inovasyonun oto pilot tepkilerinden çıkıp, yeni fikirler keşfetmenin tadını çıkarmak nasıl mümkünse, bu durumu bireysellikten çıkarıp organizasyonel düzeyde de inovasyon fırsatı oluşturmak kaçınılmazdır.
Yeniliği Beslemek İçin Duygusal Zekayı Kullanmak
Yenilikçinin Beyni – Yenilik bilimini uygulayacaksak, yeni düşünme ve beynimizde nöronlar arasında bağlantı kurma yollarını kullanmalıyız. Oto pilot tepkilerinden kurtulmaya ve daha istekli olmaya kararlı durmalıyız; o zaman işte karşınıza duygusal zekaya çıkacak; “Bu iş bensiz olmaz!” diyecektir.
Gelelim, inovasyonun nörobilimine yönelik en son araştırmalara dayanan ve organizasyonel yeniliği teşvik edecek 3 yaratıcı fikir:
1- Farklı Beyin Tarzlarına Ve Düşünme Yeteneklerine Sahip İnsanları Birlikte Çalışmaya Teşvik Edin.
İnsanlar, tıpkı kendi beyninin bölgeleri gibi uzmanlaşmıştır. Bazıları vizyonerdir; yeni fikirler bulmada başarılı olurken, diğerleri ayrıntılara odaklanma ve işleri halletme konusunda mükemmeldir.
Yukarıda tartışılan nörobilim araştırması, yenilikçi düşüncenin farklı Beyin Tarzlarının güçlü yönlerini birleştirme becerisinden geldiğini öne sürüyor.
Bireysel düzeyde, en yenilikçi cevaplar beynin varsayılan mod ağını etkinleştirebilen insanlardan geldi; bunların hayal kurmada, akılda gezinmede ve fikir üretmede anahtar bir rol oynadığı düşünülmektedir.
Bilinçli olarak kilit bir rol oynadığı düşünülen yönetici kontrol ağı aynı zamanda düşünceleri kontrol etmek ve fikirleri değerlendirmek / değiştirmek için harekete geçer.
Bir organizasyon olarak, farklı Beyin Tarzlarına sahip insanları birlikte çalışmaya teşvik ederek yenilikçi düşünceyi teşvik edebilirsiniz.
Bunu söylemek yapmaktan daha kolaydır.
Biri idealist büyük resme odaklanan bir düşünme yapısına sahipken, diğeri işleri halletmeye odaklanır; eh, doğal olarak çatışma çıkar. Bunlar birbirini yanlış şekilde ovalar ve hatta belki sonunda birbirini görmezden bie gelebilir? Ancak beynin bölgeleri gibi, bu normal bariyeri yıkmak da inovasyonun anahtarı olabilir.
2- Kuruluşunuzdaki Tipik Olarak Farklı Bölümler Arasındaki İletişimi Kolaylaştırın
İşletmelerde uzmanlaşmanın bir nedeni vardır; verimli çalışmak. Ancak, bu farklı birimlerin veya departmanların nadiren iletişim kurduğu bir moda girmek kolaydır. Herkes meşguldür. Ekstra bir toplantı için kimin zamanı var?
Ancak inovasyon üzerine yapılan bu araştırma, bu iletişim eksikliğinin gerçekten kaçırılmış bir fırsat olabileceğini gösteriyor.
Kuruluşunuz bu tuzağa düşerse, bu normal uygulamaları incelemek ve daha yenilikçi bir kültür oluşturmak için alınabilecek alternatif eylemleri değerlendirmek için aşağıdaki üç adıma önem verin:
Kendinizi Tanıyın: Mevcut durum nedir? Bireyler ve organizasyon birimleri arasında etkileşim eksikliği var mı?
Alternatifleri Seçin: Daha işbirlikçi bir kültürü teşvik etmek için seçenekleriniz nelerdir? Projeler hakkında daha farklı fikirlere başvurmanın potansiyel riskleri ve faydaları nelerdir?
Kendinizi Verin: Neden daha yenilikçi bir kültür yaratmak size çekici geliyor? Kuruluşunuzun Asil Hedefiyle nasıl bir ilgisi var?
3- Eksik veya Gerçekçi Olmasalar Bile, Fikirleri Besleyin
Beyin kesinliği sever. Emin olmak için haklı olmayı sever.
Bu eğilim, bir lider veya iş arkadaşı olarak fikirlerin gelişmesi için alan bırakmayı zorlaştırabilir.
Bir fikri kabul etmek veya onu doğrulamak için tüm nedenleri ortaya çıkarmak beyin için önemlidir. Bunu ilişkiler kurarak yapar. Gerçekçi olmayan, aklın mantığın kabul etmeyeceği fikirler üretme eğiliminde olanlara karşı da uyanıktır. Bu uyanıklığını özellikle yeni fikirler ortaya konulduğunda kullanır.
Oysa yenilikçilik; fikirleri hayal etme, onları inceleme, değiştirme ve diğer fikirleri hayal etme arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yapma yeteneğinden kaynaklanır.
O halde size düşen yeni bir fikre karşı hemen onu reddetmek değil, onu detaylandırma ve yeni bir şeyler çıkar mı umuduyla teşvik etmektir.
Bu bir demokratik tavrı da gerektirir. Herkesin kabul ettiği fikirler dışındakileri de savunmamız ve bu yolda bir kültür oluşturmamız şarttır.
Elbette bazı fikirlere karşı ciddi endişeleriniz olabilir. Ama bu o fikri pazara çıkarmaya engel olmamalıdır. Bu fikri dinlemek ve zamanı gelmemiş olsa bile ona karşı kapıları kapatmamak yenilikçiliğin simyasında vardır.
Özetle yenilikçinin Beyni farklı çalışmalıdır.