Psikoloji

Nosebo Etkisi –Tedavide Önce Hastaların Olumsuz Önyargılarını İyileştirin

Kontrol Eden Kazanır.

Nosebo Etkisi – Çoğumuz plasebo etkisini duymuşuzdur. Bu etki, hastaların bir tedavinin etkili olduğuna inanması sonucunda, aslında iyileştirici bir özelliği olmayan bir uygulama ya da ilacın sağlık durumlarında olumlu değişikliklere yol açmasıdır. Başka bir deyişle, farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın, yalnızca telkin yoluyla olumlu bir etki oluşturması, plasebo etkisi olarak adlandırılır.

Plasebo’nun tersi ise Nosebo Etkisidir. “Nosebo etkisi” hakkında bilgi edinmek için okumaya devam edin…

Nosebo Etkisi Nedir?

Hastanın, ilacın kendisine yan etkiler getireceğine inanması nedeniyle, farmakolojik olarak etkisiz bir ilaç (halk arasındaki tabiri ile ‘şeker hapı’) verilse bile hastada, hastanın beklediği bazı yan etkilerin görülmesi durumudur.

Plasebonun olumsuz şekli olarak da nitelenebilir.

Bazı hastalar için, bir maddenin zararlı yan etkilere sahip olabileceği inancı, olumsuz bir sağlık sonucu doğurabilir.

Bu fenomen, Latince nocere yani “zarar vereceğim” olarak adlandırılan nosebo etkisi olarak bilinir.

Bu zıt eğilim, büyük ölçüde gözden kaçan ve yeterince anlaşılmayan bir eğilimdir. Bununla birlikte, nosebo etkisinin klinik uygulama ve ilaç geliştirme üzerinde önemli bir etkisi olabilir.

Bir maddenin zararlı yan etkilere sahip olabileceğine dair salt inanç, olumsuz bir sağlık sonucu yaratır.

Herhangi bir aktif tedavi olmaksızın neden olunan yeni, negatif belirtiler olarak tanımlanan nosebo yanıtı, iki mekanizma aracılığıyla ortaya çıkabilir: Birincisi Klasik Pavlovcu koşullanma ve ikincisi de telkindir (Enck ve diğerleri, 2008).

Koşullandırmanın bir örneği olarak, bir çalışmada (Klosterhalfen ve diğerleri, 2009), denekler mide bulantısı yaşamak için bir döner koltuğa oturtulmuş ve “araba tutması” ile ilişkili semptom derecelendirmeleri toplanmıştır.

Koşullandırılan deneklere (denek grup) bu rotasyon seanslarından hemen önce tarçınlı sakız verilirken, kontrol deneklerine (Kontrol Grup) ilgisiz bir zamanda sakız verildi.

Denek gruptaki kişiler, sakızın tadı ile mide bulantısı hissini ilişkilendirmeyi öğrendiler ve deneyin son gününde, döner koltuğa bile girmeden sakızı çiğnedikten sonra araba tutması (mide bulantısı, baş dönmesi) semptomlarını hissettiklerini bildirdiler.

Önerinin gücüne gelince, başka bir çalışma, kronik bel ağrısı olan hastaları iki gruba ayırdı.

Bir gruba bacak esnetme testinin ağrıda hafif bir artışa neden olabileceği söylendi; diğerine testin ağrı düzeyine hiçbir etkisi olmayacağı söylendi. Ağrı olasılığının öne sürüldüğü grup, diğer gruba göre önemli ölçüde daha güçlü ağrı yoğunluğu yaşadıklarını bildirmişlerdir (Pfingsten ve ark., 2001).

Nosebo Etkisi ve İlaç Geliştirme

İlaç geliştirmeye yönelik klinik çalışmalarda nosebo etkisi örnekleri üzerinde durulmaktadır. Bu tür bir denemede, üç çalışmadan ikisinde katılımcılar olası gastrointestinal (sindirim sistemi ile ilgili) yan etkiler hakkında bilgilendirdiler. Bu üç çalışma merkezi arasında herhangi bir farklılık göstermese de, fiziksel gastrointestinal sorunların sıklığı (yani mide-bağırsak kanaması, mide veya oniki parmak bağırsağı ülseri) (Myers ve diğerleri, 1987) kendi kendine bildirilen ülser sorunlardan dolayı katılımcının tedaviyi bırakma olasılığında altı kat artışa yol açtı.

Bir diğer çalışmada, prostat hastalığını tedavi etmek için kullanılacak bir ilacın yan etkisi olarak olası sertleşme bozukluğundan (Erectile Dysfunction-ED) haberdar olan hastaların %44’ü, bu olasılık hakkında bilgilendirilmeyen hastaların sadece %15’ine kıyasla sertleşme sorunu yaşadıklarını (ED) bildirdi (Mondaini ve diğerleri, 2007).

Hekimler veya hemşireler ve hastalar arasındaki sözlü ve sözlü olmayan iletişimler de bir nosebo tepkisini tetikleyebilir.

Örneğin bir çalışmada hastalara “İşlem sırasında rahat olabilmeniz için bölgeyi uyuşturacak lokal anestezi olacaksınız” denilerek hastalara lokal anestezik enjeksiyon yapılacağı duyuruldu. “Bunu büyük bir arı sokması gibi hissedin; bu, prosedürün en kötü kısmı” denildi. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, hastaların algıladıkları ağrı, ikinci cümleyi duyduktan sonra önemli ölçüde daha fazlaydı (Varelmann ve diğerleri, 2010).

Hekimler veya hemşireler ile hastalar arasındaki sözlü ve sözlü olmayan iletişim de bir nosebo tepkisini tetikleyebilir.

Nosebo ve Etik İkilem

Nosebo etkisi, tedavi geliştirme ve tıbbi uygulamada önemli bir etik ikilem sunar.

Öte yandan, hekimler ve araştırmacılar, razı etmek amacıyla hastalara ve çalışma katılımcılarına olası olumsuz etkiler hakkında bilgi verme sorumluluğuna sahiptir.

Öte yandan, çok sayıda çalışma, bu önsezi bilgisinin iletilmesinin katılımcıya zarar verebileceğini göstermektedir (Miller ve Colloca, 2011).

Bu konuyu ele almak için, hekimlerin ve araştırmacıların olumlu yönlere odaklanmak için kullanacakları kelimeleri yeniden düşünmeleri önerilmektedir.

Grip aşısı bağlamında bilgilendirme üzerine yapılan bir çalışmada, bir gruba aşıyı iyi tolere eden (olumlu etkiler bırakan) bireylerin oranı anlatılırken, diğer gruba olumsuz etkiler yaşayan insanlardan söz edilmiştir. Aşıdan sonra, “iyi tolere edilen” hastalardan haberdar olan grubun daha az yan etki gördüğü rapor edilmiştir (O’Connor ve diğerleri, 1996).

Hekim-Hasta İletişimi Hakkında Sonuç Cümlesi

Deneyler gösteriyor ki araştırmacılar ve doktorlar, noseboya yol açan kelimelerin gücünü, araştırmalarında katılımcıların ve hekimlikte hastalarının yararına kullanabilirler.

Not: Bu yazı önce https://knowingneurons.com/2021/01/03/the-nocebo-effect/ sitesinde yayınlanmıştır.

Referanslar

Enck, P., Benedetti, F., & Schedlowski, M. (2008). New insights into the placebo and nocebo responses.  59(2), 195–206. https://doi.org/10.1016/j.neuron.2008.06.030

Häuser, W., Hansen, E., & Enck, P. (2012). Nocebo phenomena in medicine: Their relevance in everyday clinical practice. Deutsches Arzteblatt International109(26), 459–465. https://doi.org/10.3238/arztebl.2012.0459

Klosterhalfen, S., Kellermann, S., Braun, S., Kowalski, A., Schrauth, M., Zipfel, S., & Enck, P. (2009). Gender and the nocebo response following conditioning and expectancy. Journal of Psychosomatic Research66(4), 323–328. https://doi.org/10.1016/j.jpsychores.2008.09.019

Miller, F. G., & Colloca, L. (2011). The placebo phenomenon and medical ethics: Rethinking the relationship between informed consent and risk-benefit assessment. Theoretical Medicine and Bioethics32(4), 229–243. https://doi.org/10.1007/s11017-011-9179-8

Mondaini, N., Gontero, P., Giubilei, G., Lombardi, G., Cai, T., Gavazzi, A., & Bartoletti, R. (2007). Finasteride 5 mg and sexual side effects: How many of these are related to a nocebo phenomenon? The Journal of Sexual Medicine4(6), 1708–1712. https://doi.org/10.1111/j.1743-6109.2007.00563.x

Myers, M. G., Cairns, J. A., & Singer, J. (1987). The consent form as a possible cause of side effects. Clinical Pharmacology and Therapeutics42(3), 250–253. https://doi.org/10.1038/clpt.1987.142

O’Connor, A. M., Pennie, R. A., & Dales, R. E. (1996). Framing effects on expectations, decisions, and side effects experienced: The case of influenza immunization. Journal of Clinical Epidemiology49(11), 1271–1276. https://doi.org/10.1016/s0895-4356(96)00177-1

Pfingsten, M., Leibing, E., Harter, W., Kröner-Herwig, B., Hempel, D., Kronshage, U., & Hildebrandt, J. (2001). Fear-avoidance behavior and anticipation of pain in patients with chronic low back pain: A randomized controlled study. Pain Medicine (Malden, Mass.)2(4), 259–266. https://doi.org/10.1046/j.1526-4637.2001.01044.x

Varelmann, D., Pancaro, C., Cappiello, E. C., & Camann, W. R. (2010). Nocebo-induced hyperalgesia during local anesthetic injection. Anesthesia and Analgesia110(3), 868–870. https://doi.org/10.1213/ANE.0b013e3181cc5727

Başa dön tuşu