Hitabet / Soner Polat İçin Övgü Konuşması – Son Vagon : Bugün 22 Ekim 2020.Mega Hafıza ekibimizle ve aileleriyle birlikte saat 18:30’da Ankara Demora Otel’de bir “Veda Yemeği“nde bir araya geldik. Veda edeceğimiz, yani Mega Hafıza’dan ayrılan kişi Genel Koordinatörümüz Sn Soner Polat. Günün unutulmazlarından biri yemeğin korona önlemleri gölgesinde olması. Şu anda önemliymiş gibi zikredilse de, ileride bu sadece detay bir anı olarak kalacak. Kimbilir korona belki de bazılarımızın sevdiklerini de alıp götürecek.
Aslında Soner bey kurumumuzdan bugün ayrılmıyor. Bu hafta sonuna kadar bizimle birlikte olacak. Önümüzdeki hafta kalan kısmi yıllık iznini kullanacak ve 31-Ekim-2020 tarihi itibarıyla tamamen bizden ayrılmış olacak.
Yemek sonrası Soner beyden önceki “Veda Konuşması“nı benim yapmam beklendiği için, Soner Polat için içimden geldiği gibi, neler hissediyorsam onları konuştum. Konuşurken gözlerim nemlendi. Tabi Soner beyinki de.
Hitabet sanatını hep önemsemişimdir. Bu konuşmamın metnini gerçek bir “Hitabet – Övgü Konuşması” örneği olarak aşağıda sizlerle paylaşmak istedim. Bu arada konuşma metnini önceden yazmadım. Yani konuşmamı bir kağıda veya daha önceden aldığım notlara göre yapmadım. Konuşmayı irticalen yaptıktan sonra, akşam yemeğinden döndüğümde konuştuklarımı yazdım. İşte konuşmamın özet metni:
Soner Polat İçin Övgü Konuşması – Son Vagon – Hitabet
Bu akşam Genel Koordinatörümüz Sn. Soner Polat’ın kurumumuzdan ayrılması nedeniyle bir veda yemeği için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Öncelikle şunu söylemeliyim: Mega Hafıza ondan ayrılmayı seçmedi. O Mega Hafıza’dan ayrılmayı seçti. Sebebi, gerçekleştirmek istediği Nöro-Bilim üzerine doktora çalışmaları vb. hayallerini gerçekleştirme düşünceleri. Kendisinin hayallerini gerçekleştireceğine inancım tamdır.
Soner Polat benim için çok özel bir kişidir. Mega Hafıza’da bizimle birlikte olması yirmili yaşlarda bir üniversite öğrencisiyken part-time olarak başlamıştı. Boş zamanlarında Mega Hafıza’ya takılırdı gibi düşünebilirsiniz. Üniversiteden mezun olduktan sonra da full-time olarak bizimle çalışmaya başladı.
Özel bir hesap yapmadım. Ben sanki 20 yıldır tanışıyormuşuz gibi hatırlıyorum. Bilmiyorum belki de 15 yıldır.
(Soner Polat: Tam 18 yıl oldu)
Son 7-8 yıldır bizim Genel Koordinatörümüz olarak görev yaptı. Kendisi çok çok iyi bir eğitimcidir. İyi bir matematikçidir. Sosyaldir. Şıktır. Kesinlikle kırıcı değildir. İnsan ilişkileri mükemmeldir..
Kendisiyle birçok anılar paylaştık. Birçok gece seyahatleri, sohbetler, o sohbetlerde ortaya çıkan projeler, eğitimler, yoğun çalışmalar, organizasyonlar, yarışmalar, TV programları. Daha çok şey sayabilirim.
2019’un Ekim ayında ayrılmak istediğini bana yaklaşık bir yıl önce söyledi. Yani ayrılacağını bir yıldır biliyordum. Ancak bundan bir hafta öncesinden itibaren, onun benim yanımda ne kadar özel bir yere sahip olduğunu ve ayrılmasından duygusal olarak ciddi bir şekilde etkilendiğimi fark ettim.
Buna benzer bir duygusal etkilenmeyi büyük kızım Mine evlenirken hissetmiştim. Düğün gününden öncesine kadar herşey normaldi, mutluydum. Kızım evleniyordu. O da mutluydu. Ne zaman ki düğün günü geldi, damat ve ailesi Mine’yi bir törenle evimizden almaya geldiler. Çok kötü hissettim. Aşırı şekilde duygulandım.
O anda şunu fark ettim: Mine’nin evimizde kendisine ait bir odası vardı. O günlük hayatımızın yıllardır bir parçasıydı. Sabah kalkıyor, bize “Günaydın!” diyordu. Birlikte kahvaltı yapıyorduk. Ama artık o günden itibaren yıllardır varlığına alıştığımız eski küçük, şimdi evlenen o büyük kızımız artık evimizde olmayacaktı. Odası olmayacaktı. Sabah kalkıp “Günaydın, anne, baba!” demeyecekti. Yemekte masadaki yeri boş kalacaktı. Gözlerim yaşardı. Kimse görmesin diye tuvalete gittim ve ağladım. Ağlamamda hem mutluluk, hem de hüzün vardı. Kendimi toparladım ve dışarı çıktım. Kimse bunu fark etmedi.
O gün neler hissettiğimi hala kızım Mine dahi bilmiyor. Bugün o duygularımı size söylüyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü son bir haftadır, yani Soner beyin ayrılış tarihi yaklaştığında benzer duygular yaşadığımı hissettim.
Şunu hissettim, o bizim sadece Genel Koordinatörümüz olmamıştı, uzun yıllar yaşanmışlıklarla o benim iyi bir arkadaşım da olmuştu. Öyle ki onun ayrılışını bir oğlum yanımdan ayrılıyormuş gibi hissetmeye başlamıştım.
Ona ayrılırken söylemek istediğim özel bir mesajım var. Ama bu özel mesajı söylemeden önce size bir hikaye anlatmak istiyorum.
Annesi ve babası, her yıl oğullarını, yazın büyükannesinin yanına gönderirken trende ona eşlik edip bir sonraki gün aynı trenle eve dönüyorlardı.
Biraz büyüdüğünde çocuk anne ve babasına; “Artık büyüdüm, bu yıl büyükannemin yanına tek başıma gitmeyi denesem, ne dersiniz?” diye sordu.
Kısa bir tartışmadan sonra anne ve babası bu konuda fikir birliğine vardılar. İstasyon platformunda ona el sallayıp uğurlarken ve vagonun penceresinden son tembihlerini yaparken çocuk aynı şeyleri tekrarlamaya devam etti.
– Evet , biliyorum, biliyorum, yüzlerce kez söylediniz…!Tren kalkmak üzereydi ki babası: “Oğlum olur ya; kendini rahatsız ve yalnız hissedersen, ya da korkarsan bu senin için.!” dedi ve oğlunun cebine bir şey koydu.
Ve çocuk artık tek başınaydı, etrafında yabancı insanlar birbirleriyle itişip kakışıyor, gülüyor, kompartımana girip çıkıyorlardı.
Kondüktör çocuğun biletine bakarken, yalnız yolculuk yaptığına dair bir yorum yaptı, birisi ona acır gibi baktı.
Onu işaret edip fısıldayanlar oldu.
Çocuk birden, kendini çok huzursuz hissetti ve rahatsızlığı her bakışla daha da arttı.
Başını önüne eğdi, koltuğun köşesinde adeta büzüştü ve gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. İşte o anda babasının cebine bir şey koyduğunu hatırladı.
Titreyen elleriyle, el yordamıyla o küçük kâğıt parçasını buldu ve açtı. Kağıtta şunlar yazılıydı:
– Oğlum, merak etme, biz son vagondayız.
Kesinlikle çocukların uçmasına izin vermeliyiz, onlara güvendiğimizi göstermeliyiz ama, onlar hayatı göğüsleyene kadar da son vagonda olmalıyız.
Ancak güvende hissetme ihtiyacı sadece çocuklara özgü bir ihtiyaç değil. Hayat mücadele dolu. İniş ve çıkışlarla dolu. Hepimizin de güvende olduğumuzu hissettirecek gerçek dostlara ve bir son vagona ihtiyacı var.
Soner beye özel mesajım şu; Bizlere veda ederek bizden ayrılıyorsun. Ama şunu bilmeni istiyorum. Başın sıkışırsa, bir yardıma veya seni güvende hissetirecek bir dosta ihtiyacın olursa, unutma, senin için o son vagon’da Melik Duyar var.
Hepinize teşekkür ediyorum!
Konuşmacı – Melik Duyar
Tavsiye Edilen Makaleler:
Topluluk Önünde Konuşma – İyi Bir Konuşmacı Olmak İçin 7 Adım